Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, Paris Anlaşması'nda öngörülen, 10 yıllık periyotta sıcaklıkları Sanayi Devrimi öncesi döneme göre 1,5 derecede tutma hedefinin, muhtemelen 2028'de başarısız olacağını söyledi.
Avrupa Birliğine bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi'ne göre, küresel ortalama sıcaklığın 1991-2020 ortalamasının 0,72 derece ve 2023 ortalamasının 0,12 derece üzerine çıkarak 15,10 derece hesaplandığı 2024 yılı, 1850'den bu yana tutulan küresel sıcaklık kayıtlarına göre en sıcak yıl oldu. Bu sıcaklık ortalaması, Sanayi Devrimi öncesi seviyenin 1,6 derece üzerinde bir artışa denk gelirken, 2024, küresel ortalama sıcaklığın, Sanayi Devrimi öncesi seviyenin 1,5 derece üzerine çıktığı ilk yıl oldu.
Günlük küresel sıcaklık ortalamasının 17,16 derece ölçüldüğü 22 Temmuz 2024 kayıtlara en sıcak gün olarak geçerken, son 10 yılın hepsi (2015-2024) kayıtlardaki en sıcak 10 yıl içinde yer aldı. Antarktika ve Avustralya dışındaki tüm kıtasal bölgeler için en sıcak yıl olan 2024, Kuzey Atlantik, Hint ve Batı Pasifik okyanuslarında rekor sıcaklıklarla tamamlandı.
Küresel ısınmanın temel sebeplerinden biri olarak gösterilen atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu 2024'te milyonda 422 parçaya (ppm) ulaşarak 2023'e göre 2,9 ppm, metan yoğunluğu ise milyarda 1897 parçaya (ppb) yükselerek 2023'e göre 3 ppb arttı.
Aşırı hava olayları 2024'e damga vurdu
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından yayımlanan rapora göre, iklim değişikliği etkileri 2024'te dünyayı etkisi altına aldı ve bu durum dağ zirvelerinden okyanus derinliklerine, topluluklara, ekonomilere ve çevreye kadar uzanan zincirleme etkilere neden oldu.
İnsan faaliyetlerinin tetiklediği bir ısınma dönemi yaşandığına değinilen raporda, sera gazı seviyelerinin gelecek yıllarda daha fazla ısıyı hapsedecek şekilde rekor düzeyde yükselmeye devam edeceği vurgulandı.
Sıcaklıklardaki artışın aşırı iklim olaylarını da artırma potansiyeline sahip olduğunu belirten WMO Genel Sekreteri Celeste Saulo, iklim değişikliğinin, aşırı hava olaylarının sıklaşması ve etkilerinin artmasıyla kendisini gösterdiğini bildirdi.
Geçen yıl birçok ülkede rekor seviyede yağışlar, sel felaketleri, tropikal kasırgalar ve aşırı sıcaklıklar yaşandığını hatırlatan Saulo, bu afetlerin insani ve ekonomik yıkıma yol açtığını aktardı.
İklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybına yol açtı
World Weather Attribution (WWA) tarafından yayımlanan "Riskler Gerçek Olduğunda: 2024'te Aşırı Hava Olayları" raporunda da aşırı hava olaylarının 2024'te tehlikeli seviyeye ulaştığına ve iklim değişikliğinin şiddetini artırdığı bu olaylardan binlerce kişinin etkilendiğine dikkat çekildi.
Raporda, insan faaliyetlerinin yol açtığı iklim değişikliğinin 2024'te dünya çapında 41 gün daha fazla tehlikeli seviyede sıcak gün yaşanmasına neden olduğu açıklandı.
Rekor kıran küresel sıcaklıkların, rekor kıran yağışlara dönüştüğü 2024'te Nepal, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Brezilya ve Apalaş Dağları'nın güneyinde yıkıcı sel felaketlerinin yaşandığı vurgulanırken, incelenen 16 sel felaketinden 15'inin iklim değişikliğinin şiddetlendirdiği yağışlar sonucu meydana geldiği ifade edildi.
Raporda, Amazon Ormanları ve Pantanal Sulak Alanı'nın, 2024'te iklim değişikliği nedeniyle büyük zarar gördüğüne, şiddetli kuraklık ve orman yangınlarıyla mücadele ettiğine ve tüm bunların biyoçeşitlilik kaybına neden olduğuna yer verildi.
"Çok kuvvetli bir La Nina olsa 2024, ikinciliğe düşerdi"
Prof. Dr. Levent Kurnaz, 2024'ün 2023 kadar sıcak geçmesinin beklenmedik bir sonuç olduğunu söyledi.
Pasifik Okyanusu'ndaki suların 2023'ün El Nino yılı olması nedeniyle sıcak olduğunu, dünyanın yarısını kaplayan Pasifik Okyanusu'nun da normalden sıcak olmasının dünya ortalamasını normalden yükseğe çektiğini kaydeden Kurnaz, El Nino etkisini kaybetse de 2024'ün 2023'ten daha sıcak olduğunu belirtti.
Dünyanın ortalama sıcaklığının 2024'te ilk kez 15 dereceye ulaştığına işaret eden Kurnaz, "El Nino etkisiyle 2023'te 179 günde sıcaklık rekoru kırılmıştı ancak 2024'te bu sayı 195'e çıktı ve aralıkta da 8 gün rekor kırdı. Arka planda gittikçe artan ısınma var ve bu ısınmanın üstüne El Nino ekstra ek yapıyor, La Nina da azıcık çıkarıyor. Sadece birazcık üstüne ekleme, azaltma yapıyor. Ne kadar eklediğini, azalttığını bilemiyoruz. Bunu zaman gösterecek ama onların etkisi var. Çok kuvvetli bir La Nina olsa ki bu sene olmadı, 2024 ikinciliğe düşerdi. El Nino'nun kuvvetlenmesi de iklim değişikliği, La Nina'nın çok kuvvetli olmaması da iklim değişikliği." dedi.
"2025'te çok soğuk günler beklenmiyor"
Marmara Denizi ve Karadeniz'in çok sıcak olduğunu, Marmara Denizi'nde görülen müsilajın da aslında bu noktaların ne kadar sıcak olduğunun bir göstergesi haline geldiğini aktaran Kurnaz, soğuk ve kar yağışının birbirinden ayrı ele alınması gereken parametreler olduğunun altını çizdi.
Hava sıcaklığının sıfır dereceye düşmesiyle kar yağışının meydana geldiğini ancak ne kadar kar yağacağının şu anda Karadeniz'in ne kadar sıcak olduğuyla ilgisinin bulunduğunu anlatan Kurnaz, 2025'te Türkiye ve İstanbul özelinde çok soğuk günler yaşanmasının beklenmediği, kar yağışının olabileceği ancak eski dönemlerdeki soğukların yeniden yaşanma ihtimalinin düşük olduğu görüşünü paylaştı.
Sanayi öncesi döneme göre 1,5 derece kavramının iki şekilde hesaplandığına değinen Kurnaz, şu bilgileri paylaştı:
"2024'ün sıcaklığı, Sanayi Devrimi öncesi döneme göre ne kadar yüksek? O işte benim belirttiğim 1,6 derece ama Paris Anlaşması'nda kastedilen 1,5 derece ise o yılın sıcaklığı değil. Paris Anlaşması'nda en az 10 yıllık periyot baz alınıyor, yani geçtiğimiz 10 yılın ortalama sıcaklığı. Geçtiğimiz 10 yılın ortalama sıcaklığı henüz 1,5 dereceyi geçmedi, 1,35 civarında. Eğer 2028'e kadar ortalama almaya devam edersek, Paris Anlaşması'na göre, 2028'de muhtemelen 1,5 dereceyi geçecek. Artık bizim en kısa zamanda kömür yakmaktan vazgeçmemiz gerekiyor, bütün dünyada bu böyle, Türkiye özelinde söylemiyorum. Bu çok acil hemen yapmamız gereken bir şey ama onun ötesinde içinde yaşadığımız sistem her zaman daha fazla tüketmemiz gerektiğini, daha çok almamız, kullanmamız gerektiğini gösteriyor. İşte bunu en kısa zamanda bırakmamız gerekiyor." (AA)