Vitrindekiler – 30

K24'te Ağustos ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...

02 Ağustos 2022 23:52

Hasibe Özdemir
Balık Ölecek
Monokl Yayınları
Temmuz 2022
104 s.

“Bu son diyorum, niye yalvartıyorsun abi ya!” 
Ona bakmak istemiyorum. Kazağı, eteği, kim bilir kimin eskisi boyasız çizmeleri. Hepsi ayrı ayrı eksik, bir araya gelince tamamlanan bir sefillik hali. Elini kolunu oynattıkça, incecik bir toz bulutu ondan bana doğru havalanıyor. Ne giyersem giyeyim fark etmez, onunlayken birden solmaya başlıyor. Sanki yıllarca ortak bir sefaleti tecrübe etmişiz, o yoksul günlerin hatıraları da ‘hazır yan yana gelmişler mührümü vurayım’ demiş. Yok böyle bir yaşanmışlık. Ne çocukluğumuzda, ne gençliğimizde. Yine de insan ona bakarken anılarından bile kuşku duyuyor.
Kırılan bir şeylerin sesi geliyor çınlayarak. Ağır bir küfür ardından. Masalarda oturanlar bir an durup mutfağa doğru bakıyor. O farkında bile değil, konuşmaya devam ediyor. İstediğini henüz alamaması, anlayışımın kıtlığıyla ilgiliymiş gibi, cümlesini bu kez açarak koyuyor önüme. Yavaş yavaş söylüyor etkisini arttırmak için. Ağzına değil kazağının kirli yakasına bakıyorum. Bir yuvarlağı yamuk şekline sokmayı nasıl beceriyor? 
“Çok değil, yarısını versen bile toparlarız.” 
 
 
Deniz Eldam
Bunu Kimseye Anlatma
Notos Kitap
Temmuz 2022
132 s.
 

Deniz Eldam Bunu Kimseye Anlatma’da öfkeli, protest kadınların var olma çabalarına odaklanıyor. Kaybettikleriyle hırçınlaşmış, çabaladıkça daha da batmış kadınların hesaplaşma kararlılıkları uğruna göze aldıklarını göstermeye çalışıyor. Okurları, pes etmeye çok yaklaşmış ama yine de hayata bir yerinden tutunmaya çalışan kadınların dünyasına davet ediyor. (arka kapak)

 
Aslı Akarsakarya
Buraya Kısıldık Sanırım
YKY
Temmuz 2022
96 s.

“Onunla yıllar sonra yolda rastlaşıp merhaba dediğim vasat bir hikâyem olmasın isterdim. Yanından sessizce geçerdim, uzaktan dikizlerken geçmişin tüm titreyişlerini tavaf ederdim, ille gerekirse buruk bir baş selamı bile verebilirdim ama gidip de n’aber ya görüşmeyeli, demezdim. Demeyecektim yani çünkü hikâyemiz daha iyisini hak ediyordu, şüphesiz, ama hayat sihir olasılıklarını birer birer siliyor, öldük işte biraz daha diye düşünüyorum çünkü lambalar teker teker sönüyor ve çünkü şalter birden atmıyor.”

Nahid Sırrı Örik
Eski Zaman Kadınları Arasında
Everest Yayınları
Temmuz 2022
152 s.

İnsan ruhunun inceliklerine nüfuz eden üslubuyla 20. yüzyıl edebiyatının en önde gelen yazarlarından Nahid Sırrı Örik, Eski Zaman Kadınları Arasında’da, ailesindeki üç kuşak kadınları ve onların hayatına ortak olmuş yakınlarını anlatır. Tarih, roman, hatıra arasında gezinen bu anlatıda Örik; gençlikleri, evlilikleri, ayrılıkları, hayal kırıklıkları, korkuları ve sevinçleriyle kadınlar arasında yıllar boyu aktarılan çok parçalı uzun bir hikâyeyi, içeriden bir bakışla yazıya döker. Eski Zaman Kadınları Arasında, aynı zamanda, 1800’lü yıllardan 1900’lü yılların başlarına kadar hem bir ailenin hem de toplumun dönüşümüne dair, Sevim Burak’ın tabiriyle “Bir hazine! Bir define!”dir. Bu define, titiz bir çalışma ve Selim İleri’nin sunuşuyla okurla buluşuyor. (arka kapak) 

Hanns Zischler
Kafka Sinemaya Gidiyor
çev. Esen Akyel
Everest Yayınları
Temmuz 2022
208 s.

Franz Kafka, günlüklerinden de anlaşıldığı üzere tutkulu bir sinemaseverdi, anlatı tarzında sinemadan da çokça esinlenmişti. Ayrıntıların peşinden dur durak bilmeden koşan azimli yazar Hanns Zischler, Kafka’nın metinlerini yıllarca inceledi, yerli ve yabancı pek çok arşivi taradı, kütüphanelerde araştırmalar yaptı, dönemin gazetelerini didik didik etti, fotoğraflar, program broşürleri, film ilanları, posterler topladı, Kafka’nın gittiği sinemaların, seyrettiği filmlerin, hayranlık duyduğu sahnelerin ve etkilendiği oyuncuların izini sürdü. Tüm bu çabalarının sonucunda ortaya çıkan ve Kafka araştırmalarına önemli bir temel oluşturan bu eşsiz eser, ele aldığı sessiz filmler ve yaratıcı sanatçılarla da sinemanın ilk zamanlarına büyülü bir keşif gezisidir. (arka kapak)

Kanae Minato
Katil
çev. Caner Alper
Doğan Kitap
Temmuz 2022
200 s.

Tokyo’dan beş öğrenci, birlikte uzak bir köyde birkaç gün geçirmek üzere keyifle yola çıkarlar. Güzel başlayan tatilleri fırtınalı bir gecenin sonunda tamamen değişir. Üç yıl sonra hepsi onları katil olmakla suçlayan isimsiz mektuplar alınca eski sınıf arkadaşları yeniden bir araya gelir. 

Mektupları gönderen kim? Katil kim? Suçlu kim?

Murğulişi Muradi
Kitluk
Yeni İnsan Yayınları
Temmuz 2022
272 s.

"Bir zamanlar bu topraklarda kıtlık vardı. Çetin şartlar altında çalışan insanlar bitap düştü, zayıfladı ve hastalandı. Açlığın ve yoksulluğun altında ezilen nice aile, gıda darlığı sebebiyle göç etmek zorunda kaldı.
 
Kitluk, 1940’lı yıllarda yaşayan Ardeşenli Mehmet’le Fatma’nın dramatik yaşam öyküsü. Beş çocuklarıyla birlikte hayatlarını idame ettirmeye çalışan bir ailenin verdikleri mücadele…  Bu mücadele bizim için tanıdık aslında. Yoksulla varsılın, ezenle ezilenin çatışması bu."

Melisa Kesmez
Küçük Yuvarlak Taşlar
İletişim Yayınları
Ağustos 2022
84 s.
 
“Toprak ayağımızın altında yumuşacık, kırmızı. Bacaklarımızı ısıran dikenlere aldırmıyoruz. Çalıların içinde bin bir çeşit hışırtı, kıpırtı, çıtırtı, vızıltı... Kuşlar, böcekler, taşlar... Uçanlar, koşanlar, sürünenler, sıçrayanlar ve dahi öylece durmayı seçenler. Doğa, yavaş yavaş yükselen güneşle birlikte başlıyor günlük serüvenine. Hep birlikte uyanıyoruz. Hep birlikte yaşayacağız gelen günü. Birimiz diğerimizden ne daha az ne daha çok var olacak. Her şey yan yana ve her nasılsa öyle.”
 
 
Osmanlıca Kartpostal Kitabı
Hazırlayan: Zafer Şık
Bulak Neşriyat
Temmuz 2022
168 s.
 
"Sonra bazı kelimeler var ki o kelimeyi yaşayanlar için heyecana, mutluluğa, endişeye veya korkuya sebep olabilecek güçtedir: savaş gibi, kıtlık gibi, esaret gibi, tehcir gibi, hürriyet gibi, kitap gibi, kalem gibi, mektup gibi, kartpostal gibi… Evet bir dönem kartpostallarla iletişim kurulurdu. Kartın önünde bir resim, arkasında kısa veya uzun bir metin. Genel itibarla kartı gönderen bulunduğu şehrin veya aynı şehirde bir mekânın resmini yollardı: kâh bir cami, kâh bir manzara, kâh bir portre veya kalabalık bir mekan. Bu resimler fotoğraf makinesiyle çekilebildiği gibi bir ressamın elinden de çıkabilirdi. Televizyonun olmadığı zamanları hayal edin… Evin en renkli tarafını o vakit bir kartpostal oluştururdu. Hâliyle telefon da olmadığından bir hasret çöktüğünde adamın yüreğine, ilk bir kartpostala bakmak sonra harfi harfine her yazılan ezber ediliyormuşçasına tekrar tekrar okunurdu. O dönemi az çok yaşayanlara, geçmişi özlemelerini çok görmeyin. Yaşasaydınız siz de özlerdiniz.
Biz de belki biraz da hasret giderme adına bir kartpostal kitabı hazırladık: Osmanlıca Kartpostal Kitabı..."
 
 
Sandro Veronesi
Sinekkuşu
çev. Eren Cendey 
Can Yayınları
Ağustos 2022
304 s.
 
Sen bir sinekkuşusun çünkü sinekkuşu gibi tüm enerjini olduğun yerde kalmaya harcıyorsun. Tam olduğun yerde kalabilmek için saniyede 70 kez kanat çırpıyorsun. Bu konuda mükemmelsin. Dünyada ve zamanda durabiliyorsun, çevrendeki dünyayı ve zamanı durdurabiliyorsun, hatta bazen de geri geri uçma yeteneğine sahip sinekkuşu gibi zamanda yeniden yükseliyorsun ve kaybettiğini yakalıyorsun.