DİĞER
"Platonov anlatılarına dünyanın yaradılış zamanlarına benzer, kozmik bir atmosfer hâkimdir. Her şey bir varoluş halindedir orada. Geçmişin yorgunluğu henüz dinmemiş, yeninin görkemi de tümüyle belirmemiştir. İnsanlar şefkat ve uysal bir güven bekliyorlardır."
Bu yıl John Steinbeck’in başyapıtı Gazap Üzümleri’nin Türkçedeki 75. yaşı. ABD’de 1939’da yayımlanan kitap bir yıl sonra sinemaya aktarıldı. 1946’da Rasih Güran tarafından dilimize çevrildi. O günden bu yana birçok yeni çeviri ve basımla hemen her kuşağın en çok okuduğu ve etkilendiği romanlardan biri oldu. Adeta ezilenlerin, eşitlik, özgürlük ve adalet arayanların sözcülüğünü üstlendi...
"Türkçede Denemeler diye bilinen kitap aslında Sabahattin Eyüboğlu’nun kendi beğenisine göre seçip çevirdiği bölümlerden başkası değildi. Söz konusu seçki/çeviri, kendine göreliği göz önüne alındığında adeta Montaigne’in yapıtından apayrı bir kitaptı ve Denemeler’in bütününü kavramamız için yeterli değildi."
"Ölümünün 32. yıldönümünde zaman Bernhard'ı haklı çıkarmış görünüyor: Onun neredeyse bir takıntı halinde sorunsallaştırdığı, usanmadan yazdığı konular bugün yıkıcı ve boğucu bir derinliğe ulaştı. ‘Kitsch’leşme, zevksizlik, vasatlık, popülizm, halk dalkavukluğu; devlete, hükümetlere sapıkça zincirlenmiş basın, sülükleşmiş bürokrasi, kurumsallaşmış bayağılık…"
"Eric Hoffer’in Kesin İnançlılar kitabını, güncelin yörüngesine girerek ABD’de yaşanan son kitlesel olaylar ve azmettiricisi Trump üzerinden yeniden okumak, bana bulmaca çözmenin eğlenceli hazzına benzer duygular yaşattı. Fakat kitap daha geniş bir perspektiften okunmayı hak ediyor."
"90 yıllık uzun ve üretken bir yaşam sürdü dört yıl önce yitirdiğimiz John Berger. Roman, şiir, deneme, sanat eleştirisi ve portreler yazdı. Her ne yazarsa yazsın, sanatı ve yazını insanı sağaltan, onun direncini artıran bir edim olarak gördü. Var olanı resmetmek/anlatmak, ona göre umudu teşvik etmekti. Sanat, her şeyden önce bir ‘direniş’ti."
"Dünyanın acısına tahammül gösteremeyip ‘acele ettiği’ için onu suçlayabilir miyiz? İki dünya savaşını peş peşe yaşamamış ve yurtsuzluğu tatmamış hiç kimsenin Zweig’ı ve benzer kaderi paylaşmış başkalarını yargılamaya hakkı yoktur. Zweig’ın yanılgısı, iyimserlikte olduğu gibi umutsuzlukta da naif davranarak kötülüğün ebedi kalacağına inanmasıydı."
"Kolilerin her biri birer mezardır, başka bir şey değil. On binlerce kitap listelenip paketlenerek karton kolilere yerleştirildikten sonra geride hüzünlü bir boşluk kalacaktır. Kütüphane toplanıp gemiyle Montreal’deki bir depoya doğru yola çıktıktan sonra kitaplar rüyasında yazarla konuşmaya başlayacaktır."
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık