10 Ekim Katliamı’nın üzerinden 5 yıl geçti. Katliamda eşi Ali Kitapçı’yı kaybeden Emel Kitapçı, “Olmayan adalet beklentisinin ardında bile bütün deliler çarşaf çarşaf ortadayken hiçbir şey yokmuş gibi davranabildiler” derken 10 Ekim Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, “Sadece hayatını kaybeden yakınlarımız değil geride kalanların da zarar gördüğü bir süreç. Hiçbir şey olmamışsa terörize edilmiş, gözaltına alınmış, hakkımızda soruşturma başlatılmıştır. Hiçbir şey olmamışsa hayat sevincimizi kaybettik” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin farklı illerinden binlerce kişinin “Emek, Barış ve Demokrasi” talebiyle 10 Ekim 2015 tarihinde geldiği Ankara Garı önündeki mitinge yönelik IŞİD’in gerçekleştirdiği katliamın üzerinden 5 yıl geçti. Yakınlarını kaybedenlerin ve yaralananların adalet talebi sürerken firari sanıklar yönünden açılan dava devam ediyor.
"Deliler çarşaf çarşaf ortadayken hiçbir şey yokmuş gibi davranabildiler"
Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre katliamda eşi Ali Kitapçı’yı kaybeden Emel Kitapçı , geride kalan beş yılda kendilerini üzen şeylerin, “muhalif olan her insanın her gün haykırdığı cümleler” olduğunu söyledi. Türkiye’de nefes alacak alan kalmadığını belirten Kitapçı, “Bu süreçte demokrasi bile askıya alındı. Hukuk, adalet, insan hakları, kadın yok. Her şeyin yok edildiği bir dönemdeyiz. Kutuplaşma evresini bile aştığımız bir zamandayız. Pandemi süreciyle birlikte var olan sıkıntıların toplum genelinde arttığı, ırkçılığın, işsizliğin arttığı, zulmün sistematik hale geldiği bir dönemde 10 Ekim’e giriyoruz” dedi.
Geride kalan beş yılın sözle ifade edildiği kadar kolay yaşanmadığını söyleyen Kitapçı’ya göre birçok insanın katliamın ardından adalet beklentisi zaten yoktu. “Olmayan adalet beklentisinin ardında bile bütün deliler çarşaf çarşaf ortadayken hiçbir şey yokmuş gibi davranabildiler” diyen Kitapçı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu mücadeleye başladığımızda kısa sürede sonuç alamayacağımızı biliyorduk. Bu mücadelelerin hayatımız boyunca süreceğini de biliyoruz. Hiçbir katliam davasında da delilerin bu kadar ulu orta sergilendiği buna rağmen bir şey yapılmadığı olmuş mudur bilmiyorum. Gar davası böyle bir dava.”
"Davutoğlu'nun bizlerin üzerinden politika üretmeye çalışması çok öfkelendirdi"
Katliamın birebir sorumlularının yargılanmadığını, yaptıklarının hesabının ödemediğini söyleyen Kitapçı’ya göre geride kalan yakınların canını en çok da beş yılda bu yaktı. Geride kalan beş yılda en öfkelendiği olaya ilişkin Kitapçı, “O dönem Başbakan olan Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı açıklamalar. Bir şey söyleyecekmiş gibi çıkıp da bir şey söylememesi. O sürecin de parçalarından biri olmasına rağmen sanki kendisinin hiçbir rolü yokmuş gibi çıkması, bir şeyler söyleyecek gibi olup hiçbir şey söylememesi, bizlerin üzerinden politika üretmeye çalışması beni bu süreçte en çok öfkelendiren meselelerden birisiydi” dedi.
Yakın dönemde katliamın asıl sorumlularının yargılanıp ceza alacaklarına dair inancının olmadığını belirten Kitapçı, “Toplumsal gelişimlerin uzun vadede olduğunu düşünürsek insanlık, özgürlük, barış, kardeşlik kazanmak zorunda. Uzun vadede bunlar muhakkak olacak. Bugün belki biz birebir göremiyoruz yaşayanlar olarak ama bunlar olmak zorunda ve olacak. Yoksa başka türlü yaşamımızı sürdürmemiz de mümkün değil” diye konuştu.
"Bu beş yılda her şey çok daha kötüye gitti"
10 Ekim Katliamı’nda eşi Uygar Coşgun’u kaybeden 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, geride kalan beş yılın kendileri için çok daha uzun bir zaman dilimi olduğunu belirterek, “Kucaktaki bebeğiniz büyüyor okullu oluyor. Eğer orta yaşlıysanız yaşlı, yaşlıysanız iyice yaşlanmış oluyorsunuz. Takvimsel karşılığı beş yılın çok büyük. Biz hala beş yılın geçtiğine inanamıyoruz” dedi.
Katliamdan zarar gören insanların ve tanık olanların acılarının hala ilk günkü gibi olduğunu söyleyen Coşgun, “O gün alanda olan herkesin bildiği bir şey var. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Bu beş yılda her şey çok daha kötüye gitti. Daha neyle mücadele etmeliyiz, ne kadar mücadele etmeliyiz diye düşünüyoruz. Sadece hayatını kaybeden yakınlarımız değil geride kalanların da zarar gördüğü bir süreç. Hiçbir şey olmamışsa terörize edilmiş, gözaltına alınmış, hakkımızda soruşturma başlatılmıştır. Hiçbir şey olmamışsa hayat sevincimizi kaybettik” ifadelerini kullandı.
"Acıma odaklanacağım yerde anma yapabilecek miyiz diye düşünüyorum"
Pandemi nedeniyle Türkiye genelinde eylem ve etkinliklerine izin verilmediğini belirten Coşgun, meslek odaları temsilcileri, katliamda yaralananlar ve ailelerle birlikte katliamın beşinci yıl dönümünde saat 10.04’de Ankara Gar’ı önünde anma yapacaklarını söyledi. “Bu bir anma ve biz orada olmak zorundayız” diyen Coşgun söylerini şöyle sürdürdü:
“Biz her yıl o alanda cenazelerimiz olduğunu ve onları kaldırmamız gerektiğini düşünüyoruz. Cenaze kaldırma işlemi bir eylem etkinlik olarak değerlendirilemez. Bizim anmamızın da pandemi genelgesi nedeniyle yasaklanabileceğine dair düşüncenin karşısındayız. Yıl dönümü anmaları bizim için çok farklı bir yerde duruyor ve alanda anmamızı gerçekleştirmek için orada olacağız. Hala önümüze engellemeler koyulması, acımızın yok sayılması bizi çok yaralıyor. Ailelerin acısının bu kadar hiçe sayıldığı başka bir ülke var mıdır bilmiyorum. Biz alanda on beş dakikalık anma yapalım diye çok çaba sarf ediyoruz. Özellikle idare ve emniyetle diyalog sürecimiz haftalar öncesinden başlıyor. Her şey farklı olabilirdi. Bu kadar yorulmamız, uğraştırılmamız gerekmiyor. Ben yıl dönümü anmalarında kendi acımı yaşamakla süreci organize etmek arasında kalıyorum. Acıma odaklanacağım yerde anma yapabilecek miyiz diye düşünüyorum. Bu bana ve ailelere haksızlık.”
Katliamın üzerinden geçen beş yıl içerisinde, 19'u tutuklu 17'si firari 36 sanığın yargılandığı katliam davasının son duruşması 3 Ağustos 2018 yılında görüldü. Mahkeme, 36 sanık arasındaki tutuklu 19 kişiye 7,5 yıl ve 101 kez ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen sürede hapis cezaları verdi. 10 Ekim Ankara Katliamı’na ilişkin 16 firari sanık ve “insanlığa karşı suç işlemek” ile yargılanan Erman Ekici yönünden ise açılan dava halen sürüyor.