"Kişisel ihtiyaçlarla ortaya çıkan yayın, kolektif imalat sayesinde Türkçe yayıncılıkta bizim farkında olmadığımız bir ihtiyaca yanıt verdi. Manifold’da konular, yazarlar, türler arasında bir hiyerarşi olmaması bu bağlamda belki rol oynamıştır."
29 Temmuz 2021 14:30
Türkiye’de yayıncılığın genel yapısı, işleyişi, geleceği, şimdiye kadar hiç olmadığı kadar hızla ve radikal yollarla değişiyor, dönüşüyor. Basılı yayıncılık yapanların yanı sıra dijital yayıncılık da kendi varoluş kanallarını ve minvallerini oluşturuyor, geliştiriyor.
Manifold, 5. yaş gününü kutlayan bir dijital platform. Kurucusu ve emekçisi olan grafik sanatçısı Esen Karol ile Manifold macerasını konuştuk; hem kardeş yayınlar arasında bir kutlamaya vesile olsun hem de yayıncılığımızdan bir kesit sunmuş olalım istedik.
Manifold nasıl ortaya çıktı? Nasıl bir ihtiyaca karşılık gelerek oluşturdunuz?
İyi yaşlanmanın mümkün görünmediği Türkiye’de, meslek hayatımın öğrenmeye devam edebileceğim son on yılına girdiğim dönemde, geriye dönüp geleceğimi düşündüm. Ağırlıklı olarak kitap tasarlayan bağımsız bir grafik tasarımcıydım. Meslekî alanda istediklerimi iyi ya da kötü gerçekleştirebilmiştim, öte yandan bir okur olarak kitap nesnesiyle ilişkim bozulalı epey olmuştu. Geldiğim noktada içeriğe biçim vermekten ziyade, içerik üretilebilecek bir ortam tasarlayabilmek daha anlamlı ve ilginç geliyordu. Yıllardır yaptığım editoryal işlerden kaynaklanan bir birikimim vardı. Ayrıca “124/3” adıyla kitap yayıncılığı deneyimim de… Bildiklerim ve öğrenmeyi arzu ettiklerim, kapsamlı bir yayıncılık projesine girişmeye yönlendirdi beni.
Bu projenin odağında çevrimiçi bir yayın olması kaçınılmazdı, çünkü hem okur olarak ekranı tercih ediyordum hem de orada öğrenecek şey çoktu. Süreli yayınlar hayatın soundtrack’i gibi. Çocukluğumdan beri abonesi/takipçisi olduğum dergiler (Milliyet Çocuk, Tennis Magazine, Yeni Gündem, Novum, Fotoğraf, Emigre, Colors, Ray Gun, Wired, Dot Dot Dot, Believer ve New Yorker) Manifold’a yansıdı.
Yazarak düşünmenin dönüştürücü gücüne inanıyor, tasarım ve teknolojinin gündelik hayatla ilişkisi üzerine Türkçede daha çok yazılmasını ve tasarımcıları yazmaya teşvik edebilmeyi arzu ediyordum. Kişisel bir hayal olarak başlayan Manifold, Bülent Tanju’nun hayale katılmasıyla zenginleşti, mimarlık ve kent ilgi alanlarına dahil oldu. Dünyayı, yaşadığımız coğrafyayı ve dili paylaştığımız insanlarla birlikte düşünebilmek, öznel deneyimleri kayda geçirebilmek istiyorduk.
Manifold’un iştirakçi dinamiğine dayalı bir yayın olması, onu niyet ettiğimizden farklı yerlere çekti. Gördük ki iştirakçiler uzmanlık alanlarından ziyade ilgi alanları üzerine yazmayı tercih ediyor. Esas derdi yazmak olanlar da kendilerine uygun mecra bulamıyor. Özetle kişisel ihtiyaçlarla ortaya çıkan yayın, kolektif imalat sayesinde Türkçe yayıncılıkta bizim farkında olmadığımız bir ihtiyaca yanıt verdi. Manifold’da konular, yazarlar, türler arasında bir hiyerarşi olmaması bu bağlamda belki rol oynamıştır.
Manifold tanıtım broşürü ve destekçi afişi
Dijital platform halinde yayın hayatına başlama kararını nasıl aldınız? Bir gün bu domain kapanacak olursa tüm yazıların uçup gitmesinden çekinmediniz mi?
2016 yılında hayata geçen bir yayıncılık projesinin çevrimiçi bir varoluşunun olmaması kanımca söz konusu olamazdı. Yukarıda bahsettiğim nedenlerle de dijital olan projenin esasını oluşturdu.
Manifold’u hayata geçirmeden önce kendime ve davet ettiğim iştirakçilere iki yıl sözü vermiştim. Dolayısıyla Manifold’un yazılımını geliştiren Özhan Binici ile Manifold’da yeni içerik yayına almadığımız takdirde nasıl bir değişiklik olacağını baştan tasarladık. Halihazırda yayımlanmış olan içeriğin en az yüzde sekseni eskimeyecektir. Gün gelip taze içerik yayımlamayı sürdüremezsek de Manifold’un kapanması uzun yıllar söz konusu olmaz sanıyorum.
Ayrıca dijital bir içerik neden uçup gitsin? Böyle bir şey ancak içeriğin dijital olmasından değil, benim veya o gün içerik yönetiminden sorumlu ekibin ihmalinden olur. Manifold benzeri her yayın iyi tasarlanmış bir veritabanı sayesinde işliyor. Bu veritabanından algoritma yardımıyla kolayca birçok e-kitap veya sözgelimi Blurb üzerinden talep üzerine basılacak (POD) kitaplar üretmek mümkün.
Ayrıca Manifold’un ilk gününden beri yayına alınmış tüm metinlerin orijinalleri, ilk, ikinci ve üçüncü okuma versiyonları ve tüm üzerinde çalışılmış/çalışılmamış görsel belgeleri yedekli bir şekilde arşivleniyor. Özgün içerik biriktikten ve o içerikten farklı bir üretim yapma niyeti olduktan sonra her şey olası, çünkü birikim dijital.
Esen Karol. Fotoğraf: Özgün Özçer
Dijital yayıncılığın basılı yayıncılığa göre avantajları ve dezavantajları nelerdir? 5 yıllık deneyimden neler öğrendiniz?
Dijital yayıncılığın en büyük avantajı dağıtım. Manifold bugüne dek sadece Svalbard, Botsvana, Namibya, Zambiya, Zimbabve, Gabon, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kongo, Ekvator Ginesi ve Güney Sudan’da okunmadı. Türkiye’den sonra en çok okunduğu ülkeler ABD, Almanya, Birleşik Krallık ve Hollanda. Matbu bir aylık dergi olsa bu kesinlikle mümkün olamazdı. Süreli yayın perspektifinden diğer büyük avantaj geçmiş tarihli içeriğin tüketimi. Geçmiş tarihli matbu dergiler ancak araştırmacılar tarafından değerlendirilirken, arama motorları sayesinde Manifold’un geçmiş tarihli içeriğini meraklı herkes değerlendiriyor. Ayrıca gelen okurların en az yarısı mutlaka bir başka içeriğe daha bakıyor. Dipnot okumanın konforu, Manifold içinde arama yapılabilmesi, içerikler arasında etiketler üzerinden bağ kurabilme imkânı gibi başka avantajlar da mevcut. Sözgelimi şu anda “futbol” etiketi altında, planlamayla gerçekleşemeyecek çeşitlilikte, nefis bir içerik birikmiş durumda. Bu işe daha önce girişmeli ve sezgilerime daha çok güvenmeliymişim. Dijital yayıncılığın dezavantajı Türkiye benzeri ülkelerde üretimin maddi karşılığını almanın zorluğu olabilir. Öte yandan bu konuda olasılıkları görebildiğim halde, onlardan yararlanmak konusunda yetersiz kaldığımdan, deneyimim dikkate alınmamalı.
Sanat, grafik, kültürel tarih... Manifold’un ilgi alanları nelerdir? İnsanlar daha çok hangi konularda Manifold’a başvuruyor?
Manifold’un önceliği tasarım olsa da, ilgi alanları sınırsız. İlk gününden bu yana aylık bir dergi olarak planlanıyor ve yaklaşık otuz içeriğin olabilecek en fazla konuyu kapsamasına gayret gösteriliyor. Yayına girilen ilk dönemde sanat üzerine epey içerik gönderimi oluyordu. Defne Koryürek’in “Günlük”ünü yayımladığımız dönemde çokça günlük türü metin gönderildi. Bir ara hikâye veya edebi denemeler sıklaştı. Son birkaç yıldır sinema üzerine gönderilen içerik hiç azalmıyor. Tasarım konu olarak ağır basmadığında dahi, Manifold iştirakçilerinin çoğu halen tasarımcı ve mimar. Beş editörlü yeni döneme girdiğimiz bu altıncı yılda sanat ve müzik konulu içeriğin artacağını tahmin ediyorum.
5. yaşına 5 editörle merhaba diyor Manifold. Dijital bir yayının çalışma düzeni ve mali yapısı nasıl bir yapıya sahiptir?
Her gün düzenli içerik yayına alan yayıncıların tahmin ediyorum çalışma düzeni Manifold’a benzer. İletişim, içerik ön çalışması, içerik sayfa yapımı, sosyal medya, bakım, görüşme ve satış işlemleri şeklinde özetlenebilir toplam çalışma.
İletişim: Manifold’a gelen içerik önerileri üzerine yazışmak veya konuşmak en mühimi. Buna sorular, teklifler, eleştiriler ve ricalar ekleniyor. Şüphesiz uzun vadeli projelerin yazışmaları da var. (Kıraathane Kitap Şenliği’ne katılım için şenlik ekibiyle veya Burak Çevik’in yayına hazırladığımız metinleri hakkında Manifold Kitaplar editörü İpek Şoran’la yazışma gibi.)
İçerik: Gelen içerik önerilerinin okunması, programa alınanların ilgili klasörlere yerleştirilmesi, yakın zamanda yayına girecek metnin çapraz okunarak düzenlenmesi ve redaksiyon sorumlumuz Nihal Boztekin’e iletilmesi, Nihal’den yayına girmek üzere gelen metnin son okumasının yapılması ve görsellerinin çalışılarak Manifold’daki sayfasının hazırlanması.
Sosyal medya: Twitter, Facebook, Instagram, Tumblr gibi Manifold’un varlık gösterdiği yerlerde düzenli paylaşım yapılmasını sağlamak ve gelen yorum/sorulara yanıt verebilmek ayrı bir mesai gerektiriyor. Paylaşımlar sadece o gün yayına alınan taze içeriği değil, geçmiş tarihli içeriğin hatırlatılmasını da kapsıyor. Haftalık e-bültenin hazırlanmasını da bu işe dahil etmek gerek.
Bakım: Sosyal medya paylaşımları sayesinde her gün 6-7 adet geçmiş tarihli içerik sayfasına giriliyor. Zamanında atlanmış bir imla hatası, eksik bir etiket veya kırık bir YouTube gömmesi düzeltiliyor. Bazen internette gerçekleşen değişiklikler, bazen de çalışma esnasında keşfedilen minik eksiklikler nedeniyle Manifold CMS’inde de bakım yapılması gerekiyor. Her gün olmasa da hafta içinde en az bir kere Özhan Binici ile yayın-bakım çalışmamız oluyor.
Görüşme: Pazar günleri gerçekleşen editörler toplantımız dışında olası projeler, gelecek projeler ve geçmiş projeler üzerine yüz yüze konuşmayı gerektirecek durumlar oluyor.
E S Kibele Yarman’ın yürüttüğü Manifold atölyesi “Nesne Olarak Harf”, Studio-X Istanbul, 30 Temmuz 2016
Manifold prodüksiyonu “Boş Bir Oda Kendi Fonksiyonunu Yaratır” sergisi, Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi, 18-31 Mayıs 2019. (Fotoğraf Poyraz Tütüncü)
Satış: Yayıncılık anlayışına paralel gelişen ve tasarımcılara üretim yapabilmeleri için mütevazı bir alan sunan Manifold Şeyler kapsamında yoğun olmasa da düzenli satış gerçekleşiyor. Satılan ürünlerin faturalarının kesilmesi, paketlenmesi ve kargoya teslim edilmesi de gündelik çalışmanın bir parçası.
Bu çalışmaların hepsi Manifold özelinde maddi karşılık alınmaksızın yapılıyor. Doğru işleyişte işler her türü en az bir kişi tarafından yapılmalı ve bu kişinin bir maaşı olmalı. Manifold’un düzenli altyapı giderleri ise şunlar: Media Temple (hosting), Spreaker (podcast) ve Vimeo (video) pro hesap bedelleri, Disqus eklentisinin reklamsız çıkması için yapılan ödeme. Pek yakında abone sayısının artışı nedeniyle e-bülten gönderimi için servis sağlayıcıya ödeme yapmak gerekecek. Manifold fontlarının da ücretsiz olmadığını belirtmeliyim. Ayrıca getirisi çok cüzi de olsa Manifold’da ilan yayımlandığı için elektronik fatura mükellefi olma zorunluluğunun getirdiği maddi yük var. (Kâr edilmediği takdirde yüke dönüşen standart şirket giderlerini saymıyorum.)
Manifold’un hayatta kalmasını nasıl sağlıyorsunuz? Başka kişi, kurum, gruplarla ortaklıklarınız var mı?
Manifold’un hiçbir kişi ya da kurumla ortaklığı yok. Çok küçük bir ilan geliri var. Zaman zaman Manifold Şeyler’den gelir elde edebiliyor. Sponsorlu içerik iyi bir gelir kaynağı ama sonuçtan hayli memnun kaldığımız “Hollanda’da Tasarım” dizisi dışında deneme şansımız olmadı. Manifold’un ilk iki yılının giderlerini önceden biriktirmiştim. Üçüncü yıl çeşitli başarısız denemelerin yılı oldu. Gelir modeli bağlamında öngördüğüm pek çok şeyin getirisinin, gerektirdiği emeğin karşılığı olmayacağını düşünmeye başladım. Son iki yıldır Manifold’a para kazandırma hayalinden vazgeçerek yine grafik tasarımcı olarak çalışıyor ve tüm giderleri kendim karşılıyorum.
Manifold Alıntı Dizisi’nden Melike Taşcıoğlu ve Erman Yılmaz’ın afişleri
Ve tabii: Manifold’un gelecek vizyonu/hedefleri ne(ler)dir?
Kişisel önceliğim çevrimiçi yayınla bağımı gevşetebilmek ve yeni editörler Ali Taptık, Melis Cankara, Hasan Cem Çal ve Furkan Keçeli’nin şahsiyet, uzmanlık ve ilgi alanlarının Manifold’a yansımasının koşullarını oluşturmak. Manifold Kitaplar’ın sayısını artırabilmek: Fatih Özgüven, Burak Çevik, Ömer Altan, Gökhan Kodalak, Can Başkent ve Gökhan Akçura’nın kitaplarını olabildiğince hızla yayımlamak. Ortak hedeflerimiz ise farklı mecralarda üretimi artırmak: Video ve müzik prodüksiyonu bağlamında kayda değer projeler geliştirmek. Manifold için başından beri önemli olan, ancak pandemi nedeniyle sekteye uğramış (sergi, atölye gibi) çevrimdışı etkinliklere özel vakit ayırmak. Etkinliklerin başta İzmir olmak üzere İstanbul dışına taşabilmesini sağlamak. Ayrıca Manifold’un birtakım içeriğinin yurtdışına ihracını sağlamak.
Manifold Kitaplar’dan İpek Yürekli’nin Fil Hafızası ve Dilşad Aladağ ile Eda Aslan’ın Bir Yerin İzinde Pek Çok Yer adlı kitapları
•