Matmazel Noraliya'nın Koltuğu yetmiş yaşında

Bu yıl, sadece Matmazel Noraliya’nın Koltuğu’nun yayımlanışının yetmişinci yılı değil, aynı zamanda Peyami Safa’nın doğumunun da yüz yirminci yılı ve yazarın külliyatının okura eksiksiz olarak ulaştırılması çabası da ilerliyor

05 Aralık 2019 12:00

Tan gazetesinin 17 Mayıs 1949 tarihli sayısında Bedii Faik şöyle diyor: “Sekiz ay evvel Nişantaşı’nda Peyami Safa’nın zarif küçük salonunda karşılıklı otururken sözü dolaştığı ufuklardan sürükleye sürükleye hazırladığı romana, Matmazel Noraliya’nın Koltuğu’na getirdim. Israrıma dayanamayarak birinci kısmını okudu. Müsveddelerini katlarken gözlüklerinin üstünden fırlattığı bakışıyla sorar gibiydi.

“Nasıl?” 

“Basılıncaya kadar sabretmem kolay olmayacak” 

“O halde bahara…” 

Nihayet Matmazel Noraliya’nın Koltuğu basıldı ve bir akşamüzeri onu, zarif baskısı içinde, yazarının ellerinden bana uzanırken gördüm. Bahar gelmişti.

Ve tabiatın baharıyla beraber Türk edebiyatının da baharı gelmişti.”

Matmazel Noraliya’nın Koltuğu yayımlanalı, 70 yıl oldu. Türkçenin edebiyat tarihinin önemli metinlerinden biri olan bu eserin, yayımlandığı zaman “Türk edebiyatının baharı da gelmişti” şeklinde karşılanması boşuna değil. Biz de bu vesileyle bu eserin yayımlanışının 70. yılında ona yeniden bakmak, onun üzerine yeni sorular sormak için bir dosya hazırladık. 

Peyami Safa’nın uzun yıllar eseri üzerinde çalıştığını, dost meclislerinde ondan bölümler okuduğunu, daha çıkmadan kitap hakkında konuşulmaya başlandığını, çıktığında ise hakkında olumlu-olumsuz bir sürü eleştirinin çıktığını Serdar Soydan’ın bu dosya için hazırladığı yazıdan öğreniyoruz. Yine bu yazıdan döneminde büyük bir ilgiye mazhar olan bu kitabın sonrasında da aynı mazhariyeti devam ettirdiğini görüyoruz. 

Dosyada, hayatı boyunca psikanalizden, ispritizmadan dem vuran, bunları metinlerine taşıyan yazarın Matmazel Noraliya’nın Koltuğu’nda psikanaliz aracılığıyla modernlikle ve Doğu-Batı meselesiyle kurduğu ilişki üzerinde duran Burcu Alkan, romandaki önemli sembollerden siyah köpek ile Faustyen anlatılara selam çakan bir metinle karşı karşıya olabileceğimizi söylüyor. Böylece Peyami Safa’daki Doğu-Batı yarılmasının Matmazel Noraliya’nın Koltuğu aracılığıyla başka bir yarılmayı, modernliğin başka bir tecrübesini, ruh-beden karşıtlığında vücut bulmuş psikanaliz ve mistisizm tartışmasını değerlendiriyor. 

Yağmur Yıldırımay, romandaki kadınları “arzu” ekseni etrafında inceliyor. Özellikle Ferit’in önce tensel değişiminin ardından ise “ruhsal” olarak arzuladığı Selma’nın romandaki bu değişiminden sonra arzulanmıyor gibi görünüyor olmasına rağmen, bu arzunun devam ettiğini söylüyor; dönüşümüne rağmen kahramanın kadına bakışında değişmeyenden bahsediyor.

Süreyya Elif Aksoy romanı mekânla kurduğu ilişki açısından ele alıyor ve yazarın, “romanında mekân boyutuna, kurmaca gerçeklik hissini yaratmak için gerekenin çok ötesinde işlevler yüklemiş, zihnini meşgul eden toplumsal ve felsefi meseleleri, yarattığı özel mekânlara yansıtmış” olduğunu tespit ediyor. 

Uğur Erden, Berna Moran’ın Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış’ın ilk cildinde Peyami Safa’nın bu romanda karakterini “tezli” bir roman yazmak meselesi uğruna feda ettiği için romanın aksadığı tespitine yeni bir bakış kazandırmak üzere romanın ana kahramanı Ferit’in bilinç sunumuna odaklanıyor ve anlatıcı ve kahramanın kurgudaki rolleriyle bu aksaklığa yeniden bakıyor. 

Bu yıl, sadece Matmazel Noraliya’nın Koltuğu’nun yayımlanışının 70. yılı değil, aynı zamanda Peyami Safa’nın doğumunun da 120. yılı. Bugün Peyami Safa’nın uzun yıllardır yayımlanmayan eserleri tek tek gün yüzüne çıkıyor. Bu eserler aracılığıyla onun edebiyatı üzerine tekrar tekrar düşünmenin bir yolu da açılmaya çalışılıyor. Yaklaşık iki yıl önce Peyami Safa’nın kitaplarının yayınevi olan Ötüken Yayınları’yla başladığımız “Peyami Safa Külliyatı Tamamlanıyor” projesi kapsamında bu külliyatın tamamlanması için birlikte çalışıyoruz. Tüm eserlerini bir araya getirmek için giriştiğimiz bu çaba umarız ona en güzel doğum günü hediyelerinden biri olur. Daha nice edebiyatçının tüm eserlerinin bir araya getirilmesi ve okurla buluşturulması dileğiyle. 

Bitirirken, bu dosya vesileyle Aynalıgeçit’te 21 Aralık’ta, yeni-eski eserlerini değerlendirmek için bir Peyami Safa Sempozyumu düzenlediğimizi de burada belirteyim.