Gündem

150 kişinin öldüğü Palmiye Sitesi'nin 18 ay firari gezen müteahhidi, kendini böyle savunmuş: Travma geçirdim, İzmir'deki yazlığıma gittim

26 Ağustos 2024 18:50

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 150 kişinin yaşamını yitirdiği Palmiye Sitesi'nin 18 aydır firari müteahhidi Ali Babaoğlu, tutuklandı. Babaoğlu ifadesinde, "Ben deprem gecesi travma geçirdim, bunalıma girdim. Tutuksuz yargılanmak üzere tahliyemi talep ediyorum" derken, Babaoğlu'nun avukatı ise "Müvekkil mal varlıklarını kaybetmiştir, psikiyatrik tedavi görmektedir" dedi. Babaoğlu, sevk edildiği mahkemece 'kaçma ve delilleri karatma şüphesi" gerekçesiyle tutuklandı. 

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Kahramanmaraş'ın Onikişubat ilçesi Şehit Abdullah Çavuş Mahallesi'ndeki Palmiye Sitesi'nin 3 bloku da depremde yıkıldı. Bu sitelerde toplam 150 kişi yaşamını yitirdi ve 16 kişi yaralandı. Soruşturma kapsamında müteahhit Hacı Ahmet Ersoy ve jeoloji mühendisi Ömer Tarakçıoğlu, ifadelerinin ardından "adli kontrol kararı" ile serbest bırakılırken, müteahhit Ali Babaoğlu hakkında da 12 Şubat 2023 tarihinde tutuklama kararı verildi. Aradan geçen 1,5 yıllık süreçte Babaoğlu yakalanamadı.

Firari müteahhit Ali Babaoğlu notere gitmişti

ANKA Haber Ajansı'ndan Mehmet Oflaz'ın haberine göre, firari müteahhit Babaoğlu'nun depremden bir yıl sonra, İzmir'in Çiğli ilçesinde Karşıyaka 7. Noterliği'ne giderek oğlu Mustafa Babaoğlu'na gayrimenkulleri ve araçların satışı ile banka işlemleri gibi birçok konuda vekalet verdiğini gündeme getirmişti. Ali Babaoğlu, 23 Ağustos'ta İzmir'in Karşıyaka ilçesinde emniyet güçleri tarafından yakalanarak, çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.

"Deprem gecesi travma geçirdim, bunalıma girdim"

Ali Babaoğlu'nun ifadesi, Palmiye Sitesi'nde ilişkin davanın görüldüğü Kahramanmaraş 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yakalama kararına göre mahkemece alındı. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla savunma veren Babaoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Ben deprem gecesi travma geçirdim, bunalıma girdim. Kahramanmaraş'ın en büyük alışveriş merkezinin sahibiydim, enkaz altında kaldım, Trabzon caddesindeki iş yerlerim yıkıldı, bu nedenle İzmir ilinde bulunan yazlığıma geldim. Palmiye Sitesi'ni Mehmet Ersoy ile birlikte ortak yaptık, müteahhitleri bizdik, birlikte yaptık. Palmiye Sitesi yapı ortaklığı kooperatifiydi. Konya Teknik Üniversitesi'nin hazırladığı raporda binanın ruhsat ve eklerine uygun yapıldığı teyit edilmiştir. Binamız tamamen ruhsata göre yapılmıştır, binada ruhsat dışında büyüklük bulunmamaktadır. Yapı denetim kanununa göre biz binadan 15 yıl sorumluyuz, bina 99 yılında başlandı, Adapazarı depremi oldu, sonra ruhsat gecikti, bir müteahhit bir mühendis ömür boyu sorumlu olamaz. Bilirkişi raporunda çok net depremin ivmesi yüzde 23 oranında geçtiği belirtilmiştir, bu ivme de tek bir istasyondan alınmıştır, bunların alınmasını talep ediyorum. İstanbul Teknik Üniversitesi'nden karşı rapor aldık ancak bu rapor acele alınmış bir rapordu, birçok eksiklikleri vardı. Binayı 2018'e göre değerlendirilmişti, biz raporların yeniden değerlendirilmesini ve yeni bir rapor aldırılmasını talep ediyoruz. Ayrı zamanda sitede 100 daire yıkılmamıştır, yıkım zeminden kaynaklı olmuştur, karotlar yanlış alınmıştır, öncelikle tutuksuz yargılanmak üzere tahliyemi talep ediyorum."

"Müvekkil psikiyatrik tedavi görmektedir"

Babaoğlu'nun avukatı da "Soruşturmadan bu yana 1.5 yıl zaman geçmiştir, deliller toplanmıştır. Tutuklanma tedbir olmaktan çıkıp cezanın infazına dönüştürecektir. Aynı zamanda müvekkilin yaptığı binaların bir kısmı yıkılmış, bir kısmı da yıkılmamış ve oturuma devam edilmektedir. Bu durum imar iznine ilişkindir, müvekkil yakınlarını ve mal varlıklarını kaybetmiştir, psikiyatrik tedavi görmektedir, tedavisi devam eden hastalıkları vardır, tüm bu nedenlerle adli kontrol şartı ile serbest bırakılmasını talep ediyoruz" dedi.

"Kaçma ve delilleri karartma şüphesi var"

Mahkeme heyeti, oy birliğiyle Baboğlu'nun tutuklanmasına karar verdi. Kararda, "Ali Babaoğlu'nun üzerine atılı bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçunu işlediğine dair ölü muayene tutanaklarına, bilirkişi raporlarına, yıkılan bloklara ilişkin proje ve ruhsat belgelerine dayanan kuvvetli suç şüphesini gösteren somut olgular bulunması, atılı suç için kanunda öngörülen hapis cezasının alt ve üst sınırı, sanığın uzun zamandır firari olması dikkate alındığında kaçma ve delilleri karartma şüphesinin bulunduğu göz önüne alındığında adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağının ve tutuklamanın bu aşamada ölçülü olduğunun değerlendirilmesi dikkate alınarak şüphelinin CMK'nın 100. ve devamı maddeleri gereğince tutuklanmasına karar verildi" ifadelerine yer verildi.