Vitrindekiler – 28

K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...

20 Temmuz 2022 05:26

Pierre Dardot, Christian Laval
Bitmeyen Kâbus: Neoliberalizm Demokrasiyi Nasıl Ortadan Kaldırıyor
çev. Ferda Keskin
Sel Yayıncılık
Haziran 2022
200 s.

"Büyük Buhran'dan bu yana tarihin en karanlık tablolardan birini ortaya çıkaran 2008 ekonomik krizinden sorumlu güçlerin ayakta kalabilmesi, hatta süreçten güç kazanarak çıkması nasıl açıklanabilir? Krizi yaratan ekonomi politikaları nasıl oldu da her zamankinden daha etkili hale geldi?

Neoliberalizmi basit bir ekonomik doktrinden fazlası olarak gören Christian Laval ve Pierre Dardot'ya göre çıkar birliği kuran oligarşilerce desteklenen neoliberalizm, varlığını saldırganca sürdürmeye muktedir hakiki bir politik-kurumsal sistemdir. Bir dengesizlik ve karmaşa süreci olmak şöyle dursun, kriz etkin bir yönetim kipine dönüşmüştür.

Dardot ve Laval, Bitmeyen Kâbus'ta sistemi kristalize ederek; neoliberalizmin krizlere rağmen değil, onlardan beslenerek, neden olduğu en olumsuz sonuçları yine kendi yararına sömürmesi sayesinde güçlendiğini, neoliberal boyunduruğun demokrasinin tedricen işlevsizleştirilmesiyle yörünge değişikliklerine nasıl ket vurduğunu faş eder. Karışıklığı ve tasfiyeleri tırmandıran "hükümete gelmiş sol"un söz konusu oligarşik mantığı güçlendirmek üzere bilfiil görev alarak demokrasiden nihai çıkış ihtimalini artıran sonuçlar doğurduğunu ise örneklerle açıklar.

Küresel neoliberal mantığı mat etmeye, yeni neoliberalizmin özgüllüğünü kavramaya ve farklı deneylerin aktörlerini kapsama gücü olan demokratik ve enternasyonal bir alternatifin inşasına hizmet eden bu ön açıcı çalışma, Türkçe baskısı için kaleme alınmış önsözüyle..." 

Thomas Bernhard
Boris İçin Bir Şölen • Av Meclisi • Minetti. Sanatçının Yaşlı Bir Adam Olarak Portresi – Oyunlar I
çev. Fatih Özgüven
YKY
Temmuz 2022
256 s.

Oyunlar I, Thomas Bernhard’ın BORIS İÇİN BİR ŞÖLEN (1970), AV MECLİSİ (1974), MINETTI (1976) eserlerini bir araya getiriyor:

İlk kez 1970’te sahnelendiğinde, bazı eleştirmenler tarafından “absürd tiyatro” örneği olarak etiketlenip “hiciv boyutu ve burjuvazi eleştirisi” görmezden gelinmek istenen BORIS İÇİN BİR ŞÖLEN’in ilk yazımı 1965’e kadar geri gider. Oyun aynı yılın yaz aylarında Salzburg Tiyatro Festivali için “fazla karanlık” bulunarak kabul görmemiştir. Bu oyunda, tıpkı kendisi gibi bacaklarını kaybetmiş İyi Kadın’ın yıllar önce evlenip Kötürümler Bakımevi’nden çıkardığı Boris’in doğum günü için düzenlenecek şölen konu edilir; şölene Bakımevi’nden on üç kötürüm konuk olacaktır.

Bernhard’ın pek çok kez en başarılı eseri olarak adlandırdığı AV MECLİSİ’nde General ve eşinin av köşkünde bir oyun yazarı konuktur. –Bu Yazar karakteri Bernhard’ın yapıtında ilk kez bir tür yazınsal ayna karakter olarak belirir.– Av köşkünü çevreleyen ormanı bütünüyle kabuk böceği sarmıştır ve Stalingrad muharebesinde tek kolunu kaybetmiş General ölümcül bir hastalığın pençesindedir.

Bernhard’ın ünlü Alman tiyatro oyuncusu Bernhard Minetti’ye ithafen kaleme aldığı MINETTI’de, yalnız ve yaşlı bir oyuncu olan Minetti karakteri, bir yılbaşı gecesi, Flensburg Tiyatrosu’nun başyönetmeniyle buluşmak için Atlantik Okyanusu kıyısındaki karlı Oostende’de üçüncü sınıf bir otele gelir. Kendisini ilk kez üne kavuşturan Kral Lear’i otuz yıl sonra yeniden oynayıp sahnelere dönüşünü taçlandırmak niyetindedir fakat yolunu dört gözle beklediği başyönetmen bir türlü ortalıkta görünmez.

Bernhard’da drama fikri, romanları, anlatıları, öyküleriyle kurduğu bütünlük bağlamında “felsefi güldürü izlencesi”nin yazınsal esaslarından biridir. Bernhard’ın tiyatro oyunları, ülkesi Avusturya’nın acı gerçeklerini seslendirirken evrensele uzanan yapıtı içerisinde dünya yaşamını aynı anda bir güldürü ve tragedya olarak betimleyen, ciddiyetle gülünçlük arasında gerçekliğin birbiriyle çelişen çift yüzünü resmeden güçlü bir repertuvar oluşturur: Sesi sönmeyen bir sözcük senfonisi, susmayan bir acı kahkaha."

John Pickard
Dinsel Efsanelerin Kökeni – İbrani Dinlerin Marksist Eleştirisi
çev. Akın Sarı
Ayrıntı Yayınları
Haziran 2022
528 s.

Larry Korn
Fukuoka Üstad: Ekin Sapı Devrimcisi ve Doğal Tarımın Mucidi
çev. Ezgi Yıldız
Yeni İnsan Yayınevi
Temmuz 2022
256 s.

Doğa kendi hâlinde kusursuz bir denge içindeyken insanlığın doğaya ilk müdahalesi olan “tarım” faaliyetlerinin başlaması ile bu denge altüst olmuştur. Tarımın keşfiyle toprağı işleyen ve üretime geçen insan, zamanla toprak üzerinde hâkimiyet kurmaya başlar; doğayı kendisine köle yapar.

İnsanın doğa üzerindeki etkisi ilk zamanlar şu anki gibi tehlike arz etmiyordu.  Gün geçtikçe artan nüfus yoğunluğu ile insanın icat ettiği her şey (tarım aletleri, ilaçları, vb.) doğanın tahrip olmasına neden oldu.

Bir kez müdahale edince eskisi gibi olmayan her şey gibi doğa da ona karışılmasına, özünün değiştirilmesine tepki göstermiştir. Bu tepkiyi duyan ve muhatap alan tek insan belki de doğanın ve tarımın babası diyeceğimiz “Masanobu Fukuoka”dır.

Onun felsefesinde, her şey doğanın akışına bırakılmalıdır. Geleneksel tarım uygulamalarının aksine o, deneme yanılma yoluyla, toprağı dinleyerek ve gözlemleyerek hareket etmiştir. Çünkü aniden hiçbir şey değiştirilemez; zamanla, doğanın sesine kulak vererek, doğayla beraber hareket ederek bu değişiminin faydalı olacağını düşünmüştür.

İnsan doğaya hâkim olmak yerine, onunla yaşamayı öğrenmelidir. Doğanın, insanlara ihtiyacı yoktur. Biz olsak da olmasak da “doğa”  kendini yeniler. Doğanın bize ne anlatmak istediğini anladığımız an bizler de özgürlüğümüze kavuşmuş olacağız.

Rob Dunn
Geleceğin Doğası: Biyoloji Yasaları ve İnsan Türünün Kaderi
çev. Barış Gönülşen
Minotor Kitap
Haziran 2022
320 s.

"Dünyanın önde gelen ekologlarından Rob Dunn, Dünya denen bu narin gezegende hayatta kalacaksak insanlığın onun değişmez yasalarını anlaması ve bu yasalara uyması gerektiğini savunuyor. Türümüz doğa hakkında şimdiye kadar örneği görülmemiş çeşit ve miktarda bilgi topladı, fakat bu bilgiyi yaşamı hâkimiyeti altına almak ve gezegeni iradesine boyun eğdirmek için kullandı. Geleceğin Doğası’nda Rob Dunn bu türden çabaların beyhude olduğunu ileri sürüyor. Kendimizi yaşamın ve doğanın efendisi gibi görüyor olabiliriz, halbuki aslında onun insafına kalmış durumdayız. Antibiyotik direncinde, doğal seçilimin biyoçeşitlilik üretme kudretinde ve hatta Londra Metrosu’nun şaşırtıcı yeraltı dünyasında Dunn, hiçbir insan faaliyetinin ortadan kaldıramayacağı yaşam kanunları buluyor. Yapay ekin adacıkları yarattığımızda, doğaya toksik atıklarımızı boca etiğimizde veya çeşitli topluluklar kurduğumuzda, aslında kadim yasaların işleyişine yeni malzemelerle katkıda bulunmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Gelecekte Dünya üzerinde yaşamın serpilip gelişeceğinde en ufak bir kuşku yok, ama insan türünün geleceği hayli kuşku altında.

Edward Wilson’ın Sosyobiyoloji’si kadar iddialı ve Elizabeth Kolbert’in Altıncı Yok Oluş’u kadar vakitli bir kitap olan Geleceğin Doğası, yaşamın çeşitlilik ve kaderini anlamak için yeni bir standart ortaya koyuyor."

A. S. Byatt
Oyun
çev. İpek Babacan
Everest Yayınları
Temmuz 2022
336 s.

"Çağdaş dünya edebiyatının en önemli isimlerinden A. S. Byatt’ın Oyun adlı romanı, iki kız kardeş arasındaki gelgitlerle dolu, karmaşık ilişkiler üzerine kuruludur. Julia popüler aşk romanlarıyla tanınan bir yazar, Cassandra ise Oxford’da öğretim görevlisi ve Ortaçağ bilimleri uzmanıdır. Babalarının hastalanması ve ardından vefatı, kardeşleri baba evinde bir araya getirir. Bu buluşma, çocukluklarında yarattıkları, etkisinden çıkamadıkları bir Ortaçağ oyununu hatırlatır. Geçmişte oyuna ara sıra iştirak etmiş ve iki kız kardeşin de kalbine girmiş doğabilimci Simon Moffitt’in dahil olmasıyla anılar gün yüzüne çıkmaya, kıskançlıklar baş göstermeye ve sevgi kılığına bürünmüş nefretin kokusu yayılmaya başlar. Oyun, birbirini anlayamamış, dahası doğru dürüst sevmeyi becerememiş iki kız kardeşin içine çekildiği karadeliğin kitabı."

Halil Gökhan
Şahane Cehalet
Kafekültür Yayıncılık
Temmuz 2022
200 s.

"Bu kitabın adı aslında Siyaset: İçimizdeki İhanet olacaktı. Fakat Türkiye'de çoğu zaman olduğu gibi işler yine yolunda gitmedi ve daha sofistike bir isim gerekti Şahane Cehalet gibi. 
Peki siyasetten (ihanet) vazgeçmek ve kültüre (cehalet) nasıl çark ettik. İşte bu önsözde kitabı değil bunu anlatacağım belki de asıl ilk yazı olarak, zira bu kitaptaki yazılarda belki de acemilikten -ya da pişmemişlikten- asla ve asla demek istediklerimi tam olarak anlatabilmiş değilim. Eh önsözlerin de görevi aslında bu değil midir?"

Kibrin Tarihi
çev. Özge Acıoğlu
İletişim Yayınları
Temmuz 2022
173 s.
 
“Kibir, duygularımızdan en beyhude olanı. Bu hissiyat savaşları, felaketleri, nefretleri ve son derece büyük fiyaskoları doğurmuştur. Bu kitap kibirli ve diğer küçümseyici davranışların neden bu kadar sıradan olduğu konusunda insanları aydınlatmaya çalışıyor.”

Hemen her dinde günah olarak değerlendirilen; farklı kültürlerde mitlere konu olan; toplumsal yaşamda öteden beri kınanan; binlerce oyuna, romana, filme malzeme olan kibir insanlık tarihi kadar eski bir olgu. Ari Turunen, kibrin kültürel tarihini eğlenceli ve renkli biçimde, tarihten onlarca örnekle yazıyor. İmparatorlukların ve insanlığın başına gelen yıkımlarda, felaketlerde kibrin, kendini beğenmişliğin, başkalarını hor görmenin, kendi mükemmelliğinden başka hiçbir sese tahammül edememenin oynadığı rolü ortaya koyuyor. Büyük İskender’den Berlusconi’ye, Asya imparatorluklarından papalara, Napoleon’dan İngiliz burnu büyüklüğüne, tekelleşen enerji şirketlerinden tüm dünyayı ekonomik krize sürükleyen finans devlerine uzanan geniş mi geniş bir yelpazede “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” sorusuna biraz daha yakından bakıyor.
 
 
C. Cengiz Çevik
Seneca'nın Doğa Felsefesi:
Stoacı Doğa Araştırmaları Üzerine Bir İnceleme
İthaki Yayıncılık
Temmuz 2022
208 s.

"Seneca felsefe konulu eserlerinde bir ahlak filozofu olarak karşımıza çıkar, insanın ve toplumun açmazlarını gözler önüne serip çözüm önerileri sunduğu için, onun aynı zamanda bir yaşam rehberi olduğunu da söyleyebiliriz. Öz ifadeyle mutlu yaşamın nasıl gerçekleşebileceğini gösteren Seneca Doğa Araştırmaları (Naturales Quaestiones) adlı eserinde de, doğa olaylarını mutlu, huzurlu ve erdemli yaşamı hedefleyen ahlak duyuşuyla irdeler.
 
Seneca Naturales Quaestiones’te insanları doğayı bilmeye çağırır, ona göre, doğa ilk bakışta görülmeyecek olan kutsallığını, sadece araştırmayla ve tefekkürle varılabilecek olan bağrına saklamıştır, o hâlde insan zihnen doğanın kalbine vardığında Tanrı’yı bilmeye başlar, bu, insanı insanlığının da üzerine çıkararak değerli kılan, yani ruhunu yücelten bir çabadır.
 
Daha önce Cicero’dan Devlet Üzerine çevirisini ve Roma’da Siyaset ve Felsefe (Cumhuriyet Dönemi) isimli kitabını yayımladığımız C. Cengiz Çevik’in yeni çalışması..."
 
 
Don DeLillo
Sessizlik
çev. Aylin Ülçer
Siren Yayıncılık
Haziran 2022
88 s.

“Başka zaman olsa, iyi kötü sıradan bir zaman olsa, daima telefonlarına bakan insanlar olur, sabah, öğlen, gece, kaldırımın orta yerinde, yanlarından seğirten herkese kayıtsız, ellerindeki cihazın içine düşmüş, o cihaz tarafından büyülenmiş ve yutulmuş insanlar ya da üstüne yürüyen, sonra bir anda dümen kıranlar, ama onca dijital müptela şimdi yapamıyor bunu, telefonlar kapalı, her şey çökmüş çökmüş çökmüş.”