Sevgili Sonya, arabanı sür

"Ryusuke Hamaguchi Drive My Car’da birçok hikâye ile çıkıyor yola. Murakami, Çehov, Beckett, filmdeki yazar karakter Oto ve Hamaguchi’nin diğer anlatı kişileri. Hepsi birbirine bıraktığı cümleleri tamamlamanın, devam ettirebilmenin, ezberlemenin, hikâye yaratabilmenin peşinde; bu yaşamda kalabilmenin bir yolu."

24 Mart 2022 09:45

 

Kayıt altına alınan hikâyeler, hatırlanmayı, hatırlatılmayı bekleyen. ‘Kasıtlı’ hatırlayamama karşısında oluşan “Bu sadece hatırlamaya değmediği anlamına gelir” kırılganlığını, bilinmezin, beklentiyi kırmanın sürpriziyle ters köşe yapan. Ucuz intikamların peşine düşmeden, yaşayacağız diyerek devam edebilme umudu. Anlatırken, dinlerken iç içe girip dönüşen, yer değiştiren hikâyeler. Bitti sanılanın sonsuz devamlılığı. Bir hikâyenin sonuyla nerede karşılaşılır? Kimden, nasıl öğrenilir?

Ryusuke Hamaguchi Drive My Car’da birçok hikâye ile çıkıyor yola. Murakami, Çehov, Beckett, filmdeki yazar karakter Oto ve Hamaguchi’nin diğer anlatı kişileri. Hepsi birbirine bıraktığı cümleleri tamamlamanın, devam ettirebilmenin, ezberlemenin, hikâye yaratabilmenin peşinde; bu yaşamda kalabilmenin bir yolu. “… Kayıptan ikameye uzanan yolda bir gizemin çekimiyle sürüklenen.”[1] ‘Kayıp’ (geçmişteki çocuk, aile, ilişikler, kişi, zaman, dil, yer/yurt, kimlikler, roller, özgürlük, hayat…) yazılan ya da anlatılan hikayelerin ortak hareket noktası; Hamaguchi, herkes temsilini buradan sunacak der gibi.

İlk kırk dakika, ana karakterlerden Yusuke Kafaku ve Oto adına bir temsil. Tokyo. Evli bir çift. Oto, kızları öldükten sonra oyunculuğu bırakıp yazmaya başlar; yazarak, anlatarak dolar, boşalır, hayatta kalır. O, yazdığı hikâyedeki Taşemen. Kafaku tiyatro oyuncusu, yönetmen. Beckett’in Vladimir’i (Didi), Çehov’un Vanya Dayısı. Ama en çok Vanya Dayı. Oynamak ve yönetmek arasında sıkışmış, çok iyi görür ama izlemeyi, seyretmeyi tercih eder. Diğer yandan izlenen, seyredilen. Filmin ana karakterlerinden genç oyuncu Takatsuki ile tanışmasında da benzer bir yere yerleşir, izleyen/izlenen olmak. Oto, yazdığı dizilerde oynayan sevgilisi Takatsuki’yi Kafaku ile tanıştırır. Takatsuki hayranlıkla, Kafaku’nun çok dilli oyununa takdirlerini sunar, Oto’dan bahsederken “Karınız” kelimesini kullanır, Oto “Karın deme” uyarısında bulunur, Kafaku süreci izler. Oto’nun başka biriyle seviştiği ânı izler. Aldatıldığını seyretmeyi tercih eder. Gözün gösterdiğini görmekten uzak olmak. Bu sahnenin devamına Hamaguchi bir tür Oidipus hali yerleştirir. Görülen şeyin ardından gelen görme kaybı, gerçeği öğrenen Oidipus’un gözlerini kör edişi, gerçeği göstermeyen göz hiç görmesin daha iyi isyanı. Kafaku yolunu kaybedip kaza yapar, doktor Kafaku’ya görme kaybı hastalığının (glokom) başladığından bahseder; “Kişi fark ettiğinde çok geç olur”. Trajiği belirleyen zorunluluk, geç kalınmışlık. Kafaku, doktora “Araba kullanabilecek miyim?” diye sorar. “İmkânsız değil.” Kafaku ve doktor arasında geçen bu kısa konuşma ironik dili belirler; “Araba sürebilecek miyim?” sorusu, ‘Hayata, yaşamaya devam edebilecek miyim?’ sorusu ile buluşur. Doktorun, belki de Hamaguchi’nin cevabı, “İmkânsız değil.” Burada filmin finaline ya da filmin durmak istediği yere dair bir işaret belirir, Hamaguchi geç kalınmışlıkla kurulan hikâyeyi yıkımla değil, devam edebilme umuduyla, yaşayacağız diyerek bitirmeyi tercih edecektir.

‘Araba sürmek’ ile ilgili ironik cümleler filmin başka önemli sahnelerinde de yer alır. Bunlardan biri, kazadan sonra Oto arabayı kullanırken Kafaku’dan gelir; “Dayanamadığım bir şey var, sürüş tarzın”. Kafaku’nun bu yarı örtük cümlesinde Oto’ya eleştirisi duyulur; dayanamadığım bir şey var, hayatı/yaşamı sürdürme tarzın. Ancak dayanılamayan şeylerle birlikte sürer hayat, Kafaku ve Oto, birbirlerinde hikâyelerini kayıt altına almaya devam eder. Belleğe ya da kasetlere kaydedilen hikâyelerle, diğer anlatılardan gelen kurmaca karakterin varlığı üzerinden ana karakterlerin psikolojisi sunulur. Oto yazılan, anlatılan hikâyelere rağmen gerçeği konuşmayı ister. Kafaku’ya göre ise, geçmişten gelen yasın ortaklığı, acının paylaşımı ikisini bir arada tutmakta, geçmiş/kayıp aralarında güçlü bir bağ yaratmaktadır, bu da hayatı birlikte sürdürebilmenin bir yöntemidir. Filmin başlarında yer alan, Godot’yu Beklerken oyunundan verilen sahne burayla anlamsal ilişki kurar; Vladimir ve Estragon, ikisi de ipin bir ucundan tutar ve çeker. İp kopar. Oto ölür. Talep edilen ‘gerçeği’ konuşma gerçekleşemez. İki yıl sonra, Kafaku, Hiroşimo Tiyatrosu’na gitmek, Vanya Dayı oyununu yönetmek için yola çıkar. Arabada ses kaydından Vanya Dayı oyununu dinler, bu Kafaku için ezber alma, hatırlama çalışmasıdır. Kaydı hazırlayan Oto’dur, kayıtta onun sesi de vardır. Geçmiş şimdide duyulan, ‘kayıt altına alınmış’ bir sestir; geçmiş şimdiye bassa da Kafaku arabasını sürer, hayat devam eder. Jenerik girer. İlk 45 dakika bitmiştir. Bu süreçte film yeni başlıyor, şimdi başlıyor yorumu kadar, film burada bitti, şimdi yeni bir film başlıyor yorumu da geçerlidir. Tüm bunlardan sonra ne oldu, ne olur sorusuna açılan yola çıkılır.

Kafaku, Hiroşima Tiyatrosu’na geldiğinde hoşlanmayacağı bir durumla karşılaşır. Tiyatro yönetimi daha önce yaşanan sorunlar/kazalar nedeniyle tedbir amaçlı bir karar almıştır; şehir dışından gelen sanatçılar araç kullanamayacak, yönetimin görevlendirdiği sürücü bu işi yapacaktır. Kafaku, “Kendi arabamı sürebilirim” der, ama Yönetimin kararı uygulanır. Genç kadın sürücü, filmin bir diğer ana karakteri Misak, Kafaku’nun kırmızı Saab 900 arabasında, sürücü koltuğundadır. Kafaku ilk kez arabanın arka koltuğuna geçer.

Bu sahnenin anlamsal bir diğer katmanı ise Hamaguchi’nin tiyatronun aldığı ‘tedbir’ kavramıyla kurduğu manidar ilişkidir. Tiyatro yönetiminin kazaları önlemek amacıyla aldığı karar, filmin daha sonrasında yaşanan kaza karşısında yerle yeksan olacaktır. Takatsuki’nin işlediği/işleyeceği cinayet kimsenin aklına gelebilecek, tedbir alınabilecek bir kaza değildir. Hamaguchi burada trajiğin önlenemezlik ilkesine, önüne geçilemeyecek, karşı koyulamayacak, kontrol edilmeyecek şeylere vurgu yapar. Önlenemezlik, beklenmeyenin gelişini belirleyen bu durum neyi yaratır, göstermek ister. Hamaguchi için önlenemezlik yakıcı olsa da değişimi başlatan unsurudur.

Kafaku, Misak ile yol almaya, bu hayatı anlamaya çalışır. Geç biten provaların sonunda dışarıda bekleyen Misak’ı izler. Kitap okuyan, sigara içen genç bir kız. Kafaku, Misak’ın soğuk havalarda arabanın içinde oturmasını ister. Kafaku ve Misak, adadaki otelle tiyatro arasındaki yolda sessiz ama sesli, kayıttan gelen konuşmaların varlığıyla, başkalarının ama onların da olan sesle, dikiz aynasından ara sıra birbirlerine bakarak iletişim kurar. Misak ile birlikte Vanya Dayı oyununda rol alabilmek için Hiroşima’ya, oyuncu seçmelerine gelen Takatsuki hem kendisi hem de Kafaku adına anlamsal bir geçişi başlatır. Takatsuki, Vanya Dayı oyunundaki Astrov karakterini ister. Genç, yakışıklı oyuncu kendisi için uygun olan rolün Astrov olduğunu düşünür. Kafaku yönetmen, oyuncu kimliğiyle ama bir yandan da aldatılan yanının acısıyla Takatsuki’ye Vanya Dayı rolünü verir. Hamaguchi bunu bir ceza olarak sunmaz; bu, Kafaku’nun Takatsuki’yi olmadığı ve olmayı hiç düşünmediği birini düşünmeye, olmaya çağırmasıdır. Bir diğer anlamıyla Kafaku, temsili karakteri Vanya Dayı üzerinden, Takatsuki’ye, benim olduğum yerden bakmayı dene, ben olmayı dene çağrısı yapar. Takatsuki, Vanya Dayı olmak, Vanya Dayı’yı oynayabilmek için yeterli derinliğe, kendine ulaşmaya zorlanır.

Kendine ulaşmaya çalışan Sonya rolündeki oyuncu ise işitme ve konuşma engeliyle varlığını sürdürür. Hamaguchi’nin filmin daha sonrasında duyulacak, “Birini görmek istiyorsanız önce kendinize bakın” cümlesi anlamsal izlerini buraya da bırakır. Oyuncunun karakteri görebilmesi için kendine bakabilmesi gerçeği. İşitme ve konuşma kaybı olan dansçı bir kadının bebeğini kaybetmesiyle oyunculuğu/oynamayı istemesi neyi anlatır? Hamaguchi için, tüm kayıpların sonunda, kendini bulan Sonya’yı oynayan kadın oyuncu, gerçek kimliğini ‘oynarken’ ortaya çıkartabilmiştir. Söylenen ya da işitilenle değil, ortaya çıkan gerçekle ilişki kurmamız beklenir. Dramaturgun Kafaku’yu yemeğe davet etmesiyle Sonya’yı oynayan oyuncu belirir. Dramaturgla evlidir, köpekleriyle mutlu bir aile. Dramaturgun çok dilli dünyasında onların birlikteliği ‘sessizliği’ kendi dillerini yaratmıştır. Dramaturgun yemek davetine Kafaku, Misak’ı davet eder. Dramaturg, eşi ve köpekleri finalde bir göstergedir; Misak ve Kafaku’nun mutlu aileyle karşılaşması. Yine bu sahnede ‘araba sürmek’le ilgili ironik cümlelerden biri geçer. Dramaturgun “Arabayı nasıl sürüyor?” sorusuna Kafaku, “Gördüğüm en iyi şoför” cevabını verir. Bu diyalog, Kafaku ve Misak ilişkisindeki gelişime eklenir.

Sonya hayatı nasıl sürdürüyor/arabayı nasıl sürüyor? Çok küçük yaşlarda hayatı sürdürmeyi öğrenen Misak’ın geçmişine ait serimler geldikçe Hamaguchi’nin Sonya’sıyla, Misak ile tanışılır. Annesini çalıştığı gece kulübüne getirip götürürken araba sürmeyi öğrenen Misak, yolu tanımayı ve iyi araba sürmeyi annesinden yediği dayaklar sonucunda öğrenmiştir. İyi şoför olmak kolay olmamıştır. Büyümeye zorunlu bırakılan Misak, annesine karşı işlediği suçla yıkıntıdan, geçmişten çıkıp yol bulmaya çalışır. Kafaku’yu geri dönüşüm atık tesisine götürür, çöpleri izlerken, “Kar gibi, değil mi?” der. İkisi de içindeki çöplüğü izler gibidir, Hamaguchi, Hiroşima’nın atık tesisi ‘Ecorium’da çöplerin yakılıp yok edilişini gösterirken, insanın içindeki çöpü nasıl yakıp yok edeceğini düşündürür. Varoluşsal soruya, politik bakış eklenir, Misak bulundukları yeri tanımlar; “Diğer tarafta Barış Anıtı Parkı var. Atom Bombası Kubbesi ile Anıt Mezarı arasındaki çizgiye ‘Barış Ekseni’ denir”. Savaş ve ölüm arasında belirlenen çizgi, barış. Bu çizgide nasıl duracağız? Misak ya da diğer kimliğiyle Sonya zorlukla sürdürdüğü hayatı sorgular: “Musallat bir melankoliye karşı direniş.”[2]

Filmin finaline yaklaşırken kendini sorgulamak, gerçek kimlikle karşılaşmak meselesi Takatsuki ile Kafaku ikilisinde görülür. Hamaguchi’nin, arabanın arka koltuğunda yan yana oturttuğu iki adam Oto üzerinden modern bir düelloya başlar. Kafaku ölen kızından bahseder; “Yaşasa yirmi üç yaşında olacaktı”. Oto ile buluştukları acı, bağlandıkları yer. Oto’nun hayatına birçok erkeğin girdiğini anlatır, Takatsuki’ye özel biri olmadığını hissettirmek ister. Takatsuki bu hamle karşısında, Oto’ya ait, Kafaku’nun bittiğini sandığı hikâyenin devamını anlatır. Birbirlerinden bilmediklerini alırlar, hikâyenin eksiklerini öğrenir, hikâyeyi tamamlarlar. “… hikâyelerini değiş tokuş ettiklerinde ancak, … kendi yollarına çıkmaya hazır hale gelirler.”[3]Birini görmek istiyorsanız önce kendinize bakın.” Durum Kafaku’nun sözleriyle tekrar eder, “O rolü oynamak insanın gerçek kimliğini ortaya çıkarıyor. Çehov insanı korkutuyor.” Hamaguchi, anlatısının alt metnini oluşturan Çehov ile kurduğu ilişkiyi açıklar; insanın gerçek kimliğiyle yüzleşebilmesi gerçeği. Kafaku, Misak, Takatsuki, Oto insanı korkutan bu gerçeği anlatır. Takatsuki kendiyle karşılaşmaya, Vanya’yı bulmaya başlar, ancak bu sefer hayat oyunu kesintiye uğratıp rolü oynamasına izin vermez. Provaya gelen polisler, oyunu sonlandıran gerçek. Takatsuki’nin işlediği cinayet, Kafaku’ya ve ekibe hayatın oynadığı oyundur. Takatsuki sahnede belki de son kez selam verir, rolü, kendini bulmuşken ve aynı zamanda kaybederken. Özgürlüğün kaybı. Kafaku, Takatsuki için üzüntü duyar. Oyun adına tiyatro yönetimi Kafaku’dan karar vermesini ister; oyun iptal olacaktır ya da Kafaku, Vanya Dayı’yı oynayacak, oyun çıkacaktır. Kafaku için bitmeyen, her oynayışında daha da ağırlaşan ‘Vanya Dayı’.

Kafaku’ya düşünmesi için verilen zamanda Misak onu bir yolculuğa çıkarır. Yollar, tüneller, deniz, kar, doğa, fırtına… İçeriye doğru ilerleyen yol. Yıkıntıların arasında bir eve, geçmişe gelinir. Misak’ın evi. Kafaku ve Misak karların arasında, yıkılmış bir evin az uzağında öldürdükleriyle, kayıplarıyla vedalaşır. Yıkıntının içinde geçmişle hesaplaşıp geleceğe sarılmak. İki karakter için de bir tür arınma, yaşamaya devam etme çabası. Trajik bir temsil sorusu; neye, kime dönüşebiliriz artık? Yıkım mı, devam etmek mi? Hamaguchi’nin anlatısı bu dönüşüme hazırlığını yapmıştır; kaybedileni başka bir şekilde bulmak, baba-kız buluşması.

Hamaguchi filmin final sahnesine iki final yerleştirir, tiyatroda Vanya Dayı oyununun finali, kendi anlatısının finali. Sessizlik içinde Sonya final tiradını oynar, Çehov’un sözlerini duyurmak yerine hissettirmek. Kafaku, Vanya Dayı’yı oynar. Misak seyir yerinde oyunu izler. Hamaguchi, Sonya’ya Sonya’yı izletir ve kendi Sonya’sına hediye ettiği sona geçer. Misaki marketten çıkar, alışveriş yapmıştır, kırmızı Saab 900’e biner, arabada köpek vardır. Mutlu bir yer bulunmuş gibidir ‘şimdilik’. Film boyunca ilk kez görülen şey belirir; Misak’ın yüzündeki gülümseme. Yol devam eder. Sonya arabayı sürer. Hikâye devam eder. Ryusuke Hamaguchi’nin sözüyle; “Bu çok normal bir film.”[4]

 

NOTLAR: 


[1] Ayşe Görkem Kozanoğlu, “Edebiyat, Tiyatro ve Sinemayı Kat Ederek Kendini Kuran Bir Hikâye: Drive My Car”, 10 Mart 2022, K24 Kitap Kültür Kritik.

[2] Ayşe Görkem Kozanoğlu, “Edebiyat, Tiyatro ve Sinemayı Kat Ederek Kendini Kuran Bir Hikâye: Drive My Car”, 10 Mart 2022, K24 Kitap Kültür Kritik.

[3] Ayşe Görkem Kozanoğlu, “Edebiyat, Tiyatro ve Sinemayı Kat Ederek Kendini Kuran Bir Hikâye: Drive My Car”, 10 Mart 2022, K24 Kitap Kültür Kritik.

[4] "Drive My Car", Justin McCurry, Özet-Çeviri: Mutlu Binark, 20 Mart 2022, SineBlog.