DİĞER
"Dünya edebiyatı üzerine düşünürken 'edebi değer', 'edebi zevk' ve genel anlamda 'değer yargısının' değişken olduğunun ve objektif bir yönü olmadığının da farkında olmak gerekir. Bu yönüyle edebiyat eleştirisinin de kendi oluşturduğu bir ideolojisi olabiliyor. Örneğin Thomas Mann en azından Amerika’da, 1950 ve 1960’larda Kafka’dan daha seçkin bir yazar olarak değer görürken, şimdi hem popüler kültürde hem de akademide daha az görünen ve incelenen bir yazar."
"Neler yok ki bu şiddet dozu yüksek görsel anlatıda! Suç-göçmenlik ilişkisi, aslında İsveç’te tabu olan, ancak yaygınlığını kimsenin kolay kolay reddetmeyeceği uyuşturucu kullanımı, tutkulu bir aşk hikâyesi, gerilim, getto kültürü, iç içe geçmiş dramlar, para kazanma hırsı, göçmenlik ve sokak kültüründen beslenen çok dilli rap müzik, erkeklik ve kadınlık halleri, girişimcilik dünyası, farklı dillerden beslenerek ortaya çıkan bambaşka bir İsveççe…"
"Gerçeküstücü bir anlayışla yazılmış romanda caz anlatının tüm dokusunu oluşturur. Aslında trajik bir aşk hikâyesinin olay örgüsünün belkemiği olduğu Günlerin Köpüğü, kelime oyunlarıyla, caz tarihine dönük örtülü ya da muzip göndermelerle, ironik ve gerçeküstü metaforlarla bir tür caz müzik ve Duke Ellington güzellemesidir."
“Helios Felaketi genç bir kızın varoluş sorunsalını, deliliğe yaklaşan depresyonunu ve ölme isteğini, dil aracılığıyla kuramadığı iletişimi yoğun ve şiirsel dille aktarırken, okuyucuyu kendi gerçekliğine ve şiddetine davet ediyor.”
"Temel eleştiri, bilginin üretilme nedeni, biçimi ve yöntemine dairdi(r). İyi niyetle bilim yapılabilir, ama yüzeysel bilgiyle, yöntem ve derin araştırmalar olmadan, birincil kaynaklara inmeden, hele bilimsel ilkeler olmadan Türk edebiyatı tarihi ya da genel olarak bilimsel çalışma yapılamaz."
"Her paradigma değişiminde ya da bir etnik/azınlık gruba geçmişteki yanlış veya katı politikaları çağrıştırıyor diye edebiyat tarihi, filoloji ve tarih ile ilişkili her temel terimi ve kavramı değiştirmek mi gerekiyor? Buradaki keyfiyetin bir sınırı yok mu? Salt belli bir dönemde bir kısım yazar ve şair talep ediyor diye edebiyat tarihinin kendisini ve araştırma usullerini değiştirip kavramlarıyla oynamak ne kadar doğru?"
“İnsanlığın acılarının kaynaştığı Pandora kutusundan Yunanlılar bütün ötekilerden sonra hepsinin en korkuncu olan umudu çıkarmışlardı. Bundan daha duygulandırıcı simge bilmiyorum. Çünkü umut, inanılanın tersine, boyun eğişle eşdeğerdir. Yaşamaksa boyun eğmemektir.”
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık