Mültecilerin bir kota planına göre AB ülkelerinde paylaşılması konusunda birlik ülkeleri arasında çekinceler var. Mittelbayrische Zeitung AB içindeki mülteci tartışmasına ilişkin yorumunda şu eleştirel görüşlere yer veriyor:
“Mülteciler meselesi Avrupa’yı bölüyor. Burada söz konusu olan belirli bir kota uyarınca birkaç bin mültecinin AB ülkelerine dağıtılması değil, kaderlerine terk edilmiş olan insanların durumudur. Burada AB’nin bağlayıcı değerleri de söz konusudur. Zor durumdaki insanlarla aktif olarak dayanışmaya geçmek yerine bazı AB ülkeleri bıkıp usanmadan ‘Tekne doldu, yerimiz kalmadı’ şeklinde ifade edilen politikaları uyguluyorlar. AB’nin kuruluş ruhunun temel taşlarından sayılan insan hakları ve merhamet gibi değerlerin çiğnenme tehlikesi başgösteriyor.”
Almanya'da 15 Kasım 2014’te iki genç kıza yardım etmek isterken uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybeden Tuğçe Albayrak'ın ölümüyle ilgili davada, 18 yaşındaki Sanel M. "ölümle sonuçlanan yaralama" suçundan gençlik ceza hukukuna göre 3 yıl hapse mahkûm oldu. Die Welt gazetesinin yorumunda şu görüşler dikkat çekiyor:
“'İki öfkeli genç insanın' çok olağan bir biçimde karşı karşıya gelmesi, Tuğçe Albayrak’ın ölümü, Sanel M. adlı kişinin de gençlik ceza hukuku uyarınca üç yıl hapse mahkum edilmesi ile sonuçlandı. İkinci cezayı Darmstadt Eyalet mahkemesi verdi; ilkini ise genç kadına ölçüsüz bir öfkeyle şiddet kullanarak bu sonucun ortaya çıkmasını göze alan fail. Velev ki o, pervasız konuşan, cüretkâr bir kadın olsun ve erkeklerin sözünü kesmesine izin vermesin. Bu onu cezalandırmayı, ona yumruk atmayı gerektirmez. Bu konuda devletin sözünü ise bir mahkeme aldığı karar ile belirlemiş oldu. Karar sert değil. Sanel M.’ye hayatta bir şans tanınmış oldu. Ama Tuğçe Albayrak, aldığı darbeden sonra böyle bir şansa sahip olamadı.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung'un aynı konudaki yorumunda ise şu görüşlere yer veriliyor:
“Birisine acıma duygusu şabloncu düşünmenin gelişmesine yolaçar. Acıma duygusunun diğer yüzünde ise öfke vardır. Ama öfke de acıma duygusu gibi kolaycılığa kaçar. Dava sırasında sanık Sanel M.’nin yumruk atmadan önce hakaretlere maruz kaldığı, cezaevinde yatarken bir tutuklu tarafından burnunun kırıldığı ortaya çıktı. Cezasını çektikten sonra yaşadığı Offenbach kentinde insan içine çıkamayacağı, bu yüzden kendine yeni bir kimlik bulması gerektiğinin de kendisine söylendiği belirlendi. İşte burada da acıma duygusunun yeri olmamalı. Çünkü böyle bir duygu Tuğçe Albayrak’ın anısına gölge düşürmüş olurdu. Tıpkı Tuğçe’nin kız arkadaşlarının iyi niyetli ifadelerinde sadece kendi hatırladıklarını değil, başkalarından öğrendikleri şeyleri anlatmalarının, sanığın kamuoyu nezdinde davadan önce yargılanması anlamına gelen kadın kahramanlar yaratma girişimlerinin ve de hiç kimseye, kurbanın yakınlarına bile bir yararı olmayacak olan tarzda ucuz taziye dileklerinin Tuğçe’nin anısına gölge düşüreceği gibi.”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 40 yeni kıtalararası balistik füzenin Rusya'nın nükleer silahları arasına katılacağını açıkladı. Nürnberger Nachrichten gazetesi yeni bir silahlanma sarmalı tehlikesinin doğmasını yorum sütunlarına taşımış:
“İki dünya gücü arasındaki silahlanma yarışı yeniden tempo kazanıyor gibi. Ve bu çok kötü bir haber. Buna Ukrayna krizini gerekçe olarak göstermek pek inandırıcı olmuyor. Yeni nükleer füzelerin bu yıl içinde devreye girmesi planlanıyor. Rusya'nın yeniden silahlanmasının asıl nedeni ABD'nin Doğu Avrupa'da bir füze savunması oluşturmak istemesi. Bu nedenle Putin işte tam bu noktayı vurguluyor ve bu yeni füzelerin en modern hava savunma sistemlerini aşacak nitelikte olduğunu belirtiyor.”