DİĞER
“Sessizce ve yavaşça, ince ince, dil ve üslubun sabırlı terbiyesiyle, hiçbir acıyı ve kederi göze sokmadan bir anıt yaratmıştır Margosyan Türkçede. Tatlı, oyunlu, neşeli üslubunda var ettiği ve okuru getirip dibine bıraktığı bu anıt bir yokluk, bir felaket anıtından başka bir şey değildir.”
"Koçunyan elbette Ahmet Midhat’ı anıyor. Onun nasıl vefat ettiğini anlatıyor, 70 yaşındaki yazarın son günlerini tasvir edip derin üzüntüsünü ifade ediyor. Dikkat çekici bir hürmet ve apaçık bir hayranlıkla yapıyor bunu. Öte yandan yazının diğer bölümünde Midhat Efendi’yle karşılaştırarak Osmanlı Ermenilerininin kültürel-edebi üretimini eleştiriyor. Bu bağlamda yazının hem başlığı ve açılış cümlesi olan ifade manidar: Gerçekten büyük adam var mı bizde?”
Orhan Pamuk does narrate the “local” as Kirsch tells us, sure, but he does this by turning the image into an allegory. He diagrams the fluid reality of a society by reducing it to sharp dualities
“Edebiyat alanı”nın karmaşık yapısını düşünmeyi kolayca unutan bu yaklaşımdan romantik bir “edebîlik” övgüsü ve serbest piyasa mistisizminden başka bir şey kalır mı?
Bosna Savaşı romantizmi konusunda ülkemiz dünyada açık ara önde. Ama gelin görün ki bu romantizm bir yayın, tercüme, düşünce ve araştırma bolluğuna dönüşmüyor. Ne kadar anlamak istiyoruz Bosna’yı? Yoksa esas sevdiğimiz kendi düşük maliyetli romantizmimiz mi?
Basbayağı sağcı bir kültür devinimini; özerk, bağımsız, kayıtsız, eyvallahsızmış gibi sunmak, sadece okuma yazma tecrübesinin ilk basamaklarındaki romantik gençlerin aklını çelebilir bir poz olarak kalıyor...
Okuru kendi yerelliğinin ve şahsiyetinin kodlarını çözümlemeye çağıran bir çağdaş romancı olarak Patrick Modiano emek ve sabır talep ediyor
Bugün bir küresel meta olarak romanın dinamiklerini yeniden konuşmamız gerektiğini gösteren önemli bir örnek Zemberekkuşu’nun Güncesi...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık