DİĞER
"Hamburg’un bolca yağmurlu ve fırtınalı, havanın erkenden karardığı kış günlerinde müze ziyaretleri adeta bir sığınaktır. Sanat okulu öğrencilerinin kimi salonlarda gruplar halinde çalıştığını, seçilen eserlerin eskizlerini yaptığını görmek ve mekânla bütünleştikleri açık derslerine tanıklık etmek ise ayrı bir keyiftir."
"Sonbaharın kartpostal görünümüne büründürdüğü Isebekkanal boyunca yapılan gün batımı yürüyüşlerinde veya Alster’de süzülen kuğulara bakarken Mahler’in adımlarını takip etmek, müziğine kulak vermek mümkün..."
“Bugün Borchert’i Trümmerliteratur (yıkım edebiyatı / yıkıntı edebiyatı) bağlamında anmamıza ve metinlerine sirayet eden acılara, eserlerindeki kasvetli ruha rağmen, yine de yaşamak tutkusu satır aralarından gürül gürül akar. Daima kutlanacak ve uğruna sarhoş olunacak bir şeyler vardır.”
"Ece Ayhan, tıpkı Baudelaire ve Rimbaud gibi, kötünün ve kötülüğün estetiğini şiirlerinde yansıtmıştır. Zira güzel şeylerin kötülüğün içinden çıkacağının farkındadır. Edebiyat araştırmacılarının çok defa belirttiği üzere şiir dilini ters-düz etmiştir; ancak bunu yaparken amacı dille dans etmek değil, iktidarın dilini yıkmaktır..."
"Kaan Murat Yanık, Tûtînâme’yi dönüştürerek bir nevi yeniden yazmış. Bu yaratım sürecinde tıpkı metnin aslında olduğu gibi montaj tekniği ile Doğu’nun kudretli şairlerinden alıntılar yapıyor, psikoloji ile edebiyatı birbirine eklemliyor ve yer yer ironi yollu anlatıma başvuruyor."
"Sutherland’in edebiyat tarihini benzerlerinden farklı kılan, akademik dilin makinemsi soğukluğunu barındırmaması, bilakis dilinin son derece samimi ve canlı olmasıdır. Buna “‘ben dili’nin dayanılmaz hafifliği” de diyebiliriz. Riskli, olumsuz eleştirilere gebe, fakat aynı zamanda cesur ve iddialı…"
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık