DİĞER
“Kitap bugünün Türkiyesi’nde okuyucusuna sadece karamsarlık “armağan” edebilir. Fakat bu da yazarın suçu değil. Bu topraklara dair içinde umut besleyen bir kalemin Mezopotamya çöllerine sürülüşünü görmek yeterli değil mi?”
"Odyan’ın odysseia’sı olarak okunabilir Lanetli Yıllar. Burada kahraman kahramanca savaşmamış, evinden, yurdundan sürülmüştür. Ortada kahramanlara özgü bir eylemlilik, büyük meydan okumalar değil, tek ama tek bir amaç vardır. Hayatta kalmak, sağ kalmak, en kötü sondan kaçınmak, yüz binlerce insanı öğüten çöllerden, çetelerden, katillerden ve can alıcı haydutlardan mümkün mertebe uzak kalmak, ölüm mekanizmasının dişlilerinden can havliyle kaçınmak. Bütün bunların sonunda sağ kalmaksa mucizevidir."
İstanbullu yazar, yayıncı ve gazeteci Yervant Odyan’ın 1919’da sürgünden döndükten sonra tefrika halinde yayımladığı Lanetli Yıllar, Aras Yayıncılık ve Kor Kitap ortaklığıyla önümüzdeki hafta yayımlanıyor. Sürgün zulmünü Odyan’ın kendine has üslubu ve bakış açısıyla yansıtan bu eserin “Cihan Harbinin Çıkışı” adlı ilk bölümünü Tadımlık olarak yayımlıyoruz.
"Klaus Barbie’nin Fransız direnişini imha girişimi de bir soykırım girişimi değildi. Nitekim Barbie sonra soykırım değil, siyasi kıyım suçundan hüküm giydi. O halde Hitler’in altı milyon Yahudiyi öldürmesi ‘soykırım’ addedilirken, Stalin’in on milyon köylüyü katletmesi niçin ‘soykırım’ sayılmaz?"
"İnsanlık bu konuda zımnen de olsa şöyle bir karar vermiştir. İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar söz konusu olduğunda geriye dönük kanunlar işler. Eğer bu ilkeden feragat edilirse, gelecekte işlenen ve bugüne kadar hayal bile etmemiş olduğumuz korkunç suçlara karşı savunmasız kalacağız. Bunu göze almaya değer mi?"
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Sosyolog ve tarihçi Ayhan Aktar, bu kez tehcir sonrasında hayatta kalarak Halep’e yerleşen Ermeni “aşuğ”lar tarafından söylenen destanları bir araya getirdi. Okurken gözyaşı dökmemenin imkânsız olduğu bu destanları ve soykırım sonrası Ermenilerin yaşamlarını konuştuk...
Birinci yaşını dolduran 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı'ndan Nayat Karaköse, Neslihan Koyuncu ve Hrant Dink Vakfı Danışma Kurulu üyesi, akademisyen Ayşe Gül Altınay ile söyleştik...
Ali Özgür Özkarcı’nın kitabı Dört Köşeli Kambur'u okurken “Vatan nedir?” diyeceğiz mesela, “Neresidir?” diyeceğiz. Yazar da öykülerinin içinden sürekli fısıldayacak: “İnsanın saklanacağı yer kalmamışsa vatanı yoktur.”
Yayıncılık dünyamızı konu alan söyleşi dizimizin üçüncü konuğu Aras Yayıncılık ve Rober Koptaş. Anahtar kelimelerimiz elbette var ama bu kez en çok Türkiye'de Ermeni kitapları yayınlamak, cesaret, dayanışma ve inancın izinde konuştuk
Arzu Başaran “hâlâ…orada” ismini verdiği sergide kendi Guernica’sını yaratmış. İnsan hayatında estetik olanla etik olan arasındaki derin bağdan besleniyor
Soykırımın devlet eliyle inkâr edildiği bir ülkede yaşamayı sürdürmek, inkârın bir parçası olmadan mümkün değildir...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık