Hollanda gazetesi NRC Handelsblad, Kırım’ın Rusya’ya dâhil edilmesine ilişkin yorumunda, “Avrupa’nın İstikrarı ve Özgürlüğü Sınav’dan Geçiyor” başlığını kullanmış:
“Avrupa’da birçoklarının stratejik ortak olarak gördüğü Rusya, geçtiğimiz haftalarda Avrupa’nın geri kalanına bunun böyle olmadığını açıkça gösterdi. Rusya tek başına ve kendi kurallarına uygun olarak, yani kimseden gizlemediği iktidar politikalarına göre oynamak istiyor. NATO ise kendilerini tehdit altında hisseden üye ülkelere, acil durumlarda destek için özel taahhütler vermekle yükümlü. AB de -daha önce ilân ettiği üzere- sert yaptırımlarla tepki vermek zorunda; her ne kadar bu yaptırımların sonucu kendi üye ülkelerinin ekonomileri için acı sonuçlar doğuracak olsa da… . Çünkü sadece Ukrayna’nın geleceği değil, Avrupa’nın istikrarı ve özgürlüğü de sınavdan geçiyor.”
Sol liberal İngiliz gazetesi Independent ise batının Ukrayna’ya yardım elini uzatması gerektiğini belirtiyor:
“Batılı politika uzmanları Batı’nın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı kararlı bir biçimde karşı çıkmamasını ve Putin’in Kırım’da yaptıklarının aynısını başka ülkelerde de yapmaması için NATO’nun daha sert tepki vermemesini hayretle izliyorlar. Ancak bu şahin çevrelere önemle şu husus hatırlatılmalı: Soğuk Savaş batılı savaş gemilerinin yardımıyla Sivastopol önlerinde bitirilmedi; batılı ülkelerdeki refah ve özgürlük ile bunun tersinin yaşandığı doğu ülkeleri arasındaki çelişki Soğuk Savaşı sonlandırdı. Elbette ki Batı, Rusya’ya karşı yaptırımları uygulamaya geçirmeli. Ancak Batı nihayetinde Kırım krizine tepki olarak elinden gelen tüm imkânları kullanarak Ukrayna'da refah ve özgürlüklerin gelişmesine yardımcı olmalı. Zira Kiev'deki Bağımsızlık Meydanı'nda bu hedef uğruna hayatlarını kaybedenler oldu.”
Fransız Le Monde gazetesi ise batılı ülkelerin Libya'da başlattığı askerî girişimlerden üç yıl sonra ülkedeki bugün ortaya çıkan durumu yorum sütunlarına taşımış:
“Libya'da ekonomi çökmüş durumda, kentlerde ise milisler ve silâhlı çeteler sokakları kontrol ediyor. Uluslararası İnsan Hakları Örgütü’nün (Human Rights Watch) verilerine göre ülkede yaklaşık 8 bin kişi hapishanelerde yatıyor ve işkencenin günlük uygulamalardan olduğu belirtiliyor. Görülen o ki ülkedeki grupların hedefi Libya'yı batılı ve doğulu şeklinde ikiye bölmek. 2011 yılında Arap Birliği'nin ve BM'nin desteği ile başlatılan askerî girişim, Bingazi kentindeki düzenleneceğinden endişe edilen bir katliamı önlemeye yönelikti. Le Monde gazetesi de askerî girişimden yana tavır aldı. Ancak bugün Libya'ya bakıldığında şu soruyu yöneltmek gerekiyor: Haklı ve haksız kısmen de olsa bu ülkede olup bitenlerden sorumlular olarak ülkedeki gelişmelere tamamen sırtımızı dönebilir, oradaki durumu tamamen başıboş bırakabilir miyiz?”
Muhafazakâr İsveç gazetesi Svenska Dagbladet ise Afganistan'da yapılacak devlet başkanlığı seçimine ilişkin şu görüşlere yer veriyor.
“Afganistan'da devlet başkanlığına aday olan 9 erkek politikacının hepsi, Taliban'dan ekonomik sorunlara, yolsuzluklardan, ülkenin bir uyuşturucu ülkesine dönüşmeye yüz tutmasına kadar her soruna kendisinin çözüm olacağını iddia ediyor. Birçokları şimdiki Devlet Başkanı Karzai'yi eleştiriyor ve geçen 13 yıl içerisindeki başarısız uygulamalardan Karzai'yi sorumlu tutuyorlar. Oysaki 9 adaydan 6'sı Karzai hükümetinde önemli görevler üstlenmişti. Ne yazık ki tüm 9 aday da benzer mesajlar veriyor ve benzer taahhütlerde bulunuyor, hiçbiri seçmene yeni bir şeyler sunmuyor.”