"Walther “Shear” Feyzioğlu’yla tanışmam doksanlı yılların sonuna denk gelir. Süper güçleri olan İzmirli bu Marvel Comics karakteri 31 sayılık Strikeforce Morituri adlı çizgi roman yayınının kahramanları arasında yer alıyor. Gelin onu yakından tanıyalım."
08 Ekim 2020 17:00
Strikeforce Morituri dünyamızın geleceğinde oluşturulan bir süper kahramanlar grubudur. Yıllar önce tesadüfen tanıştığım bu süper kahramanlar grubu ülkemizde tanınmıyordur diyebilirim rahatça. Hatta yayımlandığı ABD’de bile tanındığından şüpheliyim.
Marvel Comics tarafından 1986-1989 yılları arasında 31 sayı yayınlanan Strikeforce Morituri yazar Peter B. Gillis ile çizer Brent Anderson’un ortak yaratısıdır.
Strikeforce Morituri kabaca “Ölecek Olanların Vuruş Gücü” anlamı taşımaktadır. Latinceyle İngilizcenin harmanlandığı bu ismin kökeni Roma İmparatorluğu’ndaki gladyatör dövüşleridir. Arenada sergilenen dövüş oyunlarında gladyatörler önce imparatoru (Sezar’ı) “Ave Imperator, morituri te salutant” şeklinde selamlar, dövüşe öyle başlardı. “Selam sana Sezar, ölecek olanlar seni selamlar”... İngilizcesi “Hail Caesar, we who are about to die salute you”dur ve çizgi romanın kapağında içeriğe uygun şekilde kısaltılmıştır: “We who are about to die”.
Bu kısa çizgi roman dizisinin konusu kısaca şudur: 2069 yılında kendilerine Horde adı verilen ama sonradan gerçek isimlerinin Va’shak olduğu öğrenilecek olan uzaylı istilacılar saldırır. Dünya buna hazırlıksız yakalanmıştır. Ancak yine de karşı koymayı sağlayacak çalışmalar yapılır. 2072 yılında insanlara geçici bir süre için süper güç sağlayan bir proje olumlu sonuç verince gönüllüler üzerinde çalışmalar başlar. Bu proje büyük umut olmuştur ve istilacılarla güç dengesini sağlamıştır. Ancak ufak bir sorun vardır. Güç edinen kişiler bir süre sonra ölmektedir ve bu durdurulamamaktadır.
Strikeforce Morituri grubunu oluşturan üyeler çeşitli uluslardan seçilmektedir. Birliğin komutanı bir Rus’tur örneğin. Bu kahramanlar insanlık uğruna hayatlarından vazgeçen ve ölümü sevinçle kucaklayan gladyatörler gibi atılırlar düşmanların üzerine. Ama açıkçası bu dizide ucuz bir “kendini kurban et” mesajı yoktur. Dizi içinde kahramanların insani vasıfları atlanmamıştır. Sevgi, yaşama sevinci, gelecek kaygısı vb. hep yer almaktadır.
Dizide kahramanlar büyük mücadeleler sonunda insanları kitleler halinde öldüren veya kamplara kapatarak köleleştiren uzaylıları kovmayı başarıp dünyayı kurtarır. Aralarından birçoğu hayatını kaybeder. Bu süreçte süper güç kazandırma işlemini gizli bir cinayet ordusu kurmak için kullanan yozlaşmış iktidarı da fırsat bu fırsat diyerek devirirler ki, onu da bir kenara not etmek gerekir.
Ancak son sayfanın son üç beş karesinden şunu anlarız: İnsanlığın şekli zamanı gelince değişecektir ve işte o zaman hasat için bazı uzaylılar geri dönecektir.
Strikeforce Morituri Birlikleri
Strikeforce Morituri grubu üyeleri çeşitli güçlerle donanmış bireylerden oluşmaktadır. Pyrokinetikler, telekinetikler, hızlı olanlar, uçabilenler, kaba gücü yüksek olanlar, görünmez olabilenler, vs.
Bu kişiler bir anlamda üretildikleri döneme göre isimlendirilmiş olan birliklerde yer almaktadır.
Açıkçası ilk birlik içlerindeki tek yaratıcı isme sahiptir: “The Black Watch”.
Sonradan gelen birliklerin isimleri “Birinci, ikinci, üçüncü … nesil Morituri” olarak adlandırılmıştır. Bu sekize kadar uzar.
Bizim eleman, Walther “Shaer” Feyzioğlu üçüncü nesilde yer almaktadır.
Walther “Shear” Feyzioğlu
Walther Feyzioğlu, “Shaer” (makaslayan-kesen-biçen) kod adını kullanan bir kahramandır. Kendisi Almanya’da göçmen bir Türk çiftin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Ailesine karşı takınılan ırkçı-ayrımcı tavırlardan nefret eden Walther İzmir’e yerleşmiş ve bir fabrikada çalışmaya başlamıştır. Uzaylı istilasının olduğu yıllarda gelişmeleri dışarıdan takip etmiş, 2073 yılında Strikeforce Morituri projesine uygun bulunmuştur.
Süper güç edinen asabi karakterin gücü karşılaştığı canlı-cansız objelerin zayıf noktasını saptamak ve o noktayı enerji gücünü kullanarak kesebilmektir. Kostümü yirminci yüzyılın popüler kahramanlarından The Punisher’dan esinlenilerek tasarlanmıştır. Asabiyeti ve atak kişiliği de açıkçası aynı kaynağı işaret etmektedir. Nitekim birlikteki arkadaşı düşmanla işbirliği yapınca Shear onu gözünü kırpmadan öldürmüş, hatta hızını alamamış, hain dostunun ölüsüne tükürmüştür.
Öfkeli kişiliği, pervasız atılganlığı onun mücadele stratejisi kurma becerisini etkilemekten öte olumlu yönlendirmektedir. Bundan dolayıdır ki, Shear hayatını kaybedene kadar birliğin liderliği görevini yürütür.
Ancak aklına nüfuz eden bir enerjiyle karışıklık yaşaması da yine aynı öfkenin kontrolsüzce paranoyaya dönüşmesine neden olur. Dizinin 25. sayısında dostlarının ona ihanet edeceği inancı işi onlara saldırmaya vardırır. Basit bir öfke krizi komutanını öldürmesiyle büyür. Böylece de zıvanadan çıkan Shear çıkan kavgada kendisini durdurmaya çalışan dostları tarafından öldürülür.
Hayalî kahraman Walther “Shaer” Feyzioğlu, Peter B. Gillis’la Brent Anderson’un ortak yaratısı olarak 13. sayıda katıldığı çizgi roman evrenine 25. sayıda veda etmiş olur.
İlk 31 sayının ardından 5 sayılık kısa bir macerası yayınlanan Strikeforce Morituri, Marvel Comics’in unuttuğu bir yayınıdır. Açıkçası neden yayımlandığını ve neden unutulduğunu açıklamak zor. Ancak kendi adıma söylüyorum, yer yer hüzünlü vedaların yaşandığı sayılarda gözleri dolduran bir dram işlenirken, macera tutkunlarını hop oturtup hop kaldıracak aksiyon kurgusu da son derece başarılıdır. Bununla birlikte hedef kitlesini çözmek de hayli zor olan bir yayındır. Şiddet sahneleri doğrudan gösterilmemekle birlikte hayli serttir. Bu yanıyla Strikeforce Morituri’nin yetişkinleri hedef aldığını söyleyebilirim. Buna karşın uzaylı istilacıların karikatürize tasarımları adeta çocuklara göredir. Ortada ciddi bir karışıklık var gibidir.
Bunun dışında yetenekli yazar ve çizerlerin emeği olan bir dizidir bu, onu belirtmek isterim. Çizgi roman senaryosu yazımı konusunda teknik bilgileri saptama becerisine sahip James Hudnall’la okurlarımızın Örümcek Adam çizgi romanlarından tanıdığı çizer Mark Bagley’in bu eserdeki katkıları görülmeye değer.
Şaka maka, kimsenin bilmediği ama keşfettiğim için mutluluk duyduğum ve zevkle okuduğum bir diziydi bu. Özellikle de Walther “Shear” Feyzioğlu kurgusal karakteriyle tanıdık bir simaya, isme, memleketlime rastlamak şaşırtıcı ve deneyimdi. Gün olur da birileri bunu bizde yayınlarsa, eminim üç ciltlik bir keyif katmış olur okurlarımız arşivlerine.
•