Ansızın, Zaha Hadid

Târih sahnesinde eşsiz bir sayfanın açılışıyla ilişkilendirilen bu isim, İstanbul şehrinin Kartal semtine dahi uzanarak dünya ölçeğindeki hükmünü “yalnız ve güzel ülkeye” de taşımıştı

07 Nisan 2016 14:00

Mîmarın zihninde oluşan tasarı kaleminden eskizlere, bilgisayarından sıfır ve birlere dönüşerek yaşam etkinliğine çerçeveler sağlıyor. Kitle yeterince takdir etmese de insan etkileşimlerinin gerçekleştiği platformlar mîmar dokunuşuyla kurgulanmakta. Mîmarlık disiplini doğası itibariyle şehirlerin ve kırsalın, bireyin ve topluluğun yaşantı organize etmek durumunda olduğu tüm alanların belirleyicisi. Yer kabuğu ile gökkubbenin altındaki ve üstündeki tüm mekânsallaştırmaların şekillendiricisi.

31 Mart 2016 günü böylesi bir mesleğin neferi vefat haberiyle dünyayı üzdü. Kamuoyuna uzak isimlerin yaşattığı bu devâsâ sektörde bir yıldız mîmar, ecnebi dildeki söylenişiyle bir “starchitect” ne yazık ki mevt kapısından süzülüverdi. Altmış beş yaşında mîmârîye ve coğrafyaya kendi damgasını vurarak aramızdan ayrılan bu sembolleşmiş isim övgüler, başarılar ve tartışmalarla dolu kariyerini beklenmedik biçimde sonlandırdı.

Nihâyete eren her hayat gibi, bu terkediş de elemli ve düşündürücü bir boşlukla silkeledi varoluşu. Ve fakat merhûmenin küresel etkisiyle şöhreti, cinsiyetiyle etnik kimliği, sanatıyla iddiası insana dair bu boşluğun sosyoekeonomik meşgalelerle dolmasına sebebiyet verdi. Bir insanın insanca değerini özel fânusuna yerleştirerek ve o kıymete en ufak tozu düşürmekten imtinâ ederek, dünyayı şekillendirmekten geri durmamış ve hepimizin fiziksel çevresine fikirleriyle dokunma irâdesi göstermiş bu ikonik şahsiyeti irdelemek gerekliliği böylece hâsıl oldu.

Târih sahnesinde eşsiz bir sayfanın açılışıyla ilişkilendirilen bu isim, İstanbul şehrinin Kartal semtine dahi uzanarak dünya ölçeğindeki hükmünü “yalnız ve güzel ülkeye” de taşımıştı. 2006 yılında açılan yarışmayı kazanan proje, internet sitesinde görülebildiği üzere Kartal ilçesini tamamen yenileyerek, bugünkünü silip bambaşka bir gerçeklik inşâ etmeyi amaçlıyordu.[1] Bilgisayar destekli kırılmalarla oluşturulan insanötesi yaklaşım, Kartal’ı şehrin genel dokusundan söküp firmanın dünya topraklarındaki tasarımlarının uzantısı haline getirmeyi hedeflemekteydi.

Zaha HadidZaha Hadid mîmarlığının nîrengi noktasını bu yaklaşımda bulmak mümkün. Çevreden çok mîmarın vizyoner gerçekliğine ait hissettiren parçalar üretmek. Köhne şehirlere uzay yabancılığıyla parlayan yeni nesil form akışkanlıkları kazandırmak. Bu yaşlı dünyayı zihinden taşan dijital möblelerle donatmak. Daha önce görülmemiş bir geometrik taarruzla gündelik tekdüzeliği istilâ etmek. Malzemelerin somutluğunu sıyırarak yapıları uçuculuk algısıyla paketlemek. Gündelik yaşamın sıkıcılığını hayal gücünün dinamik kütlelerinde eritmek. Boyun eğmeyen, hırslı ve kendini dayatan bir mîmarlık anlayışı.

On milyar dolar bütçeli tasarıyla Kartal Pendik arasında iş merkezi, oteller, marina, alışveriş merkezleri, sosyal alanlar, kültür merkezi, yönetim binâları, hatta bir opera evi içeren yeni bir şehir yaratmayı hedefleyen Zaha Hadid bu öneriyi ortaya çıkarmak için iki yıl boyunca bölgeyi inceledi. Kırk yaşına kadar proje almakta zorlanan öncü isim, Avrupa ve Amerika dışındaki ülkelerde böyle geniş alanları dönüştürerek doğal şekilleniş ile irtibatsız yapılanmalar meydana getirmesi için seçilen bir mîmar olarak ünlenmekteydi. Eleştirenlerin gözünde o, elinde çantası, ilgisi olmayan topraklara giderek oradaki yaşantıya şöyle bir baktıktan sonra gerisin geri uçağa kaçarak alelacele evine dönen bir yabancıydı. Uzaklardaki fildişi kulesinden dünyanın “gelişmekte olan” bölgelerine geometrik yazgılar dikte etmekteydi. 

Diğer yandan, ortaklarından Patrick Schumacher’in manifestolaştırdığı parametrikçilik akımını yaratmıştı. Schumacher’e göre bu akım, modern ve postmodern mîmârî sonrasında XXI. yüzyılın belirleyici ve birleştirici stil şemsiyesini oluşturuyordu. Schumacher, Zaha Hadid yapılarının arka planına teorik açıklama sunarak, mîmarın çalışmalarını bir ekol başlığı altında kategorileştiriyordu. Böylece tasarım yaklaşımı daha net kavranacak ve daha doğru terimlerle tartışılacaktı. Tasarımların estetik bütünlüğünün arkadaki fikirler paletiyle paralellik içinde algılanabilmesi için bu yeni mîmârînin kodlarını kelimelere aktarırken Schumacher “Parametrikçilik akımının 25 yıllık stilistik arayışa sebep olan modernizm krizine güvenilir ve sürdürülebilir bir cevap sunduğunu” iddia ediyordu.[2]

Postmodernizm ve Dekonstrüktivizm geçici arayışlardı, fakat Parametrikçilik kalıcı bir devâ niteliğindeydi. Bu görüşe karşı çıkanlar olduysa da, Zaha Hadid mimarlığını bu terimle ilişkilendirmek tartışmayı adlandırma olanağı sağladı. Parametrikçilik, bir kıvrımın nokta koordinatlarının bir değişkenin fonksiyonları biçiminde ifâdesine dayanan parametrik denklem aracılığıyla tasarlama anlayışını tanımlamakta. Bu yaklaşımda bilgisayarlar mîmârî tasarımları sayısal modeller olarak kuruyorlar. Bu iş için özel yazılan algoritmalar sayesinde makineler geometrik kurguların matematik ifâdesiyle çalışarak, insan zihninin yapabileceğinin ötesinde komplekslikler ortaya çıkarıyorlar. Bu sâyede kıvrımların ve kırılmaların âhenkli birleşimleri incelikli geçişlerle “dikişsiz” fakat oldukça katmanlı tasarımlar elde edilmesini mümkün kılmakta.

Bu uygulamanın felsefî temelinde ise, “Parametrikçiliğin, sosyal kurumların ve yaşam süreçlerinin artan benzemezliğiyle kompleksliğinin Post-Fordist ağ topluluğunun en ileri merkezi içerisinde vurgulanmasını ve organize edilmesini amaçladığı” söylenmekte. Ayrıca klasik ve modern mîmârînin bağlı olduğu üçgen, dikdörtgen vb. gibi temel geometrik şekillerin yerini dinamik ve parametrik yönden şekillendirilebilir öğelerin aldığından bahsedilmekte. Bu söyleme göre geleceğin mîmârîsi programlanabilir kıvrımlardan oluşuyor, katı formları ve basit tekrarları sınırlayıcı buluyor, tüm işlevleri parametrik etkinliğe indirgiyor ve kendi içinde bütünlüklü hafif yapılar oluşturmayı hedefliyor.

Patrick Schumacher’in yazıya döktüğü, Zaha Hadid’in Rus konstrüktivizminden yola çıkarak zaman içinde ortaya çıkardığı bu akımın nasıl etkilere yol açacağını kestirmek mümkün değil, iddia edildiği gibi geleceğin anaakım tasarım stratejisi olabilir, yâhut buharlaşarak havaya karışır. Fakat mühim olan, kendinden önceki mîmârî geleneklerden bu ölçüde farklılaşmış bir tarzı görselleştiren kişinin değeri ile bir münâsebet kurabilmek, bu özgün bakış açısından dolayı yıllarca inşaat yapma şansı bulamayan avantgard bir ismin mimarlık disiplini açısından konumunu kavrayabilmek.

Zaha Hadid’in nasıl sabrederek, emek vererek, anlaması, anlatması bile zor olan bu kavramsal gerçekliği teknolojik ivmeyle eşzamanlı biçimde dünya üzerinde etkin kılacak noktaya taşıdığının ve bildiğimiz anlamda mîmârî pratikte sınırları genişleten bir rol oynadığının ayırdına varmak kişinin önüne mîmarlıkla ilgili yeni ufuklar açıyor. Bittabi ufku genişlettiği için duyulan şükran ile bu yaklaşımın tüm iddialarını yekvücut halinde kabul etmek aynı şey değil. Parametrikçilik yeni çağın mîmârîsi midir. Sadece fazla şişirilmiş, tüm dünyayı aynılaştıran, çevre, işlev ve sosyal ilişkiler gibi faktörleri dışlayarak gösterişli ama gerçekte yetersiz mekânlar yaratan bir göz bağcılık gösterisi midir.

Kariyerinin ilk inşâ edilen projesinde Zaha Hadid’in teslim ettiği Vitra itfaiye binâsının güzelliği ortadayken mîmarın eserlerinin sunduğu estetik hazzı ıskalamak imkânsız ama yapısal etkileyicilikten bir an uzaklaşıldığında, itfaiyecilerin kısa süre içinde itfaiye binasını terkettiklerinin ve yapının işlevini yerine getiremeyerek müzeleştiğinin altını çizmek gerekiyor. Dolayısıyla sorunun cevabını aramak için biraz daha derine inmek lüzumu var.

Bu değer üreticisini tek boyutlu yargılara hapsetmek kolay değil, o nedenle daha derine inmek ve büyüye kapılmadan, yadırgamanın basit eleştirelliğine de sürüklenmeden Zaha Hadid’in yaşamını binâlarında izini sürerek kutlamak yapılabilecek en doğru şey gibi gözüküyor. Cevaplar tatmin etmese de ilginç sorularla meşgul olmak ve gelişmek kaçınılmaz. Göz alıcı eserlerinin yanı sıra Zaha Hadid’in büyük mîrası da burada yatıyor, mîmarlıkla ilgilenen herkesi yeni ve ilginç sorulara mâruz bırakmasında.

 
[2] http://www.architectsjournal.co.uk/patrik-schumacher-on-parametricism-let-the-style-wars-begin/5217211.fullarticle
Ana görsel: Zaha Hadid'in Kartal projesi için çizdiği masterplan.