Südwest Presse adlı gazetenin, Suriye ya da Irak gibi ülkelerde savaşan ve daha sonra Almanya’ya dönerek terör eylemleri düzenleme olasılığı bulunan genç cihatçılara ilişkin yorumunda şu satırlar dikkat çekiyor:
“Almanya dışında çarpışan radikaller konusu şu an için o kadar yeni bir fenomen ki, bunların Almanya’da nasıl bir tehlike oluşturabileceğini kestirmek ve buna karşı önlem almak zor. Geri dönenlerin cezayî takibata alınması önemli, ama sadece dava açmak yetmiyor. Almanya’nın güvenliğinden kendini sorumlu hissedenler, bu radikal savaşçıların durumuyla da ilgili olmak zorundalar. Onları savaşa iten şey ne, nefret duyguları nereden kaynaklanıyor, ne istiyorlar? Ailelere, öğretmenlere, belediyelere ne gibi görevler düşüyor? Tüm bunlar pahalı ve zahmetli şeyler, ama eğer bu ülke özgürlükçü ve hukuk devleti niteliğini korumak istiyorsa, bunları yapmaktan başka çare de yok.”
Iraklı peşmergelere silah ve teçhizat gönderen Alman hükümeti, bölgeye 100 asker yollamak için de harekete geçti.
Badische Neueste Nachrichten adlı gazete, Alman askerlerinin Irak’taki savaşa dahil olmayacağı görüşünde:
“Alman Ordusu, Irak’taki peşmerge güçlerinin korunmasına yönelik olarak sadece peşmergeye kendi kendine yetebilmesi için yardım yapıyor. Tabii bu yardımlar Mali ya da Güney Sudan'daki benzer operasyonlardan çok daha tehlikeli şartlar altında gerçekleşiyor. Evet, tabii ki Irak’ta cihatçıların saldırısı durumunda Alman askerlerinin kendilerini savunmak zorunda kalmaları gündeme gelebilir. Ancak Alman askerleri kendiliklerinden bir çatışmanın içine girmezler.”
Straubinger Tagblatt gazetesi de aynı konuyu yorum sütununa taşımış:
“Şimdi görülen o ki, siyasetçiler zamanında önlem almamış. Silahlı anlaşmazlıkların gelecekte mutlaka devletler arasında yürütülmeyeceğini bundan 20 yıl önce Alman General Klaus Naumann öngörmüştü. Bu nedenle aslında hem kendimizi, hem de anayasayı bu tür durumlara karşı hazır duruma getirmek için yeteri kadar zamanımız vardı.”
Die Welt gazetesi, ABD’de CIA raporuyla başgösteren tartışma çerçevesinde yorumunda şu görüşleri savunuyor:
“BM Özel Görevlisi, ‘terörle mücadele’ ve ‘insan hakları’ konularına ilişkin açıklamasında El Kaide tutuklularına uygulanan sorgu yönetmeleri nedeniyle sorumluların yargı önüne çıkartılmasını talep etti. Cumhuriyetçiler ve CIA öyle bir hırsla karşı koyuyorlar ki, bunun suçüstü yakalanmanın ötesinde anlamı olsa gerek. Söz konusu işkence raporu on yıllık bir kötü geçmişin üzerine çizgi çekmek anlamına gelmiyor. Öte yandan Başkanlık seçimlerinin yaklaştığı bir ortamda Demokratlar Cumhuriyetçileri ‘memleketlerini sevmeyenler’ olarak göstermeye çalışıyor. Cumhuriyetçiler ise ellerine geçen fırsatı kullanarak, Demokratları ahlakî olarak öfkeli, ama terörizme karşı çaresiz gibi lanse etme gayretindeler.”