Gündem

'28 Şubat' komutanlarına, 'Batı Harekât Planı' soruldu

28 Şubat operasyonunun son dalgasında gözaltına alınan emekli subaylara, 6 Mayıs 1997 tarihli 'Batı Harekât Planı'nın soruldu

15 Şubat 2013 12:55

28 Şubat soruşturması kapsamında gözaltına alınan emekli subaylara, 1997 yılında hazırlanan 'Batı Harekât Planı'nın sorulduğu öğrenildi.

Taraf Gazetesi muhabiri Arzu Yıldız'în haberine göre, 28 Şubat soruşturmasında gözaltına alınan şüphelilere, 6 Mayıs 1997 tarihli, 12 sayfadan oluşan Batı Harekât Planı’yla ilgili sorulan maddeler şöyle:

TC, hâlihazırda kuruluşundan bugüne kadarki en büyük irticai tehdit ile karşı karşıya bulunmaktadır. Milli görüşçüler, radikal İslamcılar ve tarikatlar gibi bütün irticai grupların müşterek amacı, şeriata dayalı İran benzeri bir İslam Cumhuriyeti kurmaktadır.

Cumhuriyetimizin niteliklerinden en önemlisi olan laiklik karşıtı görüşler, milli iradenin üstünlüğü aldatmacası altında topluma özümsetilmeye çalışılmaktadır.

Demokrasinin nimetlerinden istifade ederek iktidar olduklarında aynı yöntemlerle iktidardan uzaklaştırılabileceklerini ummak gaflettir.

 Tamamıyla irticai örgüt ve partilerin lehine, laik ve demokratik Cumhuriyet taraftarlarının aleyhine gelişen bu şartlar ve ortamda süratle değişiklik sağlanmadığı takdirde, 2000 yılına kadar meşru yoldan iktidarı ele geçirecekleri ve yanlarına aldıkları halk desteğiyle de Cumhuriyet’in temel niteliklerinde istedikleri şekilde değişiklik yapacakları, eğer bu günden ciddi ve köklü tedbirler alınmazsa, önümüzdeki yıllarda önlem alma imkanı kalmayacaktır.

BÇG’de irtica ile ilgili bilgi bankası oluşturulmalıdır. Bu bilgi bankasını takip etmek amacıyla bir istihbarat ağı oluşturulmalıdır.

 

'Bu sarıkla bu kelle gider'

 

29 Mayıs 1997 günü hazırlanan Eylem Planı’ndaki belgelerde ise şu maddelerle yer aldı:

Siyasi partiler, üniversiteler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, kadın ve gençlik teşekkülleri, medya vasıtasıyla kamuoyunun olumlu yönlendirilmesini sağlamak ve her düzeyde yapılacak bilimsel toplantılar gösteri ve mitinglere halkın tepkisini sağlamak.

İran ekonomisini hedef alacak şekilde kaçakçılık faaliyetlerini desteklemek.

Örtülü ve psikolojik harekat tedbirlerini uygulamak.

Devlet televizyonları ve özel televizyonların psikolojik harekat maksadıyla kullanılması.

Meclis kürsüsünde bir milletvekili “Bu sarık, bu kelle ile beraber gider” diyebiliyorsa ve bu milletvekili iktidar mensubu ise bu konuda yasal tedbirlerin almanın oldukça güç olacağı değerlendirilmektedir.

Şeriatçı kadrolaşma: Refahyol hükümeti kurulduğu gündem bu güne kadar Adalet, Çalışma, Bayındırlık ve MEB’de 70 bin yakın RP’li personel alımı yapıldığı, RP’li belediye ve Bakanlıklarca yapılan büyük ihalelerin kendi yandaşlarına verildiği, kadrolaşmaya ön ayak olan şahısları medyada sürekli teşhir etmek ve toplumun reaksiyon göstermesini sağlamak.

Köktenci kadroyu tasfiye etmek.

Yurt içinden ve dışından irticai faaliyetlere mali destek sağladığı tespit edilen her tür kuruluş, kurum ve müesseseyi afişe etmek.

Şehit, gazi, Atatürkçü dernek ve STK’ları kullanarak faaliyetleri organize etmek.

 

'Taarruzî psikolojik harekât yapalım'

 

Genelkurmay Başkanlığı’ndan gönderilen 7 Nisan 1997 tarihli belgede ise şu notlar yer aldı: “J Başkanları hariç, Kuvvet Hrk. Bşkları, j Gn. Kom. HRK. Bşk, Gensek, Özel Kuvvetler, K. Daire Başkanları, Adli Müşavir ile ilgili proje subaylarının katıldığı ‘irtica konusunda alınacak tedbirler konulu toplantı’ tutanak sureti. Bu tutanakta kuvvetli suç şüphesine esas alınması gereken “10 emekli general bir araya gelse, muhtıra verseler... 28 Şubat kararlarının önümüze alalım... Hükümetin istifası öncelikle şarttır... Kriz yönetimi oluşturalım... Taarruz psikolojik harekat yapalım... BÇG kurulmuştur...” ifadelerinin mevcudiyeti, bu toplantıya tutuklanması istenen şüphelilerin katıldığının yazılı olduğu ortaya çıktı. Genelkurmay Başkanlığı ise 28 Şubat soruşturmasıyla ilgili yaşanan gözaltılar sonrasındaki iddialara ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Bazı basın yayın organlarında, devam eden 28 Şubat soruşturması kapsamında yapılan tutuklamaların Genelkurmay Başkanlığı’ndan Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilen yeni bir belge üzerine yapıldığına dair iddialar asılsızdır.”