Uluslararası toplum Ebola'nın yayılmasını önlemek için çaba gösteriyor, ancak önlemler yeterli olmuyor. Schwäbische Zeitung'un yorumu şöyle:
“Salgından en fazla etkilenen ülkelerin hükümetleri ve sağlık makamları dünyanın zengin kesiminden çok az yardım alıyor. Zenginlere kalsa, mühür vurup Afrika'daki felaketi izole ederdi. Küresel hareketliliğin var olduğu bir dünyada bunun mümkün olmadığı çok açık olmalı. Alaycı gelebilir ancak bunda da bir fırsat söz konusu. Salgınla başladığı ve çok çabuk yayıldığı yerde, yani Afrika'da mücadele edilmeli. Kısacası: Ebola sadece küresel bir tehdit olarak görüldüğü zaman, hastalıkla başkalarının çıkarını gözetmek için değil kendi çıkarlarını da gözetmek için mücadele edilecektir.”
Die Welt gazetesinde de Ebola virüsünün yayılmasına ilişkin bir yorum var:
“Stres, hataya yol açar. Amerikalı hemşirenin yüksek ateşle uçak yolculuğu yapması bir hataydı. Ebola hastasını tedavi eden ve daha sonra yüksek ateşi olan bir kişinin karantinada olması gerekir. Trajik olay Almanya için de bir uyarı. Eğer Ebola'yı yenmek istiyorsak, böyle hataların bir kez daha yapılmasına izin verilmemeli. Avrupa'da Ebola şüphelileri olsa da salgın olan ülkelere yardım en önemlisi. Kriz daha da kötüleşirse, yardımın genişletilmesi konusunda alınan karar son söz olmamalı.”
Süddeutsche Zeitung gazetesi, Ukrayna savaşı ve Kırım'ın ilhakının Moskova'yı zorladığını ve bu durumun petrol fiyatları üzerinde etkisi olacağı yorumuna yer veriyor:
“Güçlü Oligarkların sadakatini ve daha iyi bir yaşam standardını yurttaşlık özgürlüklerinden daha önemli gören çoğu vatandaşın onayını parayla kazandı. Ancak Moskova'nın gelecek yıl devlet harcamalarını karşılamak için varil başına en az 100 dolarlık bir petrol fiyatına ihtiyacı var. Ukrayna'nın doğusundaki savaşın masrafı ve ilhak edilen Kırım'ın güçlendirilmesi Rusya'ya ağır geliyor. Aynı zamanda petrol gelirleri de azalıyor. Putin'in bu karışımın ne kadar tehlikeli olduğunu bilmesi gerekirdi. Rusya Devlet Başkanı'nın KGB çalışanı olduğu bir dönem vardı. Ve bu Putin'in kâbusudur: 80'li yılların ortasında Suudi Arabistan o kadar çok petrol çıkarmıştı ki dünya piyasasındaki fiyatlar dibe vurmuştu. Birkaç yıl sonra da Sovyetler Birliği'nin petrol ihracatı dibe vurdu.“
Volksstimme gazetesi ise Almanya'da bir süredir devam eden grev tartışmalarına yer veriyor:
“Grevlerin kamusal yaşamı sürekli felce uğratması bir tesadüf değil. Yıllardır doktorlar, pilotlar, havaalanı görevlileri ve makinistler, kendi küçük sendikaları içerisinde örgütleniyor. Temelde tabii ki diğer çalışanların yaptığı gibi çıkarları amacıyla örgütlenmeleri onların hakkı. Ancak bunu giderek toplumun ve meslektaşlarının pahasına yapıyorlar. Aynı firma içinde bir çalışan grubunun diğerlerinin pahasına greve gitmesi dayanışma değildir. Zaten doktorlar ve pilotlar iyi ücret alıyor. Ancak mini sendikalar da karşılıklı olarak rekabet içinde olduğunda ölçü kaçıyor. Çünkü böyle durumlarda sendikaların sırf rakiplerinin çalışanlarını yormak için açık taleplerde bulunması tehlikesi doğuyor. Alman hükümetinin artık duruma el koyup bilek güreşi mantığına karşı bir şeyler yapmasının vakti geldi.”