İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aralarında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da bulunduğu rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli hakkında dava açmaya gerek olmadığı görüşüyle takipsizlik kararı verdi.
Toygun Atilla'nın Hürriyet'te eyr alan haberine göre, takipsizlik kararını veren İstanbul Cumhuriyet Savcıları İsmail Uçar, İrfan Fidan ve Fuzuli Aydoğan “Türkiye Cumhuriyet Başbakanı'nın örgüt lideri olarak gösterilmesi ve 'Dönemin Başbakanı' ibaresi kullanmak suretiyle, fezleke düzenlenmesi, soruşturmayı hazırlayanların hukuki bir soruşturma görünümü altında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiklerini ortaya koymaktadır” dedi.
25 Aralık soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek, rüşvet vermek, almak, aracılık etmek, resmi belgede sahtecilik, ihaleye fesat karıştırmak, irtikap, imar kirliliğine neden olmak, pasaport kanununa muhalefet ve suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama’ suçlamaları ile karşı karşıyaydı.
'Nöbetçi hakimler es geçildi'
141 sayfalık takipsizlik kararının altına imza atan savcılar 25 Aralık soruşturmasının hukuki bir soruşturma görünümü altında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldırmaya ve engellemeye yönelik bir teşebbüs’ olduğunu vurguladılar. İşte o takipsizlik kararından detaylar:
Savcıların ilk dikkat çektiği nokta dinleme ve teknik takip kararlarında hep aynı hakimlerin imzasının bulunması oldu. Yapılan incelemede 25 Aralık soruşturmasını yapan polislerin nöbetçi hakimleri es geçerek sürekli hakim Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar’dan izleme ve dinleme kararları aldıkları tespit edildi. Bu takipsizlik kararına şu ifadelerle yansıdı,
- Dosyanın başlangıç aşamasından fezlekenin düzenlendiği 15 Aralık 2013 tarihine kadar alınan tüm fiziki teknik takip ve iletişimin tespiti ve kayda alınmasına dair kararların görevsiz mahkemelerce verildiği
- Yaklaşık 1,5 yıllık soruşturma sürecinde yetkili 3 hakim bulunmasına rağmen Hakim Osman Burhanettin Toprak’ın ve Yakup Kaya’nın nöbetlerinde dahi kararların hakim Süleyman Karaçöl tarafından verildiği
- Hakimlerden Bekir Altun’un nöbetine riayet edilmeyerek kararların sürekli Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar’dan alındığı
'Erdoğan dinlendi'
- Kamu imkanlarını kullanan soruşturma görevlilerinin kişilere pusu kurma hak ve görevlerinin olmadığı. Suç işleme ihtimaline karşı tespit kararı alınarak 2-3 yıl gibi sürelerle dinleme yapılmaması gerektiği. Hal böyleyken dosyada bulunan bir çok şüphelinin ne sebeple dinlemeye başlandığının anlaşılamadığı
- Bazı şüphelilerin hakkında yapılan dinlemelerin tape haline getirilmediği, bazılarının tape haline getirilmekle birlikte fezlekeye dahil edilmediği, kimi şüphelilerin de hem dinlenildiği hem de fezlekede ismi geçtiği halde 25 Aralık 2013 tarihinde arama ve gözaltı talimatlarında isimlerinin bulunmadığı
- Bir kısım şüphelilerin iletişimleri tespit edilirken, 3.kişi sıfatıyla yasal olmayan bir şekilde iletişimleri tespit edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Binali Yıldırım, Ömer Çelik ve Muammer Güler haklarında hiç bir dinleme kararı olmaksızın uzun süre dinlemeler yapıldığı, görüşmelerinin haklarında hiç bir dinleme kararı olmaksızın tape haline getirildiği
'Berat Albayrak için hakim kararı yok'
-Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak hakkında dinlenmelerine ilişkin hakim kararı bulunmadığı halde, diğer şüphelilerle yaptıkları iletişimin aylarca tespit edildiği, CMK 138/2 maddesindeki hükümlerin uygulanmadığı. Suç işlediklerine dair şüphe var ise, derhal onların hakkında da iletişimi tespit kararı alınması gerekirken, buna tevessül edilmeyerek uzunca bir süre iletişimlerinin tespit edildiği
-Soruşturmayı yürüten görevlilerin kasten bütün dinledikleri şüphelileri örgüt lideri gibi göstermek suretiyle kanundaki en uzun dinlenme süresi olan 6 ay sınırını aştıkları.
-Usulsüz olarak yapılan dinlemeler esnasında,iş adamlarının ve diğer şüphelilerin suç teşkil etmeyen günlük konuşmalarının, eşleri ile yaptıkları sıradan görüşmelerin dahi kayıt altına alındığı tespit edildiği.
- Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın telefon görüşmelerinin defaten kayıt altına alındığı, hakkında herhangi bir hakim kararı bulunmadığı halde, CMK 138/2 usullerine riayet edilmeden dinlemeler yapıldığı