Oyuncu, yönetmen, yazar... tiyatro emekçileriyle görüşerek pandemi sürecinin tiyatroya etkilerini anlamaya, neler yaşandığını öğrenmeye çalıştık. İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır gibi farklı illerden 16 tiyatro insanıyla gerçekleştirdiğimiz söyleşi dosyamızın bu ikinci bölümünde; resmi makamların perdeleri açma kararına, yaz aylarıyla ilgili planlarına ve “yeni normal”deki salon şartlarının beklenen etkilerine odaklanıyoruz.
21 Temmuz 2020 15:20
Soruşturmamızın ilk bölümünde tiyatro emekçilerine şu soruları sormuştuk:
Bu bölümde de şu sorulara aldığımız cevapları yayınlıyoruz:
Genco Erkal, Dostlar Tiyatrosu, Yönetmen, Oyuncu
Kapalı tiyatroların açılması kararı yaz aylarının koşullarını düşünürsek alay eder gibi bir karar. Pandemi olanca hızıyla devam ederken kimse kapalı salona girmez. Zaten hava sıcak, klima derseniz virüsü özel olarak yaymaya yarar ancak. Zaten bildiğim hiçbir tiyatro bu koşullarda oyun oynamayı düşünmüyor. Sinemaların da seyirci bulacağını hiç sanmıyorum. Açıkhava tiyatrolarımız bir alternatif oluşturabilirdi. Sosyal mesafe koşullarına uyarak seyrek oturumla sağlıklı seyir koşulları yaratılabilirdi, çünkü tiyatrolar bayağı büyük ve çok izleyici alabiliyor. Ama kapasite üçte bire inince organizasyonun rantabl olabilmesi için salon kiralarının uygun biçimde düşürülmesi gerekiyor ya da belediyeler tiyatrolara ücretsiz vermeli salonları. Bu açıdan yaklaşan hiç yok. Maalesef fırsatçılar, seyirci sayısı üçte bire ya da en az yarıya düşeceği halde tam kira istiyorlar, hatta zam bile talep eden var. Belediyeler bu konuda kültür hizmeti olarak oyun satın alıp seyirciye ücretsiz sunabilirler. Maalesef çok pasif davranıyorlar.
Nazan Kesal, Tiyatro Poyraz, Oyuncu
Yaşam pandemiye rağmen sürsün isteniyor ama nasıl? Ölüm oranları artarak devam ediyor. İkinci dalga gelecek belki, okullar açılmayacak gibi yaygın söylentiler varken büyük risk.
Hakan Altıner, Kedi Sahne Sanatları, Yönetmen, Oyuncu
Size bu yanıtları 1 Temmuz günü yazıyorum. Evet, bugün itibarıyla, tiyatrolara açılma izni çıktı ama, hangi sahnelerde, ne zaman, hangi koşullarla seyircilerimizle buluşacağımız belirsiz. Seyircimizin de bizi özlediği muhakkak, ancak gerçekten tüm hijyenik önlemler alınmadan, ne biz perde açarız, ne de seyircimizi böyle bir riske davet ederiz. Kedi Sahne'nin, nerede, ne zaman olacağını henüz kesinleştirmediğimiz oyun duyurularını gördüğünüz zaman, biz sizden önce, ince eleyip sık dokumuş ve buralarda tüm önlemlerin alınmış olduğuna emin olmuşuz demektir.
Mehmet Atay, Çankaya Sahne, Oyuncu
Böyle bir tarihte tiyatrolar için “buyurun efendim çarklarınızı döndürün” demek büyük bir danışma ve bilgi eksikliğidir. Devlet Tiyatroları dâhil olmak üzere “son yıllarda uygulanan sınırlı birkaç yaz projesi dışında” hiçbir tiyatro, salgın filan olmasa bile Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında perde açmaya cesaret edemez, çünkü seyirci bulamaz. Bu tarihler seyirci açısından da, tiyatrolar açısından da sezon dışıdır. Dolayısıyla 1 Temmuz'da tiyatroların perdelerini açmasını düşünmek sadece yine devlet açısından kârlıdır. Tiyatrolar açısından pratikte hiçbir anlamı yoktur. Yani özetle diğer sektörler için üç ay sonra kısmen başlayan normalleşme süreci, tiyatrolar için sekiz ay sonra “belki” başlayacak olan soru işareti demek.
Kemal Aydoğan, Moda Sahnesi, Yönetmen
Bu karar da özel tiyatroların içinde oldukları koşullar gözetilmeksizin alınmıştır. Türkiye’de “tepeden inmeci” tavır her an her koşulda yürürlükte. Özel tiyatroların sahibi oldukları salonların hem fiziki hem de ekonomik olarak bu genelgenin direktiflerini yerine getirecek durumları yok. % 40 düşmüş kapasiteyle tiyatronun masraflarının üstesinden gelmek imkânsız. Eksilen kapasitenin tamamlanacağına dair destek ya da yardım teklifi oluşturulmadı. Devlet özel tiyatroları kendi kaderine terk etti. Bunun uzun vadede kültür sanat hayatına negatif etkileri olacağını sanıyorum. Tiyatro florasının bozulacağından bahsetmek abartı olmayacaktır.
Şevket Çoruh, Baba Sahne, Oyuncu
Önemli olan karar vermek değil, o kararın uygulanabilir olup olmadığı. Şu anda söylenen; herkes iki koltuk aralıkla oturacak, evinde birlikte olan eşler aileler niye tiyatroda ayrılıyor, tabii anlamak mümkün değil? Bunun gibi bir sürü soru var kafalarda.
Cüneyt Yalaz, BGST-Tiyatro, Oyuncu, Yazar, Eğitmen
Bu kararın hiçbir iler tutar yanı yok. Öncelikle zaten Temmuz ayı tiyatrocular için ölü bir dönemdir. Genellikle sezon dışı kabul edilir. Temmuz-Ağustos aylarında seyirci kapalı salonlara girmeyi tercih etmez. Hele ki pandemi koşulları söz konusu olduğunda kimseyi tiyatroya çekemezsiniz. Bu konuda yapılmış birkaç anket çalışması da bırakın Temmuz’u, sezon açıldıktan sonra da seyircinin çok büyük bir çoğunluğunun tiyatroya gitmeye istekli olmadığını gösteriyor. 1 Temmuz kararını daha ziyade devletin üstüne düşen sorumluluktan kaçmasının bir bahanesi olarak görüyoruz: “Buyurun, salonlarınızı açtım, artık oyunlarınızı oynayıp paranızı kazanın, benden de daha fazla bir şey beklemeyin” diyor. Ekonomik olarak hiçbir rasyonalitesi olmayan bir karar olduğu gibi, toplum sağlığı açısından da son derece riskli bir karar.
Cansu Fırıncı, Oyun Sandalı, Oyuncu
Alelacele, diğer devletlerin attığı adımların yarattığı imajı kurtarma baskısı ve tiyatroların bir araya gelmesinin yarattığı zorunluluk sonucunda alınmış, üzerine kafa yorulmamış, hiçbir şey yapmamış olmamak için atılmış adımlar. Yaz dönemini normal şartlar altında kapalı ya da atıl olarak geçiren tiyatrolara sınırlamalar getirerek ve de ekonomik, lojistik tüm sorumluluğu yıkarak müjde vermek hangi aklın ürünüyse Türkiye adına üzüntü ve kaygı verici. Ülkemizdeki tiyatro gerçeğinden bihaber bürokratların devlet adına karar verdiğinin açık göstergesi. Eğer böyle değilse tiyatro umurlarında değil demektir. Hangisi daha iyi bilemedim. Bir de henüz birinci dalga sönümlenmemişken kapalı salonların üstlenilmesi zorunlu olan giderlerinden sıyrılma çabasının insan hayatını ikinci plana itelemesi gerçeği var ki asıl tartışılması gereken yeri bence burası.
Firuze Engin, Tiyatro BeReZe, Oyun Yazarı, Oyuncu
Şu anda tiyatroların, önerilen kapasitelerle salonlarını açmasının bir anlamı yok. Ne yazık ki hiçbir tiyatro bu koşullarda ayakta kalamaz. Biz yaz aylarında salonumuzu açmama kararı verdik. Gelir-gider karşılığı çok dengesiz olacak. Bu sorumluluğu seyircinin üzerine yıkmayı ve bilet fiyatlarımızı yükseltmeyi asla istemiyoruz.
Kamer Yıldız Ok, Tiyatro Kalemi, Yazar, Yönetmen
Her şeyden öte 1 Temmuz bir tiyatronun perde açtığı değil, perdesini kapattığı bir tarih. Değil 1 Temmuz, seneler yırtılsın takvimden, biz tiyatrocular alışamayız Temmuz ayında perde açmaya!
Önlemler neden sadece sanatta? Şu an tüm alanlarda sosyal mesafe neredeyse tamamen ortadan kalkmış durumda. Ki bizler her şeyden önce insan sağlığının riske edilmesini doğru bulmuyorken % 60 kapasite ile salonların açılmasını nasıl destekleyebiliriz ki? Verilen karar, bizlerin sezonu dışında, seyircimizin tiyatro izleme alışkanlığının olmadığı bir mevsimde, bağımsız tiyatrolar olarak perde açmamızın mümkün olmayacağı bir zamana denk düşüyor. Alınan önlemlerle perde açmak -ki sahne sahipleri bu önlemleri nasıl karşılayacak- tiyatromuzun, bağımsız tiyatroları olan bizlerin giderlerini karşılamasını mümkün kılmayacaktır.
Nesrin Uçarlar, Tiyatro Medresesi, Seyyar Sahne, Yazar, Oyuncu
Karar ilkesel olarak yerinde. Önlemler de doğru ve gerekli. Fakat insanların tiyatrolara gitmeye hazır olmadığını göz önünde bulundurursak, tiyatroları maddi açıdan rahatlatacak bir gelişme değil elbette.
Nezaket Erden, Tiyatro Hemhal, Oyuncu
Bizim oyunlarımızı oynadığımız salonlar genelde en fazla 250 kişi kapasiteli. Önlemlerle birlikte bu kapasite iyice azalıyor. Ve küçük salonlar için bu şekilde ayakta kalmak çok çok zor. Hem bağımsız tiyatroların yaşayacağı birçok sıkıntı, hem de insanların şu an kapalı alanlarda tiyatro gibi etkinliklere gitmeye hazır olmadığını düşündüğüm için 1 Temmuz açılış tarihi bana gerçekçi gelmiyor. Açıkhava oyunları iyi bir seçenek gibi görünüyor. Ama açıkhava sahnelerinin kullanımı konusunda da adil bir paylaşım yapılması şart.
Pınar Yıldırım, Kadıköy Emek Tiyatrosu, Oyuncu
Biz yazalım da siz ister yapın ister yapmayın kapatın diye alınmış ve yayınlanmış bir karar olarak bakıyorum. Ve bilmiyorlar, bizi tanımıyorlar. Nasıl sahne yapısındayız bihaberler. Yoksa bunu kaleme alan insan evlatları % 60 salon kapasitesi ile seyirci alabilirsiniz ama iki boşluk sırayla oturacaklar diye yazabilirler miydi? Stadyum muyuz biz? Kapasitemizden ve sahnenin fiziki koşullarından haberleri var mı? Bu koşullarda salona 30 bilemedin 40 seyirci alınabilir. Düşündükçe cehaletlerine sinirleniyorum. İçim küfür kıyamet yangın yeri. Ayrıca salonlar açıldığında seyircinin girip girmeyeceği, girse bile hangi koşullarda kaç seyircinin gireceği bugün için muamma. Tiyatro salonlarında toplum sağlığı açısından salgın riskini bertaraf edecek ne gibi düzenlemeler yapılmış? Bize kimse gelip buyurun dezenfeksiyon bütçeniz bu ya da Temmuzʼda sahnenizi açmak için bizi Belediye veya Sağlık Bakanlığı gönderdi diye gelen giden yok.
Salonların hijyen şartlarına uygunluğunu kontrol etmek ve her gösterimden sonra salonun dezenfekte edilmesini sağlamak üzere bir hijyen desteği mi veriyorlarmış da biz sahnelerimizi açabiliyormuşuz? Peki çalışan tiyatro emekçilerinin Covid-19 testine tabi tutulması, test sonuçlarına göre çalışmaya başlamalarına yönelik bir girişimleri mi olmuş? Ne yapmışlar da biz sahnelerimizi normal anormal yeni normal bir şekilde açabiliyormuşuz?
Yavuz Akkuzu, Amed Şehir Tiyatrosu, Oyuncu
1 Temmuz kararı ile birikmiş vergi ve SSK ödemelerinin başlaması, ödenmemesi halinde faizle birlikte katlanması ve mülk sahiplerinin kiralarını isteyecek olmaları tiyatroları ekonomik açıdan bir darboğaza sokacaktır. Olağanüstü koşullar varken resmi ağızla tiyatrolara “başının çaresine bak” denmektedir. Ayrıca tiyatro sezonu olmayan yaz aylarında karar kılmaları da bağımsız tiyatroları zerre kadar umursamadıklarının belgesidir. Bu karar tiyatroların haklı taleplerinden kaçış ve “biz tiyatroları açtık ama” polemiğine geçiş zeminidir.
Tiyatrolar 1 Temmuz’da her türlü hijyen ve fiziki mesafe önlemleriyle gösterilerine başladı diyelim. Gerçekleşecek olumsuz bir vakanın vicdani sorumluluğunun ağırlığı büyük olacaktır diye düşünüyorum. Dikkatli olunması gereken başka bir nokta da 2. ve 3. vakada tüm tiyatroların yeniden kapanmasına kadar varabileceğini de eklemek isterim. Yakın zamanda “devlet tiyatrosunda 2 personelin testi pozitif çıktı” haberi düşündürücüdür. Çünkü şimdiye kadar herhangi bir alışveriş merkezi veya başka kurumlar için böyle spesifik haberle karşılaşmadık.
Yılmaz Sütçü, Oyuncu
Ekonomi çöktüğü için apar topar pandemi de sonlandırıldı. Bu hepimizin bildiği bir gerçek. Bu kararı trajikomik buluyorum. Belirlenen yüzdelerle, yani doluluk oranıyla salonunu açacak olan bir tiyatro; mevcut vergiler, kira-stopaj, SGK primleri, temizlik-dezenfeksiyon giderleri, emekçi kaşeleri vb. şeklinde uzayan bu listeyle ayakta kalamaz. Biz açın dedik siz ne yaparsanız yapın gibi bir tavır var ortada.
Genco Erkal, Dostlar Tiyatrosu, Yönetmen, Oyuncu
Biz her yaz açıkhava tiyatrolarına yaz turnesi yapardık, boş oturmamak ve kadronun maaşlarını sağlayabilmek için. Az önce saydığım nedenlerden bu yıl o da mümkün olamayacak galiba.
Nazan Kesal, Tiyatro Poyraz, Oyuncu
Biz Mart sonu İstanbul’la bağımızı asgari düzeye indirdik ve Urla’ya yerleştik. Pandemi süreci planlarımızı hızlandırdı, çok sevdiğimiz güzel İzmir’e kavuştuk. Yeni oyun projesi peşindeyim ama yarın ne olacağını bilememek de çok kötü. Dünya eskisi gibi dönmüyor artık. Plan yaparak yaşayacağımız zamanlar geride, sağlıklı günlerde kaldı. Bir yandan da sadece sayılara indirgenen ve hızla unutulan kayıplar... Çok üzücü...
Hakan Altıner, Kedi Sahne Sanatları, Yönetmen, Oyuncu
Bu sezon, Kedi Sahne Sanatları’nın yirminci yılını tamamlıyoruz. İlk yılımızdan bu yana, “perdelerimiz 12 ay açık” duyurusuyla yola çıkmıştık, bütün yıllar boyunca da bundan hiç sapmadık. Yaz aylarında, hem soğutma sistemi olan donanımlı tiyatrolarda, hem de Yıldız Sarayı Bahçesi gibi alternatif mekânlarda oyunlarımızı sahnelemeye devam ettik. Tabii, tüm açıkhava tiyatrolarında da sürekli oyunlar oynadık. Dolayısıyla, bizim “normal”imiz buydu, bakalım “yeni normal”de neler olacak?
Mehmet Atay, Çankaya Sahne, Oyuncu
Mümkün olan en az riskle ön hazırlıklarımızı yapacağız ve bekleyeceğiz. Çünkü özel tiyatrolara karşı bu özensizlik, eğer bu sürecin bir sonu varsa, bu sonda yaşayacaklarımız konusunda bizi korkutuyor.
Kemal Aydoğan, Moda Sahnesi, Yönetmen
Bu yaz tiyatro yapamayacağız. Kalabalık kadrolu oyunların provasını yapmak için sağlık koşullarının çalışılabilir düzeye gelmesini bekleyeceğiz. Belki az kadrolu işler yapacağız. Maddi olarak ise şu an ne yapacağımızı bilmiyorum.
Şevket Çoruh, Baba Sahne, Oyuncu
Aslında bizim için sezon dışı diye bir şey yok, biz yazın da açıkhava turnelerinde oyunlarımızı oynuyoruz. Yine tüm istenen şartları yerine getirerek oynamaya çalışacağız, umarım ilgi görür ve oynarız. Aksi takdirde ayakta kalmamız gereken çok daha zor günler bizi bekliyor olacak.
Cüneyt Yalaz, BGST-Tiyatro, Oyuncu, Yazar, Eğitmen
Bir yandan önümüzdeki döneme yönelik fikirler geliştirmeye çalışıyoruz. Prömiyerini belirsiz bir tarihe ertelediğimiz oyunumuzu yeniden ele alacağız (güncellikle bağlantılı bir oyun olduğu için hikâyeyi pandemi bağlamında güncellemek gerekiyor). Dijital tiyatro örneği olarak hazırlanan “Her Güne Bir Vaka” oyununu da sahne üzerine uyarlama çalışması olacak yakın zamanda.
Öte yandan ekonomik açıdan sıkıntılı bir dönem geçirdiğimiz için bu koşullarda neler yapılabileceğini araştırıyoruz. Destek ve fon olasılıklarını, belediyelerin online gösteri projelerini takip etmeye çalışıyoruz.
Cansu Fırıncı, Oyun Sandalı, Oyuncu
Mümkün olduğunca açıkhava sahnelerine ulaşarak oyunlarımızı sergilemek istiyoruz. Ancak Kültür Bakanlığı'nca şu âna değin bu konuda atılmış bir adım, çizilmiş bir vizyon, kolaylaştırıcı bir tavır sergilenmedi. 4 aydır kapalı kaldığımız yetmiyormuş gibi her konuda olduğu gibi bu konuda da göbeğimizi kendimizi kesmesi bekleniyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti böylesi bir dönemde bağımsız tiyatrolara oyunlarıyla ülkeyi dolaşabilecekleri tır/kamyon sahneleri, yeterli sayıda oynanabilir açık alan bulamıyor.
Firuze Engin, Tiyatro BeReZe, Oyun Yazarı, Oyuncu
Geleceği öngörebilmek çok çok zor. Eylül ya da Ekimde salonumuzu açabilecek miyiz, gerçekten hiçbir fikrimiz yok. Yine de yeni bir oyun çalışmaya başladık. Sadece işimize manevi olarak sarılmak istediğimiz için. Yoksa farkındayız ki süreç yarım kalabilir, kısa vadede sahneleyemeyebiliriz. Yaz ayları yeni oyumuzun provalarıyla geçecek. Ekibimizdeki herkes bir yandan yaşamını sürdürebilmek için iş arıyor. İş bulanlar vaktinin bir bölümünü kaçınılmaz olarak oraya kiralayacaklar.
Ilgın Sönmez, Koma Sahne, Oyuncu, Yönetmen
Biz Koma’yı bir dramatik ifade biçimleri düşüncesi olarak kurguladık kafamızda. Bu tanımın içinde hayalin ilk ânından itibaren dijital de var. Önümüzdeki iki ay da repertuvarlaşma çalışmalarıyla geçecek. Devletin her yıl özel tiyatrolara verdiği küçük bir destek var. 31 Temmuz’a kadar bu desteğe yönelik projemizi teslim etmemiz gerekiyor. Ki burada da bir sorun var. Pandemi sürecinin başında bu yıla özel olmak üzere devlet desteğine başvurmak için vergi ve SGK borcu olmaması şartı aranmayacağı ifade edilmişti. Fakat 1 Temmuz açıklamasında ortaya çıktı ki yine aranıyor. Hatalı bir geri adım olarak tanımlıyorum bu kararı. Öncelikle “yapılabilirse” borçların yapılandırılması, ki birçok tiyatro için mümkün olamayacak bu yapılandırma ve sonrasında başvuruları yapmak gerekecek. Destek süreci tamamlanırken açıkhava festivalleri devreye girecek diye umuyoruz. Buna paralel olarak da takip edecek sürece yönelik, karakteristiğe uygun minör yapımlar, monodramalar üzerinde çalışacağız. Online ve offline yapımlarımız da sonbaharda yayın düşüncesiyle hazırlanacak. Zihnen çalışmaya ve anlatmaya hazırlanmaya devam ediyoruz, ancak fiziki koşulların ne getireceğini hep beraber göreceğiz.
Kamer Yıldız Ok, Tiyatro Kalemi, Yazar, Yönetmen
Kapalı salonlarda perde açamayacağımızın idrakinde olduğumuz için açıkhava sahnelerinde neler yapabileceğimizi düşünmekteyiz. Tabii ki seyircilerimizin de sağlığını riske etmeden, tüm izlenebilirlik koşullarını sağlamak koşuluyla… Oyunlarımızı açıkhava sahnelerinde oynama kararımızdaki diğer bir tereddüt ise sahne üzerinde herhangi bir sosyal mesafenin mümkün olamayacağı konusu… Oyuncularımızın da bu konudaki tereddütlerini aynı kaygıları taşıyarak karşılamaktayız.
Bir yandan tiyatromuzu kalkındırabilecek açıkhava projeleri üretmek, diğer yandan ise insan sağlığını düşünmek yaz aylarında perdelerinin kapalı kalmasına alışan bizlerin ezberini tamamen bozuyor.
Yaptığımız tüm planlarda hep bir kaygı var. Aslında tamamen belirsizlik ve plansızlık hakim sürmekte üzerimizde…
Nesrin Uçarlar, Tiyatro Medresesi, Seyyar Sahne, Yazar, Oyuncu
Bu yaz maksimum otuz beş kişinin ve aynı anda en fazla iki atölyenin yapılabileceği bir sezon olacak. Daha çok bir festival havasında geçen yaz ayları, bu sene bir tür inzivaya dönüşecek sanırım. Bu da bir başka güzel tecrübe olabilir katılımcılarımız için.
Nezaket Erden, Tiyatro Hemhal, Oyuncu
Şu anda çalışmakta, düşünmekte olduğumuz projeler var. Tabii yeni oyun projelerimizi bir süreliğine durdurduk. Yazın prova almayacağımızı kesin olarak söyleyebilirim. Bu şekilde oyun çalışmak şu an bize sağlıklı ve gerçekçi gelmiyor. Özellikle bizi en çok yıpratan şey belirsizlik. Her şey olabilir. Özellikle ikinci dalga ihtimali maalesef bizi en çok korkutanı. Fakat mevcut oyunlarımız hem rahat taşınabilir hem de kalabalık oyunlar olmadığı için rahatlıkla güvenli şartlar altında açıkhavalarda oynanabilir. O yüzden eğer uygun mekân bulabilirsek oyunlarımızı en azından yaz döneminde oynayabilmeyi planlıyor ve hayal ediyoruz. Çünkü hem bizim hem de izleyicilerin ihtiyacı var.
Pınar Yıldırım, Kadıköy Emek Tiyatrosu, Oyuncu
Zaten şu anda Temmuz ayındayız ve hâlâ kapalıyız. Ağustosta da açılmak gibi bir planımız yok.
Yavuz Akkuzu, Amed Şehir Tiyatrosu, Oyuncu
Bu yaz sezonu bizim için biraz yoğun geçiyor ve geçecek gibi. Haziranın hemen başında kredi, seyirci destekleri, borçlanarak malzeme alma gibi ekonomik çözümler ile yarım kalmış salon inşaatına başladık. Bir yandan da TV programı hazırlıklarını sürdürdük. Temmuz ayının sonunda Dario Fo’nun Neredeyse Kadın Elizabeth oyun provalarına ve TV program çekimlerine başlamayı planlıyoruz. Yeni yerimizin bize sunacağı mekânsal olanaklar çerçevesinde sergi, drama, tiyatro eğitimi ve konser gibi sanatsal etkinlikler için yıllık programımızı oluşturacağız.
Yılmaz Sütçü, Oyuncu
Her şey normal gitseydi Temmuz ayına kadar oyunlarımızı oynayıp Ağustosta tatile çıkacak, Eylülde tekrar sezonu açacaktık. Şu andaki durumu soruyorsanız, önümüzü pek net göremiyoruz. Amerikan tiyatroları Ocak 2021’de açacaklarını söylüyor, çok başarılı ve köklü Avrupalı meslektaşlarımız bile iflas noktasında olduklarını belirtiyor. Hem ekonomik hem de sıhhi bakımdan süreç çok değişken ve sert geçecek gibi duruyor.
Genco Erkal, Dostlar Tiyatrosu, Yönetmen, Oyuncu
Önümüzdeki sonbahar aylarını düşünürsek, bir kere ikinci dalgadan söz ediliyor. Tiyatro izleyicisi daha bilinçli kesimdir, sağlıklarını riske atmak istemezler, kolay kolay kapalı salonlara girmezler gibime geliyor. Önümüzdeki sezonu çok karanlık görüyorum. % 60 doluluk konusunda hesapları iyi yapmak lazım. Oradan gelecek gelir oyuncu ve kira giderlerini karşılayabilecek mi acaba? New York’taki tiyatrolar yılbaşına kadar oyun oynamayacaklarını açıkladılar. Bütün dünya tiyatrolarında bir panik havası seziliyor...
Nazan Kesal, Tiyatro Poyraz, Oyuncu
Ben olumsuz bir etki yaratacağını düşünüyorum. % 60 doluluk yakalanır mı emin değilim. Tiyatroların açılması için biraz daha zamana ihtiyaç var. Beklemek gerekiyor sanırım.
Virüse karşı alınmış bu önlem planı keşke her yerde uygulansa. Uçaklar geldi aklıma..
Bu oranlarla bir tiyatro ayakta kalamaz. Birçok Tiyatro kapanma tehlikesi yaşıyor.
Hakan Altıner, Kedi Sahne Sanatları, Yönetmen, Oyuncu
Yeni koşullar, geçerli bilet fiyatlarıyla çok zorlayacak. Bu dengenin yeniden kazanılması, bizim bilet fiyatlarına hiç zam yapmamamız ama özellikle ödenekli tiyatroların (Devlet ve Şehir tiyatroları) ücretsiz salon destekleriyle ve sağlanacak vergi muafiyetleri ile olabilir.
Mehmet Atay, Çankaya Sahne, Oyuncu
Hijyen sürecin doğal, vazgeçilmez ve bizim ahkam kesemeyeceğimiz kadar özel bir konusu. Bu konuda bize bir zorlama getirilmese bile sorumluluklarımız olduğunu düşünürüz zaten. Yalnız % 60’lık kapasite öngören madde ile seyirci koltuklarının konumlandırılması ile ilgili madde çelişik. Bir seyirci koltuğunun önündeki sıranın ve sağ ve solundaki koltukların tamamen boş tutulması öngörülüyor. Bu da % 60 değil % 25 kapasite demektir. Yani biraz danışıp görüşülmeden hazırlanmış bir öngörü bu. 200 kişilik bir salonunuz varsa –ki özel tiyatroların büyük bir kısmı yaklaşık bu kapasitededir– 50 kişiye oynayıp kira, oyuncu yevmiyesi ya da maaşı, telif, elektrik, su, ısınma giderlerinizi karşılayacaksınız. Lütfen danışsınlar; kötü bir şey değildir.
Kemal Aydoğan, Moda Sahnesi, Yönetmen
Maliyet olarak, gelir-gider dengesi olarak, bu gelir düzeyiyle salonları açık tutmak için sihirbaz hatta cambaz hatta hatta madrabaz olmak gerekir. Devlete bu doluluk oranı ile salonların açık tutulacağını sanmak fikrini ödenekli tiyatroların yapısı vermiş olmalı. Tüm maliyeti devlet tarafından karşılanan devlet ve şehir tiyatroları % 10 seyirci kapasitesiyle de çalışabilirler. Çünkü tiyatro yapmaları seyirciden gelecek gelire bağlı değil. Yani devlet bu konuda da sapla samanı birbirine karıştırdı. Ortaya karışık sunduğu genelge özel tiyatroların iyice zor duruma düşmesine sebep oldu. Zira bu kararla birlikte tüm ödeme yükümlülüklerimiz –vergi, sigorta, kira, elektrik, su vb.– ânında devreye girdi.
Şevket Çoruh, Baba Sahne, Oyuncu
Kötü etkileyecek tabii ki, bir oyuncu ve tiyatro için hatta seyirci için bile tiyatrodaki en kötü şey boş koltuklardır. Seyirci de oyuncu da, tamamen dolu bir salonda oyun izlemekten, oynamaktan hoşlanır.
Cüneyt Yalaz, BGST-Tiyatro, Oyuncu, Yazar, Eğitmen
Bunlar uygulanabilir şeyler değil bana göre. Ülkemizde özel tiyatro zaten çok kırılgan koşullar içinde yapılan bir şey. Pandemi öncesinde de tiyatrocular iyi ihtimalle masraflarını karşılayabilecek gelir elde edebiliyorlardı. Sadece oyun geliriyle hayatını sürdürebilen tiyatrocu sayısı bir elin parmaklarını geçmez, çoğunluğu ek işler yapmak zorunda kalırdı. Böyle bir gerçekliğin ışığında % 60 sınırlaması, hijyen koşulları vs. gibi kısıtlayıcı önlemlerin -ki bunların olması gereklidir- tiyatro camiasını nasıl etkileyeceğini tahmin etmek zor değil. Devlet (merkezi hükümet ya da belediyelerin) desteği olmaksızın bu süreçte ayakta kalmak neredeyse olanaksız.
Cansu Fırıncı, Oyun Sandalı, Oyuncu
Yapılan anketler seyircinin kapalı salonlara büyük oranda girmeyeceğine işaret ediyor. Anketleri de koyun bir tarafa, bizler seyircilerinin nabzını tutabilen yapılarız, salonlara girmeyecekler. Devlet kapasiteyi düşürdüğü gibi sağlıkla ilgili tüm önlemlerin ekonomik yükünü de tiyatrolara yıkıyor. Zaten bugüne kadar yüzde 38 vergi aldığı ve tacir/tüccar olarak gördüğü için ekonomik olarak güç sürdürülebilir olan yapılara ek ekonomik yükler getiriyor. Tiyatroların bunu karşılayabilmesi kelimenin tam anlamıyla olanaksız. İnsanın bu süreçte devletin tiyatrolardan kurtulmaya çalıştığına inanacağı geliyor. Buradan ödenekli tiyatrolar ve büyük sermaye kuruluşlarının fonladığı sponsorlu tiyatrolar sağ çıkabilir. Bu elde kalacak olan da Türkiye Tiyatrosu’ndan konuşmaya yetmez. Yok olacak olan tiyatrolar Türkiye Tiyatrosu’nun ana kaynağıdır.
Firuze Engin, Tiyatro BeReZe, Oyun Yazarı, Oyuncu
Bu bir pandemi. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın başında gezen bir karabulut. Pandeminin en doğrudan etkileri topluca bir araya geldiğimiz kamusal alanlarımıza oldu. Tiyatro salonları işte bu alanlardan biri. Böyle bir süreçte, tiyatrodan, mecburi kısıtlamalara karşı kendisi imkânlar yaratarak çıkmasını beklemek büyük bir gaddarlık. Eğer çok sayıda tiyatro batar, sanatçılar mesleğini terk etmek zorunda kalırsa bu büyük bir kültürel şok olacak. Devamında, sonuçları ağır bir sanatsal erozyon yaşanacak. Bu karanlık ihtimale bakmak zorundayız. Bu karanlık ihtimalden tiyatrolar kendi kendilerine ya da seyircinin iyi niyetli destekleriyle kurtulamazlar. Devletin acilen “yeni normal” sürecinde tiyatroların kaybettiği koltuk kapasitesine, kira vb. masraflarına destek olması ve vergi yüzdelerini düzenlemesi lazım. Eğer bu destek sağlıklı bir şekilde sağlanırsa tiyatrolar ve seyirciler, şimdi bu akut koşullarda birbirleriyle ve kamusal alanlarıyla nasıl yeni bir ilişki kuracaklarını eminim en güzel şekilde bulacaklardır.
Kamer Yıldız Ok, Tiyatro Kalemi, Yazar, Yönetmen
Özel, bağımsız tiyatro sahneleri olanları tümden etkileyecek; çünkü tiyatronun perde açabilmesi için öncelikle tüm hijyen koşullarını kendi bütçesiyle yaratması gerekli, şu an bunu yapabilecek kaç tane özel tiyatro olduğu ise kaygılandırıcı… Pandemi sürecinde kapalı kalan salonların açılması için bu koşulların sağlanması gerekiyor. Bu koşulları yarattılar ve sahnelerini açmaya karar verdiler diyelim, kaç özel tiyatro yaz aylarında bu sahnelerde oynama kararı alacak, tamamen belirsiz. Oynama kararı aldı ve özel salonlarda kiralama yöntemi ile gişe açtı diyelim, kapasitesi % 60 olan özel bir tiyatro, sahne kirasını mı ödeyecek yoksa tiyatro ekibinin nakliye, yevmiye, sigorta giderlerini mi karşılayacak? Neredeyse imkânsız bir denklem. En önemlisi kaç seyirci kapalı salonlarda oyun izlemeye hazır hissedecek kendini, tamamen meçhul… Şu an her yerde virüse kapılma ihtimalimiz mevcutken bir tiyatroda virüse kapılmanın haber değeri, tüm tiyatroların yok olması büyüklüğünde olacaktır.
Nesrin Uçarlar, Tiyatro Medresesi, Seyyar Sahne, Yazar, Oyuncu
Diğer iş kollarında olduğu gibi, elbette olumsuz etkisi olacak. Eski günlere dönmek bir süreliğine daha mümkün görünmediğine göre, bu durumla başa çıkabilecek yaratıcı öneriler üzerine düşünmek gerek sanırım.
Nezaket Erden, Tiyatro Hemhal, Oyuncu
Yeni bir dönemin başladığı çok açık. Sadece tiyatrolar için değil birçok sektör için. Bir şekilde yaptığımız işi değiştirmeli, dönüştürmeli, başka şekillerde hayal etmeliyiz. Şu an için 4 aylık bir süreci deneyimledik hep beraber ama belli ki bu durum uzun yıllar boyu sürebilir, büyük ihtimalle de sürecek. Daha önce de bahsettiğim gibi seyirci kapasitesini düşürmek tiyatroları derinden etkileyecek ama sahnelerin çalışanları, konuk ekipler ve özellikle seyirciler için ilk kıstas haklı olarak kendini daha fazla güvende hissetmek olacak. Çoğu tiyatro maalesef bu durumla başa çıkamayabilir. Bununla birlikte bazen engeller şikâyet edip küsmediğin zaman yeni imkânlar doğurur üretenler için. Bu durumun ve dönemin yeni üretimlere gebe olacağını düşünüyorum, umuyorum.
Yavuz Akkuzu, Amed Şehir Tiyatrosu, Oyuncu
82 kişilik salonumuzda nerdeyse % 95 doluluk seviyesinde oynarken bile tiyatromuzu ekonomik açıdan zor ayakta tutabiliyoruz. Rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki % 60 doluluk oranıyla Türkiye’de ayakta durabilecek 10 tane bağımsız tiyatro kurumu sayamazsınız. Sanatsal paylaşım derdi olan bağımsız tiyatroların birçoğu akçeli işler için tiyatro kurmadı, kurmaz da. Tiyatrolardan % 40 seyirci kapasitesini düşürme kararı alan devlet neden vergi ve SGK primlerini düşürmeyi gündemine almaz veya boş bırakılan koltuk desteğinde bulunmaz ya da mülk sahiplerinden kira indiriminden söz etmez.
Hijyen koşulları uygulamalarında ise her şey tam sağlansa bile oyunculardan tıpkı İran’daki gibi kadın ve erkeklerin sahnede fiziki mesafe kurallarına göre oynamalarını mı isteyeceğiz. Tüm bu uygulamalar oyun biçimlerine ve tiyatroların devamlılığına büyük bir darbe vurmaktır.
Yılmaz Sütçü, Oyuncu
Haydi iyimser düşünelim veya hayal kuralım birlikte; diyelim ki hijyen şartları yerine getirildi, tüm mali konular halledildi, devlet fonlar ayırdı bizlere ve ayakta kalmayı başardık. Seyirci toplu mekânlara girme tedirginliğini hemen aşabilecek mi? Ekonomik krizden en az bizler kadar etkilenen seyirci hemen salonları doldurabilecek mi? Oyuncular ve hatta seyirciler her gün covid testi yaptırsalar bile bir noktada risk taşımıyor mu bu hepimiz için? Bunlar ve benzerleri kafalardaki bitmeyen sorular silsilesi.
•
GİRİŞ RESMİ:
Kibarlık Budalası'ndan bir kare, Kedi Sahne Sanatları.