02 Ocak 2022 12:18
Ayşe Sayın
2021'de koronavirüse karşı aşılamanın başlamasının ardından salgın yasaklarının gevşetilmesiyle siyasetçiler de sahaya indi. Erken seçim tartışmaları, muhalefetin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tartışmaları gündemden düşmedi.
Hem salgın, hem de uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle, geçen yılın son aylarında Türk lirasının rekor değer kaybı, hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon, iktidarı zorlayan konular oldu. Muhalefetin iktidara yönelik erken seçim baskılarını artırmayı hedeflediği yeni yılda, siyasetin rotasını büyük ölçüde ekonomideki gelişmeler belirleyecek görünüyor.
2022'de Türkiye'de siyaset gündeminde öne çıkması beklenen başlıklar şöyle:
Koronavirüs salgını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "faiz sebep, enflasyon sonuç" yaklaşımıyla uygulamaya koyduğu yeni ekonomi politikaları nedeniyle, geçen yılın son aylarında Türk lirasında rekor değer kaybı görüldü.
Lütfü Elvan'ın Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan istifası ve yerine yardımcısı Nureddin Nebati'nin atanmasından sonra geçen yılın son ayında uygulamaya konulan "kur korumalı TL mevduatı" sistemi dövizi bir süre frenlese de, uygulanan politikanın esas sonucu 2022'de görülecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, yeni yılda önceliğini enflasyon ve hayat pahalılığına karşı ekonomi politikalarına vermesi bekleniyor.
Birçok yorumcuya göre iktidarın ekonomi politikalarının başarı veya başarısızlıkla sonuçlanması, seçim tarihini belirlemede en önemli etken olacak.
İktidarın asgari ücreti 4 bin 250 liraya çıkarması; ücretli kesimlere yapılacak artışların ardından dövize yönelik yeni kararın uygulanmaya başlaması, olası bir erken seçimin altyapısı olarak da görülüyor. Siyasi kulislerde, seçimlerin Haziran 2023'te yapılacağını ısrarla vurgulasa da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ekonomide attığı bu adımlardan kısa sürede sonuç alıp almayacağına bağlı olarak sürpriz hamleler yapabileceği konuşuluyor.
Dövizdeki düşüşün iktidar partisi tabanına olumlu yansıdığına dikkat çekilirken bunun birkaç ay boyunca devam etmesi halinde iktidarın, göstergeler daha da kötüye gitmeden bir "baskın seçim"i gündemine alabileceği yorumları yapılıyor. Muhalefet kulislerinde "baskın seçim" için Haziran, "erken seçim" için ise Kasım ayı işaret ediliyor.
İktidar bloğu, seçimlere dönük iki önemli düzenlemeyi, Mart ayı başında Meclis gündemine getirmeyi planlıyor.
AKP ve MHP'nin 2023 seçimlerinde uygulanmak üzere uzun süredir hazırladığı "Seçim ve Siyasi Partiler Yasası" değişikliğinin, Mart ayı başında Meclis'e sunulması düşünülüyor. Seçim barajının yüzde 7'ye indirilmesini öngören düzenlemenin ilk seçimde uygulanabilmesi için seçimlerden bir yıl önce yasalaşması gerekiyor.
AKP ve MHP; erken seçim tartışmalarının önünü kesmek için bu konudaki yasa teklifini Meclis'e sunma konusunda aceleci olmadı. AKP'nin istediği "dar, daraltılmış bölge" gibi kritik konularda MHP ile uzlaşma sağlanamadığı için dar kapsamlı bir teklifin Meclis'e sunulacağı belirtiliyor. Ancak Seçim Yasası değişikliği bir erken seçime engel değil. Yapılacak değişiklik olmadan da seçime gidilmesi mümkün.
Cumhurbaşkanlığı seçimi için yüzde 50+1 oyu koşulu nedeniyle bir anlamda zorunlu hale gelen seçim ittifaklarının zaten barajı "sıfırladığı," bu nedenle seçim barajının yüzde 7'ye çekilmesinin de çok anlamı olmadığı kulislerde ifade ediliyor.
AKP'nin seçim öncesinde yapacağı önemli düzenlemelerden birisi ise "yalan haber ve dezenformasyonla mücadele" gerekçesiyle, hem sosyal medya kuruluşları hem de kullanıcılara yönelik yaptırımlar içeren yasal düzenleme olacak. Yine Mart ayı içinde yasalaştırılması planlanan düzenleme ile seçimlere dönük sosyal medyadan "dezenformasyon" nitelikli paylaşımlar nedeniyle de yaptırımlar söz konusu olabilecek.
2022'de şekillenmesi beklenen bir başka konu ise "ittifaklar" olacak. AKP, MHP ve Büyük Birlik Partisi'nin içinde yer aldığı "Cumhur İttifakı"nın bir sonraki seçime taşınmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ittifakı genişletme ve bir dönem için daha iktidarını garantiye alma çabası içinde olduğu biliniyor. Ancak İYİ Parti'yi "Millet İttifakı"ndan koparma çabası sonuçsuz kalan AKP'nin, seçim ittifakını genişletmesi kolay görünmüyor.
CHP ve İYİ Parti'nin başını çektiği "Millet İttifakı" ise seçim işbirliğini, geçen Aralık ayında tamamlanan "güçlendirilmiş parlamenter sistem" çalışmasına katılan siyasi partilerle genişletmeyi hedefliyor. Daha önce de Millet İttifakı içinde yer alan Demokrat Parti ve Saadet Partisi'nin yanı sıra, Ali Babacan'ın liderliğindeki DEVA Partisi ve Ahmet Davutoğlu'nun genel başkanlığını yürüttüğü Gelecek Partisi'nin de seçim sürecine girildiğinde Millet İttifakı'na katılmasına yüksek olasılık tanınıyor.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, BBC Türkçe'nin de aralarında bulunduğu gazetecilere, hem ortak cumhurbaşkanı adayı, hem de ittifak konusundaki koşulunun, "geçiş süreci" ilkelerinde uzlaşmak olduğunu açıklamıştı.
Mevcut ittifaklar içinde yer almama kararlılığındaki HDP ise sol partilerle ittifaka sıcak bakıyor. Bu kapsamda HDP'nin öncülüğünde bazı sol ve sosyalist partilerin katımıyla "üçüncü ittifak" da gündemde.
Türkiye İşçi Partisi ve Sol Parti'nin de bu ittifak içinde yer alması bekleniyor. HDP yöneticileri de, seçim sürecine girene kadar cumhurbaşkanı adayı çıkarıp çıkarmama konusundaki tutumunu açıklamayacaklarını ifade ediyor. Aday çıkarılmaması halinde de üçünü ittifakın "parlamento seçim işbirliği" olarak hayata geçmesi mümkün.
https://www.youtube.com/watch?v=WXB25azHumU&t=5s
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi ve Demokrat Parti'nin temsilcilerinin katılımıyla hazırlanan "güçlendirilmiş parlamenter sistem" önerisinin bu ay içinde ortak basın toplantısı ile kamuoyuna açıklanması bekleniyor.
Henüz kesinleşmemekle birlikte, zaman zaman ikili görüşmeler yapan altı siyasi parti lideri, "güçlendirilmiş parlamenter sistem" önerisini açıklamak için ilk kez bir araya gelebilir. Altı partinin bir sonraki adımı ise iktidara gelmeleri halinde, "parlamenter sisteme geçiş için anayasa değişikliği yapılana kadar geçen süre" olarak ifade edilen "geçiş süreci" planlaması olacak ve bu çalışma için masaya oturulacak.
Bu kapsamda, bir anlamda "fiili parlamenter sistem" uygulamasına dönük, cumhurbaşkanının yetkilerinin nasıl düzenleneceği, ittifak ortağı partilerin hükümette nasıl yer alacağı, devlet sisteminin nasıl yeniden düzenleneceğini de içeren bir "yol haritası" çıkarılacak. Bu çerçevede siyasi partiler kendi yaptıkları iç çalışmaları ortaklaştırmaya çalışacak. Ancak "geçiş süreci"ne ilişkin yol haritasının, seçim sürecine girilmesinden sonra kamuoyuna açıklanması planlanıyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kapatılması istemiyle dava açtığı HDP hakkında Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar, siyasetin de yeniden şekillenmesine neden olabilir.
Anayasa Mahkemesi'nin raportörünün esas hakkındaki raporu tamamlamasının ardından yüksek mahkeme, HDP hakkındaki kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. Anayasa Mahkemesi HDP hakkında kapatma, hazine yardımının tümüyle veya bir bölümünün kesilmesi kararlarından birisini verebilir.
Halen parlamentoda üçüncü büyük parti konumundaki HDP seçmeninin tercihi cumhurbaşkanlığı seçim sonucunu etkileyeceği için, davanın sonucu siyaseten de önemli sonuçlar doğurabilir.
Kapatma kararına karşı "alternatif planları"nın hazır olduğunu sık sık dile getiren HDP yönetimine göre partili seçmen kapatma kararının "cezasını" hem iktidara, hem de kapatma kararı karşısında sessiz kalması halinde "muhalefet partilerine kesebilir."
Hesaplarını "kapatılmama" üzerine yapan HDP, geçen Eylül ayı sonunda, başta "cumhurbaşkanlığı seçimi" olmak üzere "Türkiye'nin önemli sorunlarının çözümü için, tüm toplumsal taraflarla ve siyasi aktörlerle görüşmeye, müzakereye ve ortak yönetime hazır olduğuna" ilişkin 11 maddelik tutum belgesi açıkladı ve İYİ Parti dışındaki muhalefet partileri ile de görüşme trafiği başlattı.
İktidara erken seçim baskısını artırmak için muhalefet partileri olarak Meclis'te "erken seçim önergesi" verilmesi çerçevesinde de HDP Eş Genel Başkanları, muhalefet liderleri ile görüşmeleri sürdürüyor. Parti liderleri, bir "ittifak" şeklinde olmasa da seçim sürecine ilişkin işbirliğine açık oldukları mesajları ile dikkat çekiyor.
Siyaset gündeminde geçen yıldan yeni yıla taşınan önemli gündem maddelerinden birisi ise "Millet İttifakı adayının kim olacağı" tartışması.
Muhalefet, bir erken seçim kararı alınmadıkça "iktidarın yıpratma kampanyasının hedefi olabilir" gerekçesiyle, aday ismi açıklamayı en son adım olarak planlıyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in adaylık yarışından çekilmesi nedeniyle ağırlıklı görüş adayın "CHP'li olacağı" yönünde ve şu anda öne çıkan isim ise Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu.
CHP'de Kılıçdaroğlu'nun yanısıra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu en güçlü alternatif olarak kulislerde konuşuluyor. Yakın çevresine göre de İmamoğlu aday olmak istiyor, ancak "Kılıçdaroğlu'na rağmen bir adım atması söz konusu değil."
Başta İYİ Parti olmak üzere muhalefet partileri "geçiş sürecini" yönetecek bir isim olarak Kılıçdaroğlu'na olumlu bakıyor ancak cumhurbaşkanı adayının "seçimi kazanabilecek bir isim olması" gerektiği vurgulanıyor. Son aylarda gündem belirleyen çıkışları ile dikkat çeken CHP liderinin bu çabası da "kazanacak aday olma"ya dönük hamleler olarak yorumlanıyor.
Siyasi kulislerde, Kılıçdaroğlu'nun nihai noktada "seçimi kazanacağını güçlü görmesi halinde" kendisi dışındaki bir ismin aday gösterilmesinden yana tavır koyacağı beklentisi yüksek.
Millet İttifakı'nın tek bir çatı adayla mı yoksa her partinin tek tek kendi adayıyla mı seçime gideceği konusunda henüz bir karar alınmamakla birlikte, "ortak çatı aday" görüşü ağırlık kazanıyor.
© Tüm hakları saklıdır.