10 Ekim 2015’te 103 insanın hayatını kaybetmesine, 500’den fazla insanın da yaralanmasına sebep olan Ankara Katliamı’yla ilgili 16 firari sanık yönünden açılan davada, kendi yargılandıkları dosyalarda ‘etkin pişmanlıktan’ yararlanan dört IŞİD’ci kadın dinlendi. 10 Ekim Katlamı’nın planlayıcılarından olan ve ‘kırmızı bülten’ ile aranan İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı, ‘kırmızı bülten’ ile arama kararı bulunan Deniz Büyükçelebi’nin eşi Şengül Büyükçelebi, canlı bomba listesinde ismi olduğu için İnterpol’un arama listesinde isimleri bulunan Ayşenur İnci ve Demet Taşar tanık olarak beyan verdi. En az 4 yıl boyunca eşleri ile Suriye’de şehir şehir gezen bu kadınların en önemli ortak özelliği ‘etkin pişmanlık’tan faydalanarak serbest kalmaları.
BirGün'den Burcu Cansu'nun haberine göre etkin pişmanlıktan faydalanan, IŞİD’in canlı bomba listesinde isimleri yer aldığı için İnterpol’ün arama listesinde isimleri bulunan ve şu an serbest dolaşan iki isim şöyle:
IŞİD’in firari zanlısı Ersel Ocak’ın imam nikâhlı eşi Ayşenur İnci: 1 milyon 500 bin lira ödülle İçişleri Bakanlığı’nın ‘Terörden Arananlar Listesi’nde mavi kategoride yer aldı. 15 Aralık 2018’de Habur Sınır Kapısı’nda güvenlik güçlerine teslim oldu. Adıyaman’da mahkemece serbest bırakıldıktan sonra Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine yeniden tutuklandı. Hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Kısa bir süre cezaevinde kaldıktan sonra etkin pişmanlıktan faydalanarak serbest bırakıldı ve hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi. Bu karara itiraz edildi.
Firari IŞİD zanlısı Mehmet Taşar’ın eşi Demet Taşar: 1,5 milyon TL ödülle İçişleri Bakanlığı tarafından “Terörden Arananlar Listesi’nde” mavi kategoride yer aldı. 22 Ocak 2018’de Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde sınırdan geçiş yaparken yakalandı. Adıyaman’da adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Etkin pişmanlıktan yararlandı.
Serbest kalan ve haklarında hüküm kurulmayan diğer önemli iki isim de kırmızı bülten ile aranmasına karşın öldükleri iddia edilen İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi’nin eşleri, Hülya Balı ile Şengül Büyükçelebi.
IŞİD’in ‘Türkiye Emiri’ olduğu belirtilen Ebu Bekir kod adlı İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı: 2018’de MİT’in operasyonuyla yakalandı. IŞİD son toprağını kaybedene dek 4 yıl boyunca Rakka ve Deyrizor bölgelerinde yaşadı. Sevk edildiği mahkemece tutuklandı. 16 ay cezaevinde kaldı. Yargılama sonunda ‘örgüt üyesi olmak’ suçlaması ile 6 yıl üç ay hapis cezası aldı. Ancak etkin pişmanlıktan yararlandığı gerekçesiyle hapis cezası İstinaf Mahkemesi’nce bozuldu.
Suriye ve Türkiye arasında sınır geçişlerini kontrol eden IŞİD firarisi Deniz Büyükçelebi’nin eşi Şengül Büyükçelebi: 2018’de yakalandı. Eşinin IŞİD’e insan kaçakçılığı yaptığı dönemde yurtdışından gelenleri evinde ağırladığını itiraf etti. Örgüt içindeki hiyerarşiyi ve faaliyetleri kısmen anlattı. Deşifre olan ve IŞİD mensubu olduğu bilinen isimler dışında kimseyi teşhis etmedi. 4 yıl Suriye’de sınırda yaşayarak insan kaçakçılığında eşine yardım etti.
"Sanık sandalyesinde olmaları gerekiyordu"
Bu 4 ismin ‘eşlerinin peşinden sürüklediği masum kadınlar olmadığını’ vurgulayan 10 Ekim Katliamı Davası’nın avukatlarından Senem Doğanoğlu, söz konusu kadınların ‘tanık’ değil, sanık olarak yargılanması gerektiğine dikkat çekti. Av. Doğanoğlu, “Bu kadınlar IŞİD’in ‘aklanması’na aracılık eden etkin pişmanlıktan yararlanarak serbestçe aramızda geziyorlar” dedi ve ekledi: “İlk ifadeleri ve duruşmadaki ifadeleri de değerlendirildiğinde şu gerçek açığa çıkıyor ki, bu kadınların hiçbiri örgüt açısından yeni bir bilgi vermiyor. Teşhis edilen isimler nedeniyle etkin pişmanlıktan yararlanıyorlar fakat teşhis ettikleri isimler IŞİD mensubu olduğu bilinen isimler.”
"IŞİD’in faaliyetine devam etmesi için üzerlerine düşeni yerine getiriyorlar"
Av. Senem Doğanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kadınlar hiç de anlattıkları gibi eşlerinin peşinden giden kadınlar değil. Tam tersine hepsi de örgüt içerisinde yer alan IŞİD’e biat eden ve son kale de kaybedilene kadar eşleri ile savaşıyorlar, IŞİD’in faaliyetine devam etmesi için üzerlerine düşeni yerine getiriyorlar.”
2017 ile 2019 yılları arasındaki Yargıtay kararlarına da değinen Doğanoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:“IŞİD’ciler ile ilgili verilen kararların büyük çoğunluğunda ‘mahkûmiyet kurulmaması gerektiği ve ceza verilmesine yer olmadığına’ hükmediliyor.”