K24 [Kitap Kültür Kritik] bağırmadan usul usul sözümüzü söyleyeceğimiz, iyiye iyi kötüye kötü demekten çekinmeyen, cephelere ve yazarlara değil esere odaklı kitap yazılarının olduğu bir site olacak
05 Şubat 2015 05:40
"Bizler kitaplar için yaşıyoruz. Kargaşa ve yozlaşmanın egemen olduğu bir dünyada hoş bir görev bu" demiş ya Umberto Eco… K24 de Twitter’da ilk bu cümleyi ödünç alarak “Şubat ayında görev başındayız, yayındayız” dedi.
K24 [Kitap Kültür Kritik] “yeni” bir dünya.
İçinde kaybolacağınız bir dünya. Dünyayı hep birlikte kitaplar üzerinden okuyup, anlamaya çalışacağımız, kitaplara var gücümüzle sarılacağımız yeni bir dünya. Çok pencere var, çok kapı, çok oda… Uzun bir koridor misali uzun yazılar… Korkabilirsiniz belki, ama korkmayın. Tüm bu uzun yazıların, tüm bu alt başlıkların, bu soruların, kritiklerin yazılmasının bir sebebi var. Sitede bugünden sonra göreceğiniz tüm kitapları seçmemizin bir nedeni olacak. Ve dosyalarının ve söyleşilerinin ve en küçük kitap “tanıtım”ının bile ilişkilerden değil eserden kaynaklı bir nedeni olacak.
Çünkü K24 [Kitap Kültür Kritik] bağırmadan usul usul sözümüzü söyleyeceğimiz, iyiye iyi kötüye kötü demekten çekinmeyen, cephelere ve yazarlara değil "esere odaklı" kitap yazılarının olduğu bir site olacak.
Okuyarak düşünenlerin, okuyarak yazanların, “okuduğu kitabı yazanların,” ama her ne olursa olsun kitaplardan vazgeçmeyenlerin yazdığı bir site olacak K24. Yayın danışmanları ve editoryal kadrosuyla kendi başına buyruk ve “bağımsız” dünya…
Elbette böyle büyük laflar edip dünyayı kurtarmayacağız ama kendi dünyamızı kuracağız.
Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık adlı son romanı yayımlandığından bu yana hatırı sayılır çok az kritik yazısı yayımlandı. Kitabın künyesinden tutun da romanın kahramanının gittiği sinema üzerinden bile Pamuk’a saldırmak isteyenler oldu, yaptılar da... Tüm bunlar olurken, biz de K24’ün temellerini atmaya çalışıyorduk. Ve düşündük ki ilk dosyalarımızdan biri “Kafamda Bir Tuhaflık” olmalı. İstedik ki tanıtım ya da saldırı yazısından öte inceleme yazıları okuyup romanın ve Pamuk edebiyatının derinliklerine girebilsin okur. Yazıları okurken yazarın da o yazı üzerinde nasıl düşündüğünü ve hatta okurla birlikte nasıl sesli düşündüğünü görelim, okur iştahımız açılsın, Orhan Pamuk edebiyatında bir kazıya girişelim. Ve işte oldu; Murat Gülsoy, Jale Parla ve Feride Çiçekoğlu K24 için Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık romanını yazdı.
“Otobiyografi ve Edebiyat” dosyasında ise Nilüfer Kuyaş’ın çok güzel saptamaları var. Mesela diyor ki Kuyaş: “Romancılık bir tür şehir gerilla hareketine dönüşecek neredeyse. Facebook’ta, sosyal medyada hikâye paylaşır gibi roman yazılıyor artık. Edebiyat tamamen kabuk değiştiriyor.” Aslında hepimiz bu ekranlar aracılığıyla kendi hikâyemizi yazıyoruz.
Otobiyografi ve edebiyatın ilişkisi çok hayati ve üzerine düşünülmesi ve hatta daha çok yazılması gereken bir konu. Mesela Karl Ove Knausgård otobiyografik romanı Kavgam’ı neden yazdı, aslında ne yazdı? Yakında Türkçede de okuyabileceğimiz bu kitabı otobiyografi ve edebiyat dosyası için Yasemin Çongar kaleme aldı.
Başak Bingöl otobiyografik metinlerin Latin Amerika Edebiyatı’ndaki örneklerini incelerken Şavkar Altınel de Charles Dickens romanları üzerinden bir yazı yazdı. Enis Batur ise dosyaya “Gıyabında hayat hikâyesi” başlıklı bir deneme yazısıyla katkıda bulundu.
K24’te “Evvel Zaman” adlı bir bölümümüz var. Burada, dünyada ve Türkiye’de yayımlanmış dergilerden seçtiğimiz yazıları tozlu raflardan, arşivlerden çıkarıp yayınlayacağız. İlk seçtiğimiz iki yazardan biri Ahmet Kutsi Tecer. Yazarın 1957 yılında kaleme aldığı yazının başlığına dikkat: Yunus Emre ve Rock’n Roll… Elizabeth Hardwick’in Harper’s Magazine için yazdığı “Kitap incelemelerinin gerileyişi” başlıklı makalesini ise K24 için nerdeyse bir manifesto niteliği taşıdığı için seçtik.
“Kitaplar” bölümümüzde de biraz daha farklı bir yol izlemeye karar verdik. Yeni çıkan ve “bizim seçtiğimiz” kitapları arka kapak ya da önsöz alıntılarından farklı ve özgün –ama rahat olun biraz daha kısa-- yazılarla okuyacaksınız.
“Kritik” bölümümüzdeki yazılar yine bizim seçtiğimiz konularda ve bilirkişiliğine güvendiğimiz yazarların kaleminden çıkma. “Her Şey” bölümümüz memleketin her alanında olan biten “her şey”i kritik eden özgün yazılardan oluşacak. Gaye Boralıoğlu’nun bu bölümdeki yazısını kaçırmayın derim. “Portre” bölümümüzün ilk konuğu da Talât Sait Halman’dan başkası olamazdı. “Söyleşiler”de ise Tanıl Bora, Ümit Kıvanç ve Hülya Arslan’ı ağırlıyoruz.
E her şeyi de yazmayalım ama üç ay önce ortada henüz hiçbir şey yokken sözümüze, hayalimize güvenip bizimle kafa kafaya veren, yazılarını büyük bir titizlikle yazıp hayalimize ortak olan, destekleyen, bugün sitede gördüğünüz tüm dostlarımıza teşekkür etmek isterim… İsmi görünmeyenler de var tabii! Bülent Erkmen mesela. Bize bu sayfaları açan Doğan Akın ve T24 ailesi mesela. Ve gece yarısı ben bu satırları yazarken sitenin girişlerini yapan sevgili Zeynep Nuhoğlu, Metin Yener ve Murat Şevki Çoban.
Uzatmayalım, yazının başında da belirttiğim üzere “yeni” bir dünya kuruyoruz. Bize göre henüz küçük ama emin olun daha çok büyüyecek. Ve bu dünyaya giriş serbest, kaybolmak ise “bize göre” ülke şartlarında zaten bir ihtiyaç. Kaybolduğumuz yer kitap sayfaları, dergi yazıları olsun…
K24'ü twitter'dan takip etmek için: @kitapkritik24