DİĞER
"Karanlık Yüz'de Mankell resmî polis tahkikatını izleyerek refah devleti cephesinin arkasında karanlık bir şeyler olduğuna işaret ediyor. Olay örgüsünün merkezinde ise biraz alkolik, biraz kilolu, şekeri hayli yüksek, esrarı çözmeden bırakmayan, insani özelliklerini yitirmemiş, sevilen bir polis var: Kurt Wallander."
"Belki diyorum, akademi ödüllerinde kadın oyuncuda olmasa bile erkek oyuncu kategorisinde bu yıl bir sürpriz yaşarız. Riz Ahmed Sound of Metal ile En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını alır... Peki, kim bu Riz Ahmed?"
"Bundan önce de 'yol sesi' heyecanıyla pek çok kez yollara düştü, gördüklerini de (elbette) yazdı Zeynep Oral. Ülkelerden çok 'bilmediğimiz, tanımadığımız, merak bile etmediğimiz, tanımaya pek de çalışmadığımız toplumlar'ı yazdı. İçlerinde özellikle Katmandu’dan Meksika’ya’yı unutamam. Bu seferki 'yol sesi' masa başından yükseliyor."
"Bond'un yazarı Fleming ve Le Carré’nin kitapları (hatta ekran/perde uyarlamaları da), birbirinin zıddı sayılır. Le Carré gerçekten, gördüklerinden, yaşadıklarından yanadır, onlardan esinlenir. Fleming ise caka yapar, şatafatı sever, ille de güzel kadınlar (ve inanılmaz kötü adamlar) ister."
"Sinemacılığı kendi kendine öğrenen Kim Ki-duk, üzerinde en fazla tartışılan Koreli yönetmenlerdendir. Kendini hep mukayese edildiği ve bir kısmını fazlaca entelektüel bulduğu meslektaşlarından ayrı tuttu. Filmlerinin konusu zaman zaman rahatsız edici bulundu, kadına ve kadın-erkek ilişkisine bakışı, şiddetten kaçınmayışı yüzünden eleştirildi, ama tekniği nedeniyle de övgü aldı."
Detektif Renée Ballard ile henüz tanışmadıysanız, bu fırsatı kaçırmayın: Annesi onunla hiç ilgilenmemiş. Çok sevdiği babası ise kızı on dört yaşındayken ölmüş. Neyse ki bir yıl evsiz kaldıktan sonra büyükannesi Tutu’nun yanına gidiyor. İşe gazetecilikle başlayıp sonra polis oluyor. Teknik olarak evsiz. Kumsalda ya da karakolda yatıyor. Hayatında sadece Tutu ve köpeği Lola var...
"Cinayet A.Ş.’de Erbulak’ın önceki kitaplarının birinden, Cinayet Sınıfı Başkanı’ndan karakterler var. Norveç’teki Ali ile İstanbul’daki Ela. Onların birlikte yer aldıkları ilk kitaptan on yıl sonra neler yaşadıklarını anlatıyor Erbulak. Arka kapaktaki tanıtımında Ahmet Ümit’in dediği gibi, “yıllarca yaşadığı Norveç’in polisiyesi ile Türk polisiyesini harmanlayıp okura şık bir sentez sunmuş.”
Geçen hafta kaybettiğimiz felsefeci, yazar, yayıncı, çevirmen ve şair Oruç Aruoba için uzun yıllar birlikte çalıştığı Sevin Okyay bir veda yazısı kaleme aldı...
Neslihan Önderoğlu: Yas tutmayı bilmediğimiz için ağlamaya âşık bir milletiz. Geçmişimize bakarsanız, katliamlar, öldürülen aydınlar ve toplumsal travmalar bizde çok çabuk yaşanır ve unutulur...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık