Nobel Ödüllü Macar yazar Imre Kertész, 86 yaşında hayatını kaybetti. “Yeni bir roman üzerine kafa yorarken, mutlaka Auschwitz’i düşünürüm” diyen Kertész, eserlerinde toplama kamplarını ve insanlığın ne kadar alçalabileceğini işliyordu...
Nobel Ödüllü Macar romancı Imre Kertész hayatını kaybetti. İkinci Dünya Savaşı’na tanıklık etmiş ve Auschwitz Toplama Kampı’ndan sağ çıkmayı başarmış olan Kertész, 86 yaşındaydı.
1929’da Budapeşt’te Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Imre Kertész, 1944’te henüz 15 yaşındayken önce Auschwitz, sonrasında ise Buchenwald toplama kamplarına götürüldü. 1945’te toplama kampından sağ çıkıp Macaristan’a döndüğünde ise ailesini kaybetmişti. Budapeşt merkezli Világosság gazetesinde çalışmaya başlayan Kertész, komünist dönemde işsiz kaldı ve çeviri yaparak geçimini sağladı. Kertész’in bu dönemde çevirdiği isimler arasında, edebiyatında da büyük etkisi olan Nietzsche, Hofmannsthal, Schnitzler, Freud, Roth, Wittgenstein ve Canetti gibi yazar ve düşünürler bulunuyor.
Kertész’in Auschwitz ve Buchenwald’da yaşadıklarını ve tanıklıklarını aktardığı ilk romanı Kadersizlik, 1975’te basıldı. Macaristan Devlet Bakanlığı'nın basmayı reddettiği Kadersizlik, Almancaya çevrilip yayımlanınca, okur ve eleştirmenlerin büyük ilgisiyle karşılandı. Yazar, yıllar sonra verdiği bir söyleşide “Yeni bir roman üzerine kafa yorarken, mutlaka Auschwitz’i düşünürüm” diyecek ve kariyeri boyunca da eserlerinde çoğunlukla toplama kamplarını ve buradaki bireylerin çektiği acıları işleyecekti.
Kertész, 2002’de Nazi toplama kamplarını tasvirinde insanlığın ne kadar alçalabileceğini açık yüreklilikle gösterdiği için Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülmüştü.
Imre Kertész, 2013’te the Paris Review’a verdiği söyleşide, altı yedi yaşlarındayken hediye gelen bir günlükle yazmaya başladığını söylemiş ve “Sanırım insan kendi metinlerini düzelterek yazara dönüşüyor. Birdenbire, ben de aslında bir yazar olduğumu fark ettim” demişti. Nobelli yazar, aynı söyleşide “Sizce yazmak bir tür hayatta kalma yöntemi mi” sorusuna ise “Ben, insanın nasıl olup da totalitarizmin böylesi gaddar bir cinsinden sağ kurtulabileceğini araştırmak için kendi hayatımdan yararlanabildim. İntihar etmek istemiyordum, ama öte yandan yazar olmak da istemiyordum- en azından başlangıçta böyleydi. (…) Bakın, Auschwitz’de tutsak olduğumu ve şimdi de bir Nobel Ödülü’m olduğunu inkâr etmek istemiyorum. Bundan ne anlamam gerekiyor? Hayatta kaldığım ve hâlâ hayatta kalmaya devam ettiği gerçeğinden ne anlamam gerekiyor peki? (…) Ben bütün bunlardan sağ kurtulan; Gorgon’un başını görüp, yine de insanlara insancıl bir dilde seslenen bir eseri tamamlamaya yetecek gücü toplayabilen biriyim” demişti.
Imre Kertész ayrıca toplu eserleri için 1995'te Brandenburg Ödülü'nü, çevirileri için 1996'da Darmstadt Akademisi tarafından verilen Gunf Ödülü'nü kazanmıştı.
Imre Kertész’in Türkçede Doğmayacak Çocuk İçin Dua, Fiyasko, Tasfiye, Polisiye Bir Öykü ve Dosya K. romanları bulunuyor.
Kertész’in uzun süredir Parkinson hastası olduğu biliniyordu. (K24)