Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015’te ilan edilen ve 288 kişinin yaşamını yitirdiği sokağa çıkma yasağı sırasında öldürülen ve 30 ay bekletilen dosyanın akıbetinin sorulmasından bir gün sonra görevsizlik kararı verilen Ali Bağdur soruşturmasına avukatların yaptığı itiraz, Şırnak Sulh Ceza Hâkimliği tarafından kabul edildi.
Ali Bağdur’un dosyasına Cizre Cumhuriyet Savcılığı 30 ay boyunca işlem yapmamıştı. Bağdur ailesinin avukatlarının 30 Ekim’de dosyanın akıbetini sorması üzerine 31 Ekim’de “görevsizlik” kararı veren Cizre Savcılığı, dosyayı Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermişti. Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı ise, 8 Kasım’da dosya hakkında “kovuşturmaya yer olmadığı” yönünde karar vererek dosyayı kapatmıştı.
Mezopotamya Ajansı'ndan Müjdat Can'ın haberine göre savcılık kararının gerekçesinde, Bağdur’un öldürülmesinin “hukuka uygun bir emrin yerine getirilmesi” sonucunda yaşandığı değerlendirmesinde bulunurken, “… güvenlik güçlerinin almış oldukları operasyon emrini yerine getirmek için, örgüt mensuplarının silahlı ve bombalı eylemlerde bulundukları mahallelerde bulunuyor olmaları sebebiyle yetkili bir merciden almış oldukları hukuka uygun bir emri yerine getirdikleri…” denilmişti.
Cizre dosyaları içinde bir ilk
Bunun üzerine Bağdur ailesinin avukatları savcılığın kararına karşı Şırnak Sulh Ceza Hâkimliği’ne itirazda bulundu. Hâkimlik, avukatların itirazını kabul ederken, savcılığın kararına ilişkin “usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğu, esas bakımından soruşturmanın eksik yapıldığı, soruşturmanın etkili yürütülmeyerek çelişkilerin giderilemediği, eksik inceleme ile haksız ve hukuka aykırı karar verildiği” değerlendirmesi yaptı. Bağdur dosyasının yeniden incelenmesine karar verildi. Bu karar Cizre dosyaları içinde bir ilk oldu. Cizre’de bugüne kadar öldürülen 86 kişinin dosyası için “takipsizlik” kararı verilmişti.
"Hukuki yetmezlik örneği"
Bağdur Ailesi avukatlarından Nevroz Uysal, dosyada savcılığın verdiği “takipsizlik” kararının Cizre’de yürütülen soruşturmalarda yaşanılan çıkmazın, tekrarın ve hukuki yetmezliğin bir örneği olduğunu söyledi. Daha önce hakkında “takipsizlik” kararı verilerek, “daimi arama”ya bırakılan dosyalarda fail ya da faillerin bulunmasının engellendiğini belirten Uysal, şunları aktardı: “Ali Bağdur’un ölümüyle ilgili soruşturmada da fail araştırma tutanağına dayanılarak, ‘failin tespit edilemeyeceği’ kararı verildi. Ancak failin aranmasına dair araştırmaların süreceği söylenerek, zamanaşımına bırakıldı. Karar sonrasında dosyada yapılan inceleme var mı yok mu diye öğrenmek istedik. Bunun için talepte bulunmuştuk. Ancak talep dilekçemize cevap alamadık. Savcılık önce dosyayı çıkarmanın zaman alacağı, ardından katibin askerlik izninde olduğunu söyleyerek, taleplerimizi ertelemişti. Katibin gelişini beklerken, takipsizlik kararı tebliğ edildi.”
"Olumlu bir gelişme ama hukuksuzluklar yanında etkisi az"
Ali Bağdur dosyasında da savcılığın kararlarının “keyfi” olduğunu bir kez daha gördüklerini belirten avukat Nevroz Uysal, hâkimliğin kararını ise şu sözlerle değerlendirdi: “Verilen bu karara yaptığımız itirazın kabul edilmesi ile soruşturmanın genişletilmesine karar verildi. Bu tabi olumlu bir gelişme ama tüm soruşturma süreçleri, verilen takipsizlikler, yapılan işlemlerdeki hukuksuzluklar yanında etkisi az bir karardır. Bu karar sonrasında soruşturmanın nasıl sonuçlanacağı takip etmeye devam edeceğiz.”