DİĞER
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"İyi edebiyat bir yazarın aidiyeti yüzünden değil, aidiyetine rağmen iyi olan edebiyattır. Sonuçta söz konusu olan bir satıra başka bir satır eklemek. Kitapta yazılandan daha fazlasını okumak, üstüne bir de yazarın kimliğini 'okumak' isteyenler bir dahaki sefere kitap değil, peynir alsınlar, daha iyi olur."
"Türkgücü’nün sportif direktör Robert Hettich şöyle demiş: 'Meslekî kariyerimin büyük kısmını bu şehirde geçirdim ama bu kulüptekiler bende daha fazla Münihliler.' Takım kaptanı –Almanya doğumlu– Yasin Yılmaz, 'Türkgücü’ne hâlâ Türk kulübü denebilir mi?' sorusuna bir karşı soruyla cevap vermiş: 'Türk kulübü ne demektir?'... 'Bizdeki bütün Türkler aslında Alman,' demiş devamında."
Anestis Azas ve Prodromos Tsinikoris: Parlamentoya seçilen Neo–Nazi Partisi, “Sokakları ve şehirleri göçmenlerden temizleyeceğiz” vaadiyle gelmişti. Biz de “kelimenin tam anlamıyla” bu sloganı alıp sahnede “Yunanistan'ı kim temizliyor” diye sormaya karar verdik
“Göçmen edebiyatı” yerine “edebiyatta kültürlerarasılık/çokkültürlülük” demekle perspektif değişir, birçok farklı bakış/algı olanağı doğar
Hangi nedenlerden kaynaklanırsa kaynaklansın coğrafî, kültürel köklere dayalı kimliği muhafazada ısrar etmek, tüm diğer görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakıp bir grubun “safları sıklaştırması”na yol açacaktır ki, bu yolun sonu ister istemez başka bir grubun dışlanmasına varacaktır...
Malve Lippmann ve Can Sungu’nun kurucusu olduğu bi’bak, göç, küresel hareketler, kimlik politikaları, kültürel hafıza gibi konulara odaklanarak bakışları farklılaştırmayı amaçlıyor
Sınırlarla çevrili ve sınırların ardında kaldıkça ayrışıp farklılaşan dünyada, göç kaçınılmaz bir olgudur...
Gitmekten başka çaresi olmayanlar, sürgün edilenler, başka ülkeye sığınanlar, "bu ülkeden" gitmek isteyenler, gidip de kalamayanlar, istenmeyenler...
İbrahim Sirkeci: Ana akım göç yazını meseleye genel olarak neoliberal bir çerçeveden bakıyor. Fırsatı yakalayan, değerlendiren ödüle kavuşuyor. Ödül, dünyanın zengin ülkelerinden birinde yaşam, Almanya’nın çayırları, İngiltere’nin dereleri...
Göçmenlik bir ikiye ayrılış, geride kalan yarı olmadan bütün olabilmek mi? Mutlak transandans ve insanın tamamlayabildiği tek geçiş olan ölümün yaşarkenki provası mı?
Jenny Erpenbeck, Gidiyor, Gitti, Gitmiş romanında Avrupa'daki mülteciliğin nasıl bir şey olduğunu, temel sorunlarının dayandığı bürokratik engelleri didaktizme düşme riskini üstlenme pahasına aktarıyor...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık