Süddeutsche Zeitung, seçim sonucunu HDP’nin aldığı seçim başarısı açısından değerlendiriyor:
“Kürtler, ulaştıkları seçim zaferiyle Türkiye’nin tarihî bir eşiği atlamasına yardımcı oldular. Ve Kürtler Türkiye’nin Türkmenistan benzeri bir Orta Asya otokrasisine dönüşmesini engellediler. Şimdi ise Kürtlerin mecliste nasıl bir rol üstleneceklerine karar vermesi gerekiyor.”
Stuttgarter Zeitung ise seçim sonuçlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan perspektifinden değerlendiriyor:
“Birçok şey Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nasıl tavır alacağına bağlı. Seçim sonucu özellikle Cumhurbaşkanı açısından acı bir yenilgi. Ama şimdi Erdoğan’ın partilerüstü bir cumhurbaşkanı rolünü üstlenmesi gibi bir fırsat da önüne çıkmış bulunuyor. Bu anlamda Erdoğan’ın yıldızı parlayabilir. En azından yaptığı ilk yazılı açıklamada, demokratik kazanımların korunması için siyasi partileri ‘sorumlu davranmaya’ ve ‘hassasiyete’ davet etmesi ümit vericidir. Ve bu sağduyunun devam etmesi ümit edilir. Aksi takdirde Türkiye türbülanslı dönemlere girebilir.”
Mannheimer Morgen gazetesi, Türkiye'deki seçimin demokrasinin zaferi olduğunu vurguluyor:
“Erdoğan ve partisi AKP’ye verilen ibret dersi demokrasinin zaferidir. Seçime yüksek katılım, Türklerin kaybedilecek neler olduğunun gayet bilincinde olduklarını da ortaya koyuyor. Erdoğan’ın seçim kampanyaları sırasında -anayasa uyarınca yasak olmasına rağmen- AKP lehine tavır alması, muhalefet partilerinin devlet medyasında haksızlığa uğramasına rağmen alınan bu sonuç dikkat çekicidir. Erdoğan ve AKP, kendi çevrelerini fütursuzca kayırma politikalarının faturasını aldılar. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan çılgınca başına buyrukluğuyla tuhaf bir biçimde halktan uzaklaştı.”
Frankenpost adlı gazetenin yorumu da HDP’nin seçim zaferine odaklı:
“Farklı etnik kökenli seçmene sahip HDP’nin meclise girmesinin Türk demokrasisi için bir kilometre taşı olup olmayacağını zaman gösterecek. Bu parti Almanya’daki Yeşiller Partisi’nin bir Türkiye versiyonu olma özelliklerini taşıyor. İlk işaretler, HDP’nin sadece Kürtlere yönelik bir yandaş politikasına takılıp kalmayacağı yönünde. Bu partinin bir noktada değişim yarattığı aşikar: HDP’nin meclise girmesiyle AKP, koalisyon hükümetleri oluşturma zorunda bırakılmış oldu. Bu, Türkiye’deki çürümüş siyasi atmosfere şifa etkisi yapabilir. Davutoğlu hükümeti oluştururken uzlaşma aramak zorunda kalacaktır.”
Schwäbische Zeitung'un yorumuna geçiyoruz:
“Başbakanlığı döneminde Recep Tayyip Erdoğan 13 yıl içinde birçoklarına daha önceleri hiç hayal edilemeyecek bir yaşam standardı sağladı. Ancak medyayı ve adalet kurumlarını engelleme girişimleri insanları korkuttu. Türkiye bu seçimle demokratik yapılanmalarını güçlendirmiş oldu. Kürt partisi HDP'nin meclise girmesi, toplumsal barış yönünde atılmış bir adım. Ancak şimdi Avrupa'nın dikkatli olması gerekir. 45 gün içerisinde koalisyon kurulamazsa, o takdirde erken seçime gidilmesi gündeme gelir. Türkiye'de önümüzdeki haftalarda meydana gelecek gelişmeler geleceği büyük ölçüde etkileyebilir. Türkiye'nin Erdoğan'dan özgürleşmesi Avrupa'yı umutlandırıyor.”