Vitrindekiler – 3

K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...

17 Ocak 2023 16:57

Brenda Lozano
Cadılar
çev. Nergis Gürcihan
Notos Yayınları
Ocak 2023
208 s.

"Öldürülen Paloma’nın adı başta Gaspar’dır. Şifacılığı terk edip gece hayatını seçerek Paloma’ya dönüşse de iyileştirmenin yollarını Feliciana’ya öğretir. Feliciana özel gücü Dil’i keşfederek eskiden sadece erkeklere ait olan şifacılık dünyasında kendi yerini kazanmaya başlar. Önyargılarla, küçümsemeyle doldurulmuş Cadı kelimesini kadının kötü karaktere dönüştürüldüğü ve avlanmaya değer görüldüğü bir dünyadan çekip çıkararak ona iyileştiren, koruyan anlamlarını geri kazandırır. Paloma’nın cinayetini araştırmaya gelen gazeteci Zoé’ye hikâyesini anlatmadan önce Zoé’nin kendi hikâyesini duymak ister.

Çağdaş Meksika edebiyatının en güçlü kalemlerinden biri olan Brenda Lozano Cadılar’da farklı kökenlere ve koşullara sahip iki kadının hikâyesini iç içe geçirerek Meksika geleneklerini, şifayı, şiddeti anlatırken kadın olmanın bin bir biçimini ele alıyor." (arka kapak)

Derleyenler: Aksu Bora, Emel Uzun Avci
Katkılar: Mustafa Arslantunalı, Emel Uzun Avci, Aksu Bora, Neslihan Cangöz, Ayşe Çavdar, Behçet Çelik, Işıl Kurnaz, Sezen Ünlüönen
İletişim Yayınları
Ocak 2023
215 s.
 

Hafif kitaplarla ve hafif kahramanlarla epey içli dışlı iki okur olarak yola çıkmıştık, neredeyse on yıl olmuştur, değil mi?

Popüler edebiyat evrenine yakından bakmayı istemiştik. Bu evreni oluşturan farklı yıldız sistemlerinin nasıl işlediklerini görsek, alt türlerin birbirlerine hem benzemeyen ama hem de birçok ortaklık taşıyan uzlaşımlarını şöyle bir elden geçirsek demiştik. Bu uzlaşımlar içinde cinsiyet ilişkilerinin nasıl kurulduğunu merak ediyorduk. Başlangıçtaki soru, buydu: Farklı türlerin “işlemesini” sağlayan temel dinamikler içinde cinsiyet ilişkileri nerede duruyor?

Yalnızca metinler değil, türlerin kendileri de cinsiyete göre ayrışmış gibi görünüyordu; aşk romanları kadınlar, bilimkurgu erkekler için! Bir yandan da bu ayrışmaların sabit şeyler olmadığını görüyorduk hem yazarlar hem de okurlar açısından. Doris Lessing Şikeste’yi yazdığında diyelim, türün temel uzlaşımlarını nasıl değiştirmişti? Böyle olunca, ona hâlâ bilimkurgu denebilir miydi? Bir anlamda, “Zenci elf olur mu, o zaman ona elf denir mi?” sorusu! Bu soruya, “Saçmalamayın, Drizzt Do’urden kapkaraydı,” dediğimde, “O Afrikalı bir zenci değildi,” cevabını alıp oturmuştum. Demek ki deri rengi siyah (ya da Mystique gibi mavi!) olabiliyordu ama “zenci”lik kabul edilemezdi!

Benim kurcalamayı en çok istediğim şeylerden biri buydu sanırım: Kurucu uzlaşımlar ne kadar değiştirilebilir?

İkincisi de okurun bu uzlaşımlardaki etkisi nedir? Popüler edebiyat okuru bu bakımdan “yüksek edebiyat” okurundan daha güçlü olabilir mi? Çünkü bu türlerde okurlarla yazarlar arasındaki etkileşimin özel dinamikleri var, bazıları basbayağı cemaatler gibi çalışır (fantastik edebiyatta bazı metinler ve bazı yazarlar etrafında oluşan ve neredeyse birer “kült” gibi işleyen çevreleri düşün!), pek çoğu için zaten piyasa dinamikleri işler ve okur/tüketici talebi işin rengini belirleyebilir (Grinin Elli Tonu’nun yazılma hikâyesindeki gibi).

Üçüncüsü, uzlaşımlardı, okur talebiydi, endüstrinin ihtiyaçlarıydı derken, edebiyatın kahramanı olan yazarın, popüler edebiyata geldiğinde süngüsü düşer mi yoksa başka tür bir yıldızlaşma hikâyesi mi vardır orada? Tuhaf biçimde, aşk romanlarının kadın yazarları soluklaşırken, Philip Reeve yahut Terry Pratchett gibi yazarlar, kült lideri muamelesi gördüler mesela. Yalnızca okurların cinsiyeti ve yaşı ile ilgili bir şey midir bu?

Uzun lafın kısası, popüler edebiyatın cinsiyeti çok heye- canlı, çok zengin ve tabii çok da eğlenceli bir alan açıyor- du önümüzde. Biz de biraz bunun hevesiyle harekete geçmiştik.

(Aksu Bora, Sunuş'tan)

 
 
J. M. Coetzee
Hakaret – Sansür Üzerine Denemeler
çev. Ülker İnce
Sia Kitap
Aralık 2022
344 s.
 
"İnsan psikolojisinin ve şiddetinin çeşitli halleri ile yazmanın doğası ve yazarın rolü üzerine büyük yapıtlar veren Nobelli yazar J. M. Coetzee, Hakaret kitabındaki denemelerinde Lady Chatterley’in Âşığı’ndan Mandelstam’ın şiirlerine, Erasmus’tan Soljenitsin’e, Polonya’dan Güney Afrika’ya çarpıcı örneklerle ahlaki, sanatsal, felsefi, siyasi, idari amaçlarla yaratıcılara müdahale etmeye çalışanları, sansür uygulayıp susturmaya uğraşanları ele alarak hiç sevmediği bir olguyu irdeliyor: Sansürcünün peşinde dolaşarak, bu polisiye müdahale isteğinin yarattığı sonuçları gösteriyor."  (arka kapaktan)
 
 
Gilles Deleuze
İktidar: Foucault Üzerine Dersler: 7 Ocak-15 Nisan 1986
çev. Sinem Özer, Münevver Çelik
Otonom Yayıncılık
Ocak 2023
488 s.

Gilles Deleuze, Vincennes Üniversitesi’nde Foucault üzerine verdiği derslere 1985 yılının sonuna doğru, ona göre Foucault’nun düşüncesinin üç temel ekseninden ilki olan “bilgi”den başlamıştı. Derslerin 1986 yılının başına denk gelen bu ikinci kısmında ise, Deleuze ikinci eksen olan “iktidar”ın düşünce ve pratikteki süreksizlikler, dolambaçlar, kırılmalar, çarpışmalar, geri dönüşler, sıçrayışlarla kıvrımlanmış olan bir haritasını sunuyor. (arka kapak)
 
 
John Williams
Kasap Geçidi
çev. Aslı Konaç
YKY
Ocak 2023
248 s.

“Harvard öğrencisi Will Andrews, şehir hayatını bırakıp 'Vahşi Batı'ya, Kansas’taki Butcher’s Crossing kasabasına gelir. Batı, Andrews için rivayetler ve hayallerden oluşan bir yerdir; burada daha önce tanımadığı büyük, dönüştürücü tecrübeler yaşayacağını, kitaplarda okuduğu saf doğayla karşılaşacağını ummaktadır. Bu hayallerin peşinde, bufalo avcısı Miller’ın ekibine katılır. Ancak dört kişilik ekibin daha önce keşfedilmemiş bir vadide başlattığı av büyük bir kıyıma dönüştükçe ekip üyeleri hem birbirlerine hem de kendilerine  yabancılaşacak, yolculukları amansız doğa şartları karşısında bir ölüm kalım mücadelesine dönüşecektir.

John Williams Kasap Geçidi'nde modern Amerika’nın temel mitlerinden birini, insanın açgözlülüğü ve doğayla ilişkisi üzerine şiddet dolu bir hikâye aracılığıyla sorguluyor.” (arka kapaktan)


Jenny Diski
Neden Yalnızca Sana Söyleneni Yapmadın?
çev. Duygu Alçul
Everest Yayınları
Ocak 2023
408 s.
 
“Neden yalnızca sana söyleneni yapmadın?” Cesur bir yazarın aykırı doğasını fevkalade yansıtan böylesi bir soruyu daha başlığında soran bu kitapta, Jenny Diski’nin kaleme aldığı, London Review of Books’ta yayımlanmış bazı denemeler bir araya geliyor.

Yazarın ölümünden sonra arkadaşı, LRB editörü Mary-Kay Wilmers tarafından derlenen bu denemelerde Diski, Titanic’in yemek menüsünden Milgram Deneyi’ne, Nietzsche’nin kızkardeşiyle ilişkisinden Antarktika seyahatine kadar birçok konuya nüfuz ediyor. Kitabın sonsözünde ise, sık sık annesinden bahseden Jenny Diski’nin rolünü kızı üstleniyor ve yazar annesini anıyor: “Chloe, bu kapı kapalıysa çalışıyorum demektir. Çalma, etrafında gezinme, altından bir şey atma. Çalışmam lazım. Müsait değilim.” (arka kapaktan)
 
 
Elizabeth Strout
Olive Kitteridge
çev. Merve Sevtap Ilgın
İthaki Yayınları
Ocak 2023
328 s.
 
“İlk romanı kırk iki yaşındayken yayımlanan Elizabeth Strout asıl büyük başarısını 2008 yılında yayımlanan Olive Kitteridge’le elde etti. Roman Pulitzer Ödülü’ne layık görüldü, Ulusal Kitap Eleştirmenleri Birliği Ödülü için finale kaldı. Daha sonra televizyon dizisine de uyarlanan bu kitabın satış rakamı milyonları aştı.
 
Olive Kitteridge ilk izlenimde anlayabileceğiniz biri değil. Maine’de küçük bir kasabada, eczacı kocasıyla beraber yaşayan bu emekli matematik öğretmeni kimine göre kaba kimine göreyse şefkatli biri. Fakat zaman değişmekte ve hayatı boyunca hiçbir konuda haksız olduğunu asla kabul etmeyen bu kadın öyle ya da böyle bazı meselelerde geri adım atmak zorunda. Evet, Olive başkalarının düşündüğü gibi biri değil elbette, ancak başkaları da onun düşündüğü gibi kişiler değildir belki.
 
Pulitzer jürisi tarafından 'birikerek büyüyen duygusal bir darbeye sahip' diye nitelenen Olive Kitteridge başkarakteriyle birbirine bağlanan on üç öykülük kocaman bir dünya." (arka kapaktan)
 
 
Murat Gülsoy
Ressam Vasıf'ın Gizli Aşklar Tarihi
Can Yayınları
Ocak 2023
320 s.
 
İmparatorluğun son günlerinde Paris’te Georgette’in atölyesinde resmi, ışığı ve renkleri yeniden öğrenirken bedenini ve hazzın sınırsızlığını keşfetmiş genç bir ressam... Ali Salih Paşa’nın yeğeni, Nazmi Ziya’nın, Çallı’nın yakın dostu... Çamlıca’daki aile konağında ünlü Gritchenko’yu ağırlamış... Mütareke İstanbul’unun karmaşasında İngiliz kumandan Jackson’la günlerini tuvalin başında geçirmiş... Genç Cumhuriyet’in devrimleri ardı ardına gelirken ailesinin son kalan fertlerini kaybetmiş... 6-7 Eylül’ü, 60 Darbesi’ni yaşamış... Türkiye’nin resim tarihine yakından tanıklık etmiş... Hazla acının birbirine dolandığı uzun bir yalnızlığın, gizli kalmış aşkların, bir türlü yakalanamayan şöhretin hikâyesi... Ressam Vasıf Ekrem Yelda’nın kendi ağzından dinlediğimiz hayatı, samimi itirafları ve bitmeyen resim tutkusu... 1967 sonbaharında genç bir gazetecinin unutulmuş bir ressamla günler süren söyleşisinin kayıtları... Hiç yayımlanamamış bu söyleşi yıllar süren hukuk mücadelesinden sonra elinizdeki kitapla okuyucusuyla buluşuyor. (arka kapaktan)
 
 
AK Parti'nin Arka Kampüsü
İletişim Yayınları
Ocak 2023
400 s.
 
Tuğba Tekerek, taşra üniversitelerinin akademik ve sosyal hayatını, amfilerden kampüs camilerine, kafelerden yurtlara, ayrıntılı bir şekilde resmediyor. Taşra Üniversiteleri kitabı, ülke sathına yayılan üniversitelerin, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının “arka kampüsü” olarak işlediğini gösteriyor. Birçok yerde akademisyenlerin “tüm derslerin hocası” olmak zorunda kalması ve öğretimin sistematik biçimde ilahiyatlaşması, bu gidişatın önemli unsurları... Taşra üniversiteleri, istihdam, ihale vs. boyutlarıyla, ekonomi-politik açıdan da geniş bir “havuz” oluşturuyorlar.

Her şeye rağmen bir şeyler öğrenme, ufkunu genişletme hevesi taşıyan öğrencilerin, gençlerin sesleri de işitiliyor kitapta. Hevesleri ve akademinin doğasındaki “heyecan, merak, itiraz” ruhunu boğan üniversitelerdeki hayal kırıklıkları...

“Siyasi iktidarın uzantısı olarak faaliyet gösteren, akademisyen alımlarının da konferansların da kulüp kuruluşlarının da siyasi iktidarın talimatları doğrultusunda yapıldığı [...] Taşra üniversitelerinin artık binlerce lisansüstü öğrencisi de yetiştirdiği, lisanstan sonra lisansüstü eğitimin de değersizleştirildiği, taşradaki ‘siyasi iktidarın uzantısı üniversite’ modelinin büyük şehirlerde iyiden iyiye yerleştiği, ülkenin tamamında yükseköğretimin taşralaştığı bir dönemdeyiz.”
 
 
İrem Uzunhasanoğlu
Uzak Bir Masal
Doğan Kitap
Ocak 2023
296 s.

“Her şeyden önce uzak hatıralarım vardı benim, onu önce rüyalarımda yaşadım, sonra yıllar içinde sözcüklerimi buldum, gerçeğimi buldum, bulduğum anda tüm anılarım hikâyelere dönüşmeye başladı. Hangisi gerçek, hangisi hayal artık bilemiyordum. Kâh unuttum kâh hatırladım. Unutulmaya yüz tutan tüm hikâyelerimi derin sulara batırdım, göklere saldım, üzerine topraklar attım. Böylece kaybettiğimi sandım ya da kaybettiğimi umdum.

O gece kendi içime uzandım, orada uzun süre sere serpe yattım.

Ve nakış işlercesine kendimi yeniden yarattım. Kıymetli bir cevher çıkarırcasına, zahmetle, kanımla, canımla içimden çekip çıkardım. İşte anlatılmaya değer yegâne hikâyem de bu oldu.”