28 Eylül 2016 10:16
Kolombiya'da hükümet ile solcu gerilla örgütü FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) arasında, 52 yıldır süren çatışma sürecini sonlandırmak için yürütülen müzakerelerin sonunda nihai anlaşmaya varıldı.
Anlaşma Pazar günü referanduma sunulacak ve onaylanması durumunda yarım asırlık savaş sona ermiş olacak.
Kolombiya bu anlaşmaya uzun ve zorlu bir sürecin ardından vardı.
Süreçle ilgili öne çıkan sorulara yanıt aradık...
Kolombiya'da 1948'de, Liberal Parti liderinin bir suikast sonucu öldürülmesiyle Liberal Parti ve Muhafazakâr Parti yanlıları arasında bir iç savaş patlak verdi.
La Violencia (Şiddet) dönemi olarak adlandırılan bu iç savaş döneminde Komünist Parti ve sol örgütler yoksul köylüler arasında güç kazanmaya başladı.
Ülke topraklarının büyük toprak sahiplerinin eline geçmesi süreci hem bu iç savaş dönemin de hem de 1957'de Liberal Parti ve Muhafazakâr Parti'nin uzlaşmaya varması ardından sürdü.
Bu süreçte Komünist Parti yoksul köylülere kendi kontrollerindeki tarım alanları oluşturma ve devlet destekli toprak sahiplerinin saldırılarına karşı 'öz savunmalarını' geliştirme çağrısı yaptı.
Bu kapsamda 1964'te bir kırsal bölgede Marquetalia Cumhuriyeti olarak adlandırılan, bir komünal alan oluşturdu.
Bunu sistem için büyük bir tehdit olarak algılayan iktidar, ordu güçlerini bu bölgede yaşayanların üzerine gönderdi.
Bu saldırıya karşı çıkan, çatışmalar sonrası hayatta kalıp ormanlık alanlara çekilen bir grup Komünist Parti mensubu silahlı mücadeleye yönelme kararı aldı.
Bu da FARC'ın oluşumunu sağladı. FARC on yıllar boyunca büyüyerek faaliyetlerini sürdürdü.
Yarım asırlık çatışmalar boyunca yaklaşık 220 bin kişi yaşamını yitirdi.
6 milyondan fazla kişi evlerinden ayrılmak zorunda kaldı.
On yıllar boyunca ordu güçleri operasyonlarını, FARC ise saldırılarını sürdürdü.
FARC asıl olarak güvenlik güçlerini hedef aldı. Ama sivillerin yaşamını yitirdiği saldırılar da oldu.
Çatışma sürecinde paramiliter gruplar kuruldu. Uyuşturucu kartelleri ve dönem dönem devletin bazı birimleri ve ABD'ye bağlı güçlerle de birlikte çalışan birlikte çalışan bu örgütlerin saldırılarında on binlerce kişi yaşamını yitirdi.
Yaşamını yitirenler arasında sendikacılar, siyasetçiler ve gazeteciler de bulunuyor.
Ortadaki, devlet ile FARC arasındaki ilk müzakere girişimi değil.
1980'lerden 2000'lere kadar çeşitli barış süreci denemeleri yaşandı ancak bunlar başarısızlıkla sonuçlandı.
Bir önceki dönemki hükümette savunma bakanlığı yapan, şahin bir lider olarak görülen, 2010'da iktidara gelirken de FARC'la mücadele sözü veren, iktidarının ilk aylarında da FARC'ın üzerine operasyonlarla giden Juan Manuel Santos, kısa süre sonra müzakere siyasetine doğru yöneldi.
Son barış süreci 2011'de başladı. Görüşmeler bir süre gizli olarak sürdürüldü.
Ağustos 2012'de ise Devlet Başkanı Santos FARC'la görüşmeler yapıldığını kamuoyuna açıkladı.
2012'den sonra görüşmeler kamuoyuna açık şekilde sürdürüldü.
Sürecin neden başladığına dair ise kimisi birbirine zıt, kimisi içi içe geçen farklı yorumlar yapılıyor.
Bunlardan bazıları şöyle:
- Kolombiya devletinin 2000'li yıllarda yoğunlaşan operasyonları sonucunda, bazı önemli liderlerini bu operasyonlarda kaybeden ve üye sayısı azalan örgüt, masaya oturmak zorunda kaldı.
- Devlet Başkanı Santos sorunun askeri yollarla asla çözülemeyeceği kabul etti ve ekonomik istikrar için de bunu kaçınılmaz gördü.
- İki taraf da savaşın sürdürülemez olduğunu ve sürmesi durumunda hiçbir tarafın nihai zafere ulaşamayacağını anladı.
- Hem bölge ülkeleri hem de ABD, çatışmalar nedeniyle duydukları siyaset, ekonomi ve güvenlik bağlamındaki kaygılar nedeniyle Kolombiya'dan bir barış süreci taleplerini artırdı.
İlk olarak FARC tek taraflı ateşkes ilan etti. Bu ateşkes ilanı 19 Kasım 2012'de geldi.
Hemen ardından Kolombiya ordusu da örgüte yönelik operasyonlarını durdurdu.
Bu tek taraflı ateşkesler dönem dönem çöktü. Ancak buna rağmen müzakere masası devrilmedi.
FARC'ın çağrılarına rağmen Kolombiya devleti uzun süre boyunca çift taraflı ateşkesi kabul etmedi.
Çift taraflı ateşkes ancak Temmuz 2016'da geldi.
Barış sürecinin resmen başlamasından önceki dönemde Venezuela eski devlet başkanı Hugo Chavez'in FARC ve Kolombiya devleti arasında temas sağlanması için aracılık yaptığı biliniyor.
Zaten ilk görüşmeler de Venezuela-Kolombiya sınırında yapıldı.
Kamuoyuna bildirilerek yapılan ilk resmi formattaki görüşme ise Norveç'in başkenti Oslo'da gerçekleştirildi.
Görüşmeler daha sonra Küba'nın başkenti Havana'da sürdü.
Müzakereler resmi olarak başladıktan sonra taraflar iki garantör yabancı ülke seçti.
Bu ülkeler, Küba ve uluslararası alandaki çatışmalarla ilgili arabuluculuk konusunda aktif bir ülke olan Norveç oldu.
Bunun dışında iki de 'kolaylaştırıcı' ülke belirlendi.
FARC Venezuela'yı, Kolombiya hükümeti ise Şili'yi seçti.
Arabulucuların süreçte çok önemli bir rolü oldu. Dönem dönem yaşanan krizler ve artan çatışma durumlarında masanın devrilmemesinin en önemli nedenlerinden birinin arabulucuların baskısı olduğu düşünülüyor.
Bu arada Birleşmiş Milletler'in ve yıllarca FARC'a karşı savaşta Kolombiya devletini destekleyen ABD'nin müzakerelere tam desteği, sürecin uluslararası meşruiyetinin kabulü açısından da önemli olarak değerlendiriliyor.
Hayır. Şiddet olayları önceki dönemlere göre önemli oranda azalsa da dönem dönem operasyonlar, saldırılar ve çatışmalar yaşandı.
Bunlar süreci krize soksa da, müzakereciler bu krizlerden çıkmayı başardı.
FARC'ın ilk tek taraflı ateşkes ilanı 19 Kasım 2012'de geldi. Ancak bunu ateşkesin çöküşü ve yeni ateşkes ilanları izledi.
FARC 2014'teki başkanlık seçimlerinin ilk ve ikinci turunda da geçici ateşkes ilan etti.
Ancak kısa süre sonra örgüt tarihinde ilk kez bir generali kaçırdı. Aracılarla yapılan görüşme sonucu general serbest bırakıldı.
2014 Aralık'ında FARC, 2012'den beriki beşinci tek taraflı ateşkesini ilan etti ve bunun sürekli bir tek taraflı ateşkes olduğunu ancak askeri operasyon gerçekleştirilmesi durumunda çökeceğini söyledi.
Santos bunun üzerine ordudan operasyonlarını bir ay süreyle durdurmasını istedi.
Bundan bir kaç ay sonra FARC, kamplarına yaklaştıklarını belirttiği bir grup askere saldırdı ve 11 askeri öldürdü. Santos hemen operasyonların yeniden başlaması emrini verdi.
11 askerin ölümü kamuoyunda barış sürecine ve Santos'a desteği düşürdü. 22 Mayıs'taki ordu operasyonlarında 26 gerilla öldü. FARC komutanlarından Román Ruiz de öldürülenler arasındaydı. FARC tek taraflı ateşkesini yeniden sonlandırdı.
Bütün bu şiddet olaylarında, garantör ülkeler iki tarafa da baskılarını artırdı. Bu olaydan kısa süre sonra Santos'un, kimliği belirlenen gerilla cesetlerinin ailelerine teslim edileceğini, FARC'ın da müzakerelerin sürmesini istediğine dair açıklamaları gibi 'jestler' sürecin yeniden toparlanmasını sağladı.
Bunun ardından mayınların temizlenmesi gibi 'güven inşa eden' projelere girişilmesine karar verildi.
Ancak bundan yine bir süre sonra FARC, iki ayrı bölgede elektrik alt yapılarına saldırılar dahil çeşitli saldırılar düzenledi. Ve yine garantör ülkelerin baskısı üzerine FARC bir kez daha ateşkes ilan etti.
Temmuz 2016'da gelen çift taraflı ateşkesle, şiddet hemen hemen tamamen sona erdi.
Bu arada Şubat 2014'te Semana bir haber sitesi, Havana'daki gözlemcilerin özel görüşmelerinin askeri istihbarata bağlı bir birim tarafından illegal olarak izlendiğini haberleştirdi.
Bunun üzerine Devlet Başkanı Santos, yasadışı dinlemelerin kabul edilmez olduğunu söyledi ve 'barış sürecini sabote etmek isteyen karanlık güçlere karşı soruşturma açılması' talimatını verdi.
İki gün içinde askeri istihbarat başkanı dâhil olmak üzere iki general ihraç edildi.
Kamuoyu yoklamaları halkın büyük bir bölümünün sürece destek verdiğini ortaya koyuyor.
Ancak anlaşmaya karşı kampanya yürüten gruplar ve FARC'ı affetmeyi kabul etmeyen bir toplumsal kesim bulunuyor.
'Hayır' cephesinin en önemli ismi eski devlet başkanı Alvaro Uribe.
Bu cephedekiler, FARC'ın sözlerini tutmayacağını öne sürüyor.
Ayrıca FARC mensuplarının çatışma sürecine dair suçlar nedeniyle hapis yatmadan Kongre'ye girecek olmalarına tepki gösteriyor.
Uribe son konuşmalarından birinde, "Amerikalılar Usame Bin Laden'e cezasızlık sağlamaz. Fransızlar IŞİD'e cezasızlık sağlamaz. Neden Kolombiyalılar teröristlere tam bir cezasızlık sağlasın?" dedi.
Barış süreci altı başlık üzerinden yürüdü.
Bunlar şöyle: Toprak reformu, siyasete katılım, silahsızlanma, yasa dışı uyuşturucu sorununa çözüm, kurbanların hakları, barış anlaşmasının uygulanması.
Müzakereler kapsamında ilk olarak toprak reformu konusunda uzlaşmaya varıldı ve adım adım diğerleri geldi.
Bu son anlaşma artık uygulanma aşamasının teyidi oldu.
Silah bırakma sürecin son aşamasında, yani bu hafta imzalanan nihai anlaşmadan sonra hayata geçirilecek.
FARC gerillaları, anlaşma kapsamında belirlenen 20 'geçiş bölgesine' ve sekiz kampa giderek silahlarını bırakacak.
Gerillaların güvenliğini sağlamak üzere hiçbir sivilin bu alanlara girişine izin verilmeyecek.
Silahlar Birleşmiş Milletler gözetiminde teslim edilecek.
BM'nin bu silahlarla ABD'nin New York kentindeki BM Genel Merkezi'nde, Küba'nın başkenti Havana'da ve Kolombiya'nın bir kentinde heykeller yaptıracağı belirtiliyor.
Yaklaşık 7 bin gerillanın, önümüzdeki altı ay içerisinde silah bırakma sürecini tamamlamış olması gerekiyor.
Nisan 2017'ye kadar 'geçiş bölgeleri' kapatılacak ve FARC gerillaları sivil hayata dönecek.
FARC anlaşma kapsamında bir siyasal partiye dönüşecek. Bu parti 2018'de gerçekleştirilecek milletvekili seçimlerine katılabilecek.
İlk yasama döneminde partiye, ne oranda oy alırsa alsın Kongre'de en az 10 sandalye ayrılacak.
Anlaşma, FARC mensuplarına 'işledikleri siyasi suçlar' nedeniyle af öngörüyor.
Bununla birlikte katliam, işkence ve tecavüz gibi suçlar af kapsamında değil. Ancak suçlarını itiraf etmeleri durumda cezaları indirilebilecek. Toplumsal projelerde yer alarak cezalandırma gibi uygulamalar da hayata geçirilecek.
© Tüm hakları saklıdır.