Kölner Stadt Anzeiger silahların başka ellere geçmesinin doğurduğu riske dikkat
çekiyor:
“Bu tarihi bir karar. Aynı zamanda riskler de çok belli. Kuzey Irak'a bir kez vardıktan
sonra silahlara ne olacağını hiç kimse kontrol edemez. Tüm bu riskleri ortadan
kaldırmanın tek bir yolu var: Alman silahları, Alman askerlerinin elinde kalmalı. Askeri
mantığın kısır döngüsü böylece ortaya çıkıyor. Zira ‘biz Kürtleri
bu savaşta
barbarlığa karşı yalnız bırakmayız ve onlara silah desteği yaparız' tutumu anlaşılır
olsa da yine de çok da gönüllü yapılan bir şey değil. Pis işleri başkalarına
bırakıyoruz.
Silah sevkiyatına ilişkin tüm argümanlar, Irak'a bir askeri müdahale düzenlemek için de
öne sürülebilir. Bu talep zaten kısa bir süre içerisinde dile getirilecektir. Peki ya sonra?”
Der Tagesspiegel
gazetesinde de aynı konuda bir yoruma yer veriliyor:
“Savunma ürünleri ticaretinde kötü ile iyi arasında net bir şekilde tanımlanmış bir sınır
yok. Duruma göre karar vermek gerekiyor. Neticede Almanya, genel anlamda ve
güvenlik politikaları bakımından içinde bulunduğu ittifaklar olan AB ve NATO'ya
bağlı. Bu da AB içerisinde ortak bir savunma sanayinin Avrupalılaşması ihtiyacına
işaret ediyor. SPD'li Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel ile Hrıstiyan Birlik Partileri
Meclis Grup Başkanı
Volker Kauder de bunu talep ediyor.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung da Almanya'nın Kürtlere silah sevk etme kararını
ele alıyor:
“Batılı
demokrasiler bu medeniyet kırılmasına ve totaliter korku rejiminin
genişlemesine sadece kendi değerleri ile çeliştiği ve bunu zaten yapmaları gerektiği için
karşı çıkmamalılar. İslam Devleti, Ortadoğu'da hâlihazırda istikrarsız olan
durum için
güncel bir tehlike oluştururken, Avrupa'nın ve ABD'nin iç güvenliği bakımından da
uzun dönemli bir tehdit oluşturuyor. Amerikalılar ve Avrupalılar tecrübelerine
dayanarak, karadan birliklerin gönderilmesini bir seçenek olarak görmüyor. Böylece
Kürtler Batı'nın piyadelerine dönüşmüş oluyor. Her tür riske karşın,
sadece gece
dürbünleri ile değil, daha iyi bir silahlanma imkânı sağlanması doğru. Silah sevkiyatı
yapanların hata işlediği yanılgısına kapılmak yanlış olurdu.”
Handelsblatt gazetesi
konuyu Suriye açısından değerlendiriyor:
“Gerekçelendirme
etik açıdan çok problemli. Federal hükümet, olası bir soykırım
tehlikesine dayandırarak Irak'taki Kürtlere silah sevkiyatı yaparken, Suriyeli muhaliflere
silah göndermeyi reddetmesini nasıl açıklayacak? Orada çok daha uzun bir süredir
belki de şimdiye kadar 200 bin kişinin yaşamını kaybettiği bir soykırım yaşanıyor,
Almanya'nın veya başka bir ülkenin müdahalesi olmaksızın. İslamcıların feci
eylemlerini ağır bir dille eleştirenlerin Esad rejiminin Halep ve başka yerlere attırdığı
varil bombalarını unutmaması gerekir.”