DİĞER
"Evet, bu kitap için bir üslup geliştirdim. Bağımsız müziğin göreliğini anlatabilmek için böyle bir yönteme ihtiyaç duydum. Eğer caz tarihi ya da ’90’ların punk’ını yazacak olsam böyle bir üslup kullanacağımı hiç zannetmiyorum."
“Gürciyev sanatı ve sanatın farklı alanlarının kombinasyonunu farkındalığımızı artırmak, insanın kendini ve birbirini anlamasını, hatta insanların kendilerini birbirlerinde anlamasını sağlamak için bir araç olarak kullanmış.”
“Bizim ailede özellikle de babam eski filmleri çok severdi. Ana akım Türk televizyonlarında üç milyon kez oynayan filmleri tekrar tekrar izlerdi. Ben de çocukken ses kaydeden teybimi televizyonun altına koyar, o filmlerin sesini kaydeder, sonra da oyuncaklarımı o müzik ve seslerle oynatırdım.”
“Bizler… çizilmiş sınırlarla, örülmüş duvarlarla ayrılanlar. Bizler… bilinmeyen bir dilde konuşabilenler, ana dilinde konuşamayanlar. Bizler… ismi doğunca değil, ölünce konulanlar. Bizler… 'şöyle böyle' olanlar, 'şöyle böyle' sevenler. Bizler… ibadetiyle değeri belirlenenler. Bizler… doğduğu yeri kader edinenler, teninin rengiyle yeri bildirilenler. Bizler… bedenleri nedeniyle yaşamı kısıtlananlar. Bizler, hiçbirimizin varlığı, bir diğerine gölge düşürmesin diye bir aradayız."
“Birtakım bilgileri sadece nakletmektense o bilgileri alıp onlardan yeni bilgiler üreterek uluslararası literatürün içinde çok daha etkin ve yetkin bir şekilde yer alınabileceğine inanıyoruz. Bu kitapta da Luschan ve Pernot’dan aldığımız bilgilere yenilerini ekleyerek bunu yapmaya çalıştık.”
Salih Korkut Peker’in albümünün çıktığını duyar duymaz başladım döndürmeye. İlk atışta dört kere dinlemiş olabilirim... Hayatıma bir tane daha güzide bir albüm eklenmesinin mutluluğunu hem sahibiyle paylaşmak hem de hikâyesini duymak üzere kendisiyle temasa geçtim. Söz sözü açtı, Denize Dik’ten beriye ve ötelere kadar gittik.
"SO Duo’nun bileşenleri, Sumru Ağıryürüyen ve Orçun Baştürk. İkisinden de, ayrı ayrı ya da birlikte ne zaman bir müzik, bir ses yükselse kulak kesilirim, çünkü müzikal akışlarını merak edilesi bulurum. Usul usul ve sebatla akar ikisi de. Hal böyle olunca son teklileri Sonbahar’ı fırsat bilip mutfaklarına uzaktan da olsa bir kafa uzattım. Onlar da bu zamanlarda çoğu müzisyen gibi evlerinde eyliyorlar. İki eskimeyen müzik dostumla halleri, müzikleri, evde üretmek ve daha başka müzikli şeyler üzerine yazıştık."
“Eski metinlere baktığımızda o karakterlerin deneyimlerinin bir ismi, bir tanımı yok. Eşcinsel, transseksüel, travesti tanımları henüz bulunmamış. Onlar için cinsellik daha yekpâre bir alan; bir erkeğin bir erkekle veya bir kadının bir kadınla birlikte olmasının bugün bizim anladığımız şekilde bir farklılığı yok. Bu modern konseptler çok netleşmediği için bu deneyimler bugünün tabiriyle çok daha ‘queer’ akıyor. O karakterler bu deneyimleri çok filtresiz bir şekilde yaşıyorlar.”
“Önceliğim dürüst bir şey yakalamaktı, sıkıcı ve karanlık yanlarımı da masaya koymaktan çekinmeyecektim, ama bunu yaparken bencil olmayacaktım, seslerin dinleyen herkesi kendi içsel yolculuğuna çıkartabilecek nitelikte olmasını istiyordum...”
“Provayı sevmezler, ama şarkı söylerler, Korospular böyledirler, tizlere çıkamadan şişerler, İlle Korospu olsun, ister detone olsun, Korospular böyledir, her ne olursa olsun.” Deniz Koloğlu, şarkıları Lubunca sözlerle yeniden yorumlayan kuir feminist koro Korospular'ın üyeleriyle söyleşti…
Doğada Oyun ve Sanat Kampları’nda sanatçı ve sanat eğitmenleri Yasemin Erdin Tavukçu, Yeşim Tezgören ve Zeynep Cin çocukların oynayarak, çizerek, şarkı söyleyerek, dans ederek, bitkilere dokunarak, ağaçlara sarılarak doğaya, kendi doğalarına yakınlaşmalarına vesile oluyorlar. Pandemi sebebiyle ara verdikleri kamplarının muhteviyatını ve çocukların kendilerine sağlanan özgür ifade alanlarıyla nasıl da sağlıklı yetişkinliklere adım atabileceklerini konuştuk.
İlknur Yakupoğlu yöresinin müziğini yaşatmayı kendine sevgi ve sebatla iş edinmiş bir halk müzisyeni. Bunu yaparken geleneksel oturuş kalkışları önemsiyor, kerteriz alıyor. Fakat bir derleme yaparken veya bir şarkı, türkü yazarken içine tavrını, sözünü, hissiyatını katmayı da bir o kadar önemsiyor. “Yeni” bir şey yapmak istediğinde zemininden emin olmayı ve yaptığı şeyin içine sinmesini de…
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık