İngiltere'deki gazetelerin bugünkü birinci sayfalarında Fransa'nın kapatmaya hazırlandığı Calais kampıyla ilgili gelişmeler ve yorumlar, Musul operasyonu ve ABD'de AT&T'nin Time Warner'a satın alması ön plana çıkıyor.
The Guardian gazetesi, Calais kampındaki kimsesiz çocukların akıbetiyle ilgili kaygıları manşetine taşıyor. Gazete, Fransız ve İngiliz hükümetlerinin kampın kapatılmasının yaratacağı "toplam kaos içerisinde kırılgan çocukların kaybolabileceği" kaygısıyla yüzlerce kişinin işlemlerini hızla yapmaya çalıştıklarına dikkat çekiyor.
Gazetede Alexandra Topping imzasıyla yayımlanan yorumda ise Calais kampıyla ilgili yaşanan sorunun temelinde İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) çıkma kararının sınır anlaşmasını tehlikeye atmasının yattığı vurgulanıyor.
Topping, "Calais, Fransa ile İngiltere arasında imzalanan ve sınır kontrollerinin denizin Fransa tarafında yapılmasını öngören Le Tougue anlaşmasının geçersiz ilan edilmesi için siyasetçiler üzerindeki baskının artmasıyla birlikte Fransa'da siyasi bir mücadele alanına dönüşmüş durumda" diyor.
"Konuyu manşetine taşıyan bir diğer gazete The Daily Telegraph da Calais'deki kimsesiz çocukların yüzde 70'inin şehir merkezinden uzak bir noktada bulunan Devon kasabasına götürüldüğü belirtiliyor.
Gazete konuyla ilgili yazdığı baş yazıda ise, göçmenlerin kabulü konusunda İngiltere'nin acımasız olduğunu düşünenlerin neden bu göçmenlerin Fransa'da kalmak yerine İngiltere'ye gelmek istediklerini sorgulamaları gerektiğinin altını çiziyor.
Fransa, yaklaşık 7 bin kişinin yaşadığı, "orman" olarak bilinen Calais'deki mülteci kampını yaşam koşulları insani olmadığı gerekçesiyle bugün boşaltıyor. Avrupa Birliği mülteci anlaşması kapsamında göçmenler sadece ayak bastıkları topraklara sığınma talebinde bulunabiliyor. Calais'de kalan göçmenlerin önemli bir kısmı ise İngiltere'ye geçmek istiyor.
The Times gazetesi de kampın boşaltılmasının Fransa'nın on yıllardır yaptığı en büyük göçmen tahliyesi olacağına dikkat çekerek, dün gece yaşanan protesto eylemlerinde polis ile göstericiler arasında çatışma çıktığını vurguluyor.
Calais kampının kapatılmasının yanında The Times gazetesinin birinci sayfasında kendine yer bulan bir diğer gelişme de Musul'un Irak Şam İslam Devleti'nden (IŞİD) geri alınması için başlatılan operasyonda son durum.
Gazetenin muhabiri, Musul'un doğusundaki Bartella kasabasının IŞİD'den alınması ile ilgili izlenimlerini paylaşıyor ve kentin muhtelif yerlerine yerleştirilmiş bubi tuzaklarının ilerleyişi yavaşlattığına dikkat çekiyor.
Financial Times (FT) gazetesi de Musul'a doğru ilerleyiş devam ederken, IŞİD'in de karşı saldırılarını artırdığını vurguluyor ve örgütün Kerkük'ün ardından bu kez de Irak'ın güneyindeki Rutba kentine saldırdığını ifade ediyor.
FT, "IŞİD'in sürpriz saldırıları, topraklarının İslamcı militanların kontrolü altında olan yüzde 10'ununu kurtarmaya çalışan Irak'ın saldırılara karşı kırılganlığının ne kadar yüksek olduğunu ortaya koyuyor" diyor.
The Guardian gazetesi de "Türk askerleri, Musul taarruzunda stratejik avantaj elde etmek için Kürt güçlerine katılıyor" başlığıyla verdiği haberinde, Başika operasyonunda Türkiye'nin Peşmerge güçlerine verdiği desteğe dikkat çekiyor. Gazete, Türkiye'nin operasyona dahil olmasının Irak hükümetinin itirazlarına rağmen gerçekleştiğinin altını çiziyor.
Gazetelerde kendine geniş yer bulan bir diğer gelişme de ABD'nin pazar payına göre en büyük telekom grubu AT&T'nin bünyesinde CNN, HBO ve Warner Brothers'ı barındıran Time Warner'ı 85 milyar dolara satın alması.
FT, bu iki dev şirketin birleşmesiyle oluşacak yapının pazarda çok güçlü bir konuma ulaşacağı ve bunun da rekabeti azaltarak, tüketiciye olumsuz yansıyacağı gerekçesiyle bazı kesimlerin bu anlaşmaya karşı çıktıklarını belirtiyor. FT, "AT&T; ABD'li düzenleyici kurumları, Time Warner'ı satın almak için yaptığı 85,4 milyar dolarlık teklifin medya ve iletişim sektörünü olumsuz etkilemeyeceğine ikna etmek konusunda çok zorlu bir süreçle karşı karşıya" yorumunu yaptı.
The Daily Telegraph da konuyla ilgili haberinde her iki şirketin de bu anlaşmanın onaylanacağından emin olduğunu ifade ediyor.
Marion Dakers, konuyla ilgili yazdığı köşe yazısında, "Medyadaki bu tarz birleşmeler uzun ve karmaşık bir sürece dönüşebiliyor. Tüketicinin bir programın çekimlerinin başlangıcından yayının yapılmasını sağlayan geniş bant bağlantısına kadar gördüğü her şeyi tek bir ticari işletmenin kontrol etmesi düzenleyici kurumların özellikle endişelenmesine neden olabiliyor" diyor.