Min Nevâdiri’l-Kütüb – 17: Amerikan Kız Koleji Müdiresi’nin kaleminden Sappho

"Bu ayın konusu, Woolf’un çağdaşı ve hemcinsi olan Amerikalı Mary Mills Patrick’in (1850–1940) ilginç bir kitabı: Sappho and the Island of Lesbos (Sappho ve Lesbos Adası)."

İngiliz yazar Virginia Woolf’un (1882–1941) “ya Shakespeare’in bir kızkardeşi olsaydı?” suali meşhurdur. A Room of One’s Own (Kendine Ait bir Oda, 1929) başlıklı meşhur kitabında, tarih boyunca yetişmiş olan “büyük” yazar ve sanatçılar arasında neden az kadın olduğunu sorgulayan Woolf, Shakespeare’in “Judith” adındaki, en az ünlü yazar kadar yetenekli (kurgusal) kızkardeşinin toplum nezdinde nasıl cinsiyet ayrımcılığına maruz kalmış olacağını irdeler, bu durumun hâlâ geçerliliğini koruduğunu kendi tecrübelerine dayanarak belirtir.

Bu ayın konusu, Woolf’un çağdaşı ve hemcinsi olan Amerikalı Mary Mills Patrick’in (1850–1940) ilginç bir kitabı: Sappho and the Island of Lesbos (Sappho ve Lesbos Adası). Erkek kardeşi üniversite profesörü olan Patrick, kendisinin o dönemde bir kadın olarak ancak lise hocalığına lâyık görüleceğini bildiğinden 1871’de Erzurum’daki Amerikan Koleji’ne öğretmen olarak girmiş, 1875’te henüz Üsküdar’da bulunan (sonradan Arnavutköy) Amerikan Kız Koleji’ne (o zamanki adıyla Constantinople Woman’s College) geçmiş, zaman içinde okulun müdiresi olmuş, 1924’te emekliliğe ayrılarak ülkesine dönmüştür. Bu arada 1897’de Bern Üniversitesi’nden Eski Yunan felsefesi doktorası alan Mary Mills Patrick, gerek Türkiye’ye (Under Five Sultans [Beş Padişah Döneminde], 1929; A Bosphorus Adventure [Bir Boğaziçi Serüveni], 1934) gerekse Eski Yunan kültürüne (Sappho and the Island of Lesbos, 1912; The Greek Sceptics [Yunan Şüphecileri], 1929) dair birkaç kitap yayınlamıştır. Anadili olan İngilizcenin yanı sıra Fransızca, Almanca, Türkçe, Ermenice ve Yunanca bilen Patrick, bir asır sonra doğmuş olsaydı hiç şüphesiz tanınmış bir üniversitede tanınmış bir akademisyen olacaktı; ama olamadı, Shakespeare’in kızkardeşi misali.

 

Mary Mills Patrick’in gençliği. Abdullah Biraderler, İstanbul.

Yazara dair etraflı bilgi için şu kitaplara bakılabilir: Hester Donaldson Jenkins, An Educational Ambassador to the Near East: the Story of Mary Mills Patrick and an American College in the Orient, 1925; Carolyn McCue Goffman, Mary Mills Patrick’s Cosmopolitan Mission and the Constantinople Woman’s College, 2020). Bunlardan ikincisi, Ortadoğu’da milliyetçiliğin yükselmesiyle Patrick’in (elbette Batı-merkezci olan) kozmopolitlik hayallerinin nasıl boşa çıktığını göstermesi açısından özellikle aydınlatıcı.


Gelelim ayın kitabına. İlk baskısı 1912’de Londra’da yapılan Sappho and the Island of Lesbos’un bendeki nüshası 1914 tarihli Amerikan baskısı; xv + 180 sayfa, 16,8 x 10,5 cm (duodecimo) ebadında, 26 fotoğrafla süslenmiş. Kitap, Amerika’nın en iyi kız okullarından olan Wellesley College’ın kurucularından Pauline Adeline Durant’a ithaf edilmiş; ki bu da Patrick’in kızların eğitimine verdiği önemin bir göstergesi olsa gerek. Kitabın hem aslı, hem tıpkıbasımları piyasada bulunuyor, ayrıca bedavaya internetten indirilebiliyor.

 

Eresos’lu Sappho. Roma, M.Ö. 5. yüzyıl başları. Musei Capitolini, Roma.

M.Ö. 630 civarında, Yunanca adı Lesbos olan Midilli adasında doğan Sappho, döneminin en tanınmış şâirelerinden olmakla beraber, şiirlerinin büyük çoğunluğu ne yazık ki günümüze ulaşmamıştır. Her ne kadar erkek sevgilileri olduğuna ve evlendiğine, hattâ bir çocuk doğurduğuna dair rivayetler varsa da, Sappho’nun bugün asıl şöhreti bazı şiirlerine dayanan, eşcinsel olduğu savından kaynaklanmaktadır; nitekim sapphic/saphique/sapphisch ve lesbian/lesbienne/lesbisch kelimeleri, adından ve doğduğu yerden türetilmiştir bilindiği gibi. Ancak burada bir anakronizm olduğu, kadınlarla cinsel yahut duygusal ilişkiler yaşamışsa bile modern “eşcinsel” teriminin yaşadığı devir bağlamında kullanılamayacağı da unutulmamalıdır. Hiçbir zaman evlenmemiş olan ve ilk kitabının konusu olarak bu şâireyi seçen Mary Mills Patrick’in cinsel yönelimine dair bilgimiz yok. Ancak “Sappho’nun şöhretini zedeleyen iftiraları sonraki devirlerin yozlaşmasına borçluyuz” (“Asia Minor in the Time of the Seven Wise Men”, The National Geographic Magazine 37, 1 (1920), s. 61) gibi bir sözünü Patrick’in samimi görüşü addetmek zorunda değiliz; bu pekâlâ döneminin ahlâk anlayışına verilmiş bir ödün olabilir.

 

Alkaios ve Sappho. Sicilya, M.Ö. 470 civarı. Staatliche Antikensammlungen (Münih)

Kitabın ilk bölümü, Sappho’nun yaşadığı çağı, dinî inançlarını, şiir ve müziğini, mimari ve güzel sanatlarını, mutfağını, toplumsal âdetlerini konu ediniyor. İkinci bölümde Sappho’nun çağdaşı olan Pittakos ve Solon gibi devlet adamları, Lesches, Terpander, Archilochos ve Alkaios gibi şairler, Thales ve Anaximenes gibi filozoflar anlatılıyor. Üçüncü bölümde Lesbos’un, adını adaya veren başşehri Mytilíni anlatılırken, adadaki Osmanlı-Türk varlığını hatırlatan minarelerden, mezarlıklardan da söz ediliyor, eskiyle yeninin bir aradalığına dikkat çekiliyor, şehrin kültürü, doğal kaynakları ve ekonomisi anlatılıyor.

Kitabın dördüncü bölümü Sappho’nun hayatına ayrılmış; burada, “popüler kültürde uzun zamandan beri bahtı kara tutkuların bir örneği olarak bilinen Sappho’nun değil, hayatın gizemlerine aşina asil ve yüce bir şâirenin, insanlara iyilikler bahşeden zarif bir vericinin” anlatılacağı belirtiliyor (s. 76–77). “Bahtı kara tutkular” ifadesiyle bir kere daha Sappho’ya atfedilen cinsel yönelimin kastedildiği tahmin edilebilir. Beşinci bölümde Sappho’nun “Şairler Evi” diye söz ettiği okulu konu ediliyor, yaşadığı devirde Isparta’da olduğu gibi Lesbos’ta da kadınların müzik yahut şiire adanmış dernekler kurduğu belirtiliyor; bence çok ilginç bir nokta, Patrick’in bu okulu bir çeşit “literary salon” (edebî meclis) olarak nitelendirmesi. Altıncı bölüm, Sappho’nun eserlerini, yedinci bölüm ise şâirenin Avrupa edebiyatına nasıl yansıdığını anlatıyor.

Nihayet sekizinci bölümde Sappho’nun şiirlerinden 20. yüzyıla ulaşabilmiş olan mısraların İngilizce çevirisi yer alıyor. Günümüzde Sappho’nun lezbiyen olduğunun en önemli kanıtlarından sayılan “31. parça”ya “Friendship” (Dostluk) başlığını yakıştıran Patrick, çevirisinin kenarına da “To a girl friend” (bir kız arkadaşa) notunu iliştirmiş (s. 157). Yalnız, şiirde sözü edilenin herhangi bir arkadaşlık mı olduğu tartışmaya açık; ve doğrusu Patrick’in böyle düşündüğünden hiç de emin olamıyorum şahsen. Örneğin Sappho’nun bir kadına hitaben yazdığı bu şiirin “sana ne zaman baksam” sözleriyle başlayan kısmındaki “έκαδε μ᾽ ἴδρως ψῦχρος κακχέεται” mısraı Diane J. Rayor’un 2014’te yayınlanan tercümesinde “cold sweat rushes down me” (üzerimden soğuk terler akıyor) şeklinde çevrilirken Patrick’in tercümesi şöyle: “moisture pours out everywhere” (her yerden nem fışkırıyor)! Ne dersiniz, basit bir dostluktan mı söz ediliyor burada?

 

 

GİRİŞ RESMİ:


Mary Mills Patrick, feylesof Rıza Tevfik Bey (Bölükbaşı) ile sohbet ederken.