Biliyor musunuz, Murat sırları çözer. Kalanı görür. Onun edebiyatı hayattan değil sırlardan beslenir çünkü. Siz onu çözemezsiniz, o sizi çözer
03 Ekim 2016 17:30
Dün Sibel’i aradım. Murat’a temiz gömlek götürmüşler, Diyarbakır Emniyeti ulaştırmamış ona. Vermemişler temiz gömleğini Murat’a. 20 gün önce doğan bebeği Mavi Lorin sinirliymiş, huysuzluk ediyormuş.
Murat’ı daha yirmili yaşlarının başında tanımıştım. Mardin’de bir öykü yarışmasının jürisindeydim. Gelen öykülerden ikisi parlıyordu. Baktık alttaki isme, Murat Özyaşar. Tartışmadık bile, Murat’a verdik birinciliği.
O zamandan itibaren yakasına yapıştım. Diyarbakır’a gittiğimde tanıştık. Tertemiz bir beyaz gömlek vardı üstünde. Kırk yıllık akrabam gibi sarıldım. Ne yazarsan okuyacağım, dedim. Bekliyorum, dedim.
Ayna Çarpması’nı nasıl yazdığını, o çok sevdiği kelimeleri, harf harf nasıl ruhuyla dokuduğunu en iyi bilenlerden biriyim. Ayna Çarpması o yıl iki ödül birden aldı. Ödül törenlerine gittim. Murat tertemiz gömleğiyle, dilinin hakkıyla aldı o ödülleri. “Yazmaktan başka gideceğim yer yok,” diyordu. “Hikâyeci dünyaya bakarken Simurg’u değil, döneni, kalanı, yorulup düşeni daha çok görür,” diyordu.
Evini basıp Murat’ı haksız yere hapse attınız ya, hiç iyi yapmadınız. Biliyor musunuz, Murat sırları çözer. Kalanı görür. Onun edebiyatı hayattan değil sırlardan beslenir çünkü. Siz onu çözemezsiniz, o sizi çözer. Siz ancak rapor yazarsınız, o kuşaklar boyu okunacak hikâyeler yazar. O hikâyelerde sizi de anlatır.
Siz en iyisi temiz gömleğini verip Murat’ı bırakın bir an önce, Mavi Lorin’i de daha fazla kızdırmayın.