DİĞER
“Beyatlı’nın 'Koca Mustâpaşa' şiirinde bir soru açık kalır: Geçmiş bu denli cennetvari idi de, yani Allah’ın yaratısından pay almış bir yer idi ise, o halde neden yıkıma uğramıştır? İlahi âlemle iç içe geçmiş bir uzam olarak geçmiş’in geleceği neden vücuda gelmemiş ve yıkıma sürüklenmiştir?”
"Ona göre başlangıç Aydınlanma düşüncesi değil, Rönesans’tır. Hümanizm, Aydınlanma fikriyle yani 18. yüzyılla başlatılamaz; Rönesans’la, 16. yüzyılla başlatılması gerekir. Şu da var: Batur, Rönesans’tan geriye, sözgelimi antik Yunan’a gitmedi. Neden? Bence şu: Antik dünya burjuva sınıfının olduğu bir dünya değildi."
"Görünüşe bakılırsa, bu topluluk içinde herkes tekil özerkliğini korumak ve durumdan vazife değil, –çıkarabilecek gücü kaldıysa– neşe çıkarmak niyetinde. Üstelik Spinoza hakkındaki yorumlarımız bile çok farklı; birlikteliğimizi sözde doğrular, sonsuz hakikatler üstüne değil, farklılıklarımız üstüne oturtuyor ve örgüt sözcüğüne verilen anlamda örgütlenmiyoruz."
"Kojin Karatani, modern edebiyatın kökenlerinin manzaranın keşfine dayandığını ileri sürer. Türk şiirinde manzaranın keşfi Faruk Nafiz Çamlıbel’in şiiriyle ortaya çıkmaktadır. Manzaranın ortaya çıktığı, hemen hemen kimsenin yabancısı olmadığı bu yapıt, kuşkusuz 'Han Duvarları' şiiridir. 'Han Duvarları', kompozisyon ve yapı bakımından sağlam bir şiirdir."
"Cemal Süreya’nın poetik tavrında, ‘60’ların ortasında, bir değişim meydana gelir. Süreya sanki bir durum değerlendirmesi yapmış gibidir. Ayrıştırıcı polemik ve kavga terk edilir ve onun yerine, gerek ‘günümüz şiiri’ denen olguyu yerli yerine koyma, gerekse geçmişte eleştirilen şiiri, şairi yeniden tanımlama, yani poetikayı yeniden inşa etme tavrı ön plana çıkar."
"Enzensberger’in 99 Vinyet’i ile Cemal Süreya’nın 99 Yüz’ü karşılaştırmalı olarak okunabilir. Yine de bir farktan söz etmek gerekir. Enzensberger belli bir problematikten hareketle yazıyor, dolayısıyla problemi gereği sadece yazarlara odaklanıyor."
"Sezen Aksu aslında bir kadının aşk yaşantısı için duasını dile getiriyordu. Kenan Doğulu’nun şarkısında dile gelen ise aşk arzusu içinde olan bir erkeğin narasıdır. Ve bu nara Neron tipinin narası oldu."
"1960’lı yılların başından itibaren gelen şairlerin şiirlerindeki ses, artık bileşenlerden oluşan bir sestir; onların sesinde daha önceki şairlerin sesini bulmak mümkündür. Karakoç’un sesi ise, 50’den önceki büyük şairlerimizin sesi gibi, poetik bakımdan yekpare, arı, tekil bir sestir."
"Beklediler Gitmedik, Alpay’ın 2005’ten günümüze gelen süreçte yazdığı şiir yazılarını bir araya getiriyor. Kitap, 'Sunuş' ve 'Gerekçe' olmak üzere, iki yazıyla açılıyor; her ikisi de ilk defa kitapta yayımlanan yazılar. Alpay’ın şiire yaklaşımına ilişkin anlayışının temel kavramlarını, düşüncelerini, görgü ve ilkelerini bu iki yazıda bulmak mümkün."
“Ekmeğin Şarkısı’nı nasıl okumamız gerekir? Hareket noktası ne olmalıdır? Varujan köy dünyasının kusurlarını neden görmezden gelmiştir? Şair kendisinden önce gelen hangi şairler veya şairlerle konuşmaktadır? Daha önce yazılmış olan hangi yapıtı daha ileri taşımaya çalışmaktadır? Varujan, Hesiodos’un İşler ve Günler’ini okumuş olabilir mi?”
Politik ve devrimci Osmanlı şairi Taniel Varujan'ı hatırlamak: "Bugün bana, bana gelin hepiniz, / Ne çok alev var yüreğimde, ne çok ışık can evimde. / Sizin killi / Çamurlarınızdan ben, / Yeni bir İnsanlık yoğururum, Ümitli…"
"Aruoba’nın şiirlerinin felsefeyle ilgisi yoktur; ne felsefeyi dile getirir ne de böyle bir niyeti vardır. Denemelerinde felsefi bir yük vardır ama şiirleri felsefeyi yüklenmiş değildir. Aruoba’nın herhangi bir deneme kitabına şöyle üstünkörü bakıp şiirlerini okumadan onun için 'felsefenin şairi' demek ya da 'şiir yoluyla felsefi düşüncelerini işlemiştir' demek, Aruoba’nın şiirinin, felsefenin şiiri olduğunu ileri sürmek sadece karacahillik değil, aynı zamanda hurafe üretmek demektir."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık