DİĞER
"Kitap/Kültür/Kritik dışında K24’ü tanımlayan dördüncü bir K daha var: Katılım."
“Edebiyat alanı”nın karmaşık yapısını düşünmeyi kolayca unutan bu yaklaşımdan romantik bir “edebîlik” övgüsü ve serbest piyasa mistisizminden başka bir şey kalır mı?
Edebiyatımız bu çeşit bir boyun eğmiş yazarlar mezarlığıdır; o nedenle geçmişe baktığımızda yeniden okuma gereği duyduğumuz birkaç isimden fazlası çıkmaz
Hiçbirimiz zorba erkekliği başka bir yıkıcı erkeklik versiyonuna ikame eden bir “şaka” istemiyoruz, değil mi?
Kitaplarla ve yazarlarla ilgili yazı yazmak isteyenleri “K24 Yayın Masası”na davet ediyoruz. On hafta, toplam otuz saat sürecek atölyemiz sertifikalıdır...
Yaşanmışlıkları kaydetmek veya yazmak bir “umut hareketidir” diyor Margaret Atwood. Aynı şişelere yerleştirilmiş notları denize bırakmak gibi, tanıkların kayıtlarının herhangi bir yerde biri tarafından okunacağına inanmak gibi...
Bugün şu saatte, belki gecenin köründe bir metinle baş başa saatlerini geçiren tüm kadın çevirmenleri her dönem ilgilendiren, hiç bitmeyen bir gündem var.
Arslan, sütü hikâyelerinin içine sadece bir destekçi olarak almak yerine; onu, ölüm ve yaşam gibi iç içe geçmiş yansımaların başka bir tezahür sahası olarak (meşruiyet kazandırarak) görüyor.
Kesik kesik, parça parça, dağınık ve bütünlükten yoksun bir kurgu, üslûp ve kahraman. Belleğin Girdapları bir parçalanmışlığın, dağılmışlığın, tamamlanmamışlığın romanı....
Diyarbakır, Murat Özyaşar için sadece coğrafî olarak sınırlandırılmış bir yer değil. Yahut biyografisinde yer alan hâlinden çok daha fazlası. Aslından fazlası var…
Rasul Hamzatov’un Benim Dağıstanım’ı, bizim vatanımız, hepimizin Dağıstan’ı...
Hoffmann’ın Üstat Pire’si ötekinin düşüncelerini bilme ihtimalinin yarattığı tekinsiz arzuyla beraber önemli bir ayrıma da işaret eder
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık