Almanya’da 8’i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör hücresi davasında sona yaklaşılıyor. Beş yıldır süren davada sanıkların son savunmalarına geçildi. Yaz aylarına doğru kararın açıklanmasını beklediğini söyleyen NSU’nun bilinen ilk kurbanı olan Enver Şimşek’in ailesinin avukatı Seda Başay Yıldız, DW Türkçe'ye konuştu.
DW Türkçe: NSU’nun hayattaki tek üyesi Beate Zschaepe ile örgüte yardım ve yataklıkla suçlanan 4 sanığın son savunmalarını yapmaları bekleniyor. Son savunmalar, mahkemenin seyrini değiştirebilir mi?
Seda Başay Yıldız: Yaza doğru mahkemenin karar vermesini bekliyorum. 5 senedir süren davada sanıkların suçları kesinleşti, son savunmada, ne söylerlerse söylesinler, bunu değiştiremezler. Hafifletici neden teşkil edecek, kendilerini beraat ettirecek hiç bir şey ortaya çıkartamadılar, çıkartamazlar da. Zschaepe ömür boyu hapis cezasına çarptırılacaktır. Toplum için tehlike oluşturacağı gerekçesiyle de ihtiyati tevkif cezasına çarptırılacaktır. Kanımca 15 yıl yatıp çıkamayacak, en az 25 yıl yatacaktır.
DW Türkçe: Başbakan Merkel, 23 Şubat 2012'de "NSU cinayetlerini aydınlatma, suç ortakları ile azmettiricileri ortaya çıkarma ve tüm suçluların hak ettikleri cezaya çarptırılmasını sağlama" sözü vermişti. Kurban yakınları bu sözün yerine getirildiğini düşünüyor mu?
Yıldız: Verilen hiçbir söz yerine getirilmedi. Gerçek şu ki insan hakları ihlalleri, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı nedeniyle başka ülkeleri eleştiren Alman devleti, NSU konusunda iyi bir sınav vermedi. Alman devleti, NSU’nun aydınlatılması, sorumluların yargı önüne çıkartılması sözünü tutmadı, eleştirilerimizi dikkate almıyor, çağrılarımızı karşılıksız bırakıyor. Almanya’da yargı bağımsız ise neden NSU'nun aydınlatılması için gerekenler yapılmadı? Başsavcılık adalet bakanına bağlı. Demek ki bir baskı var. Bu kurban yakınları için, hepimiz için bir soru işareti.
DW Türkçe: Ombudsman Barbara John da, ki kendisi hükümet tarafından görevlendirildi, “Önümüzde bir duvar var, bunu kolayca yıkamayacağız” dedi. Merkel’in bile sözünü yerine getirmesini önleyen, yıkılması için ağırlığını koyamadığı bu duvar neden var?
Yıldız: En büyük soru işareti işte bu.Biz mahkemede dosyaları talep ediyoruz hemen başsavcılıktan itiraz geliyor, dosyalar yok ediliyor, yok deniyor, gizlilik süreleri uzatılıyor… Ben de kendi kendime hep şu soruyu soruyorum: Bu dosyalarda ne yazıyor olabilir ki göstermemek için o kadar çaba gösteriyorlar? 10 kişi öldürülmüş. Kurban yakınlarına verilmiş bir söz var. Alman devletinin gizlemek istediği, bu cinayetlerin aydınlatılmasından daha önemli ne olabilir? Daha önemli olan ne? Birisi açıklasın.
DW Türkçe: Alman devletine karşı konuyla ilgili olarak Nürnberg’de ayrı bir dava açtınız. Nedenini açıklar mısınız?
Yıldız: ‘Bu cinayetlerin aşırı sağcı bir örgüt tarafından işlendiğini bilmiyorduk, tespit edemedik, bizim hiç bir suçumuz yok’ diyorlar. Güvenliğimizi sağlamakla yükümlü makamların görevi ne peki? Suçluların tespiti için ihbar, ya da suçun üstlenilmesi mi lazım? Neden soruşturma doğru yürütülmemiş, bu zaafiyet, ihmal neden soruşturulmuyor, neden tartışılmıyor? Kurumsal ırkçılık sorunu nedeniyle büyük hatalar yaptılar, cinayetleri aydınlatamadılar, bundan dolayı da yeni cinayetleri önleyemediler. Bu nedenler ışığında biz davayı açtık ve umutluyuz.
DW Türkçe: Şimşek ailesi bu dava ile neyi hedefliyor?
Yıldız: NSU'yu kuran üçlü daha önce, 1998,1999 ve 2000 yıllarında, hapis kararıyla aranıyordu. İç istihbarat bu tehlikeli üçlünün nereden olduğunu gayet iyi bilmesine karşı, bilgileri polise vermedi. Oysa üçlüyü iç istihbarat dinlemiş. Dinleme kayıtları var. Bunlar mahkemede. Yerleri tespit edilerek tutuklanabilirlerdi. Peki bu bilgi neden polise verilmemiş? Verilseydi üçlü tutuklanacak, 10 cinayet de işlenmeyecekti. Ayrıca güvenlik makamları gerekli soruşturmaları yapmadı, yanlış soruşturma sonucunda da cinayetler işlenmeye devam edildi. Tazminat için değil gayet tabii ki. Verilecek tazminat ailenin umurunda değil. Verilecek hiç bir para bu dünyada ölen kişileri geri getirmeyecek. Bizim için önemli olan devletin suçunun bir mahkeme tarafından tespit edilmesi.
DW Türkçe: NSU’nun üç kişiden oluştuğundan yola çıkan başsavcılığı çok sert dille eleştirdiniz bu tezin mümkün olamayacağını, çok daha geniş bir ağ olduğunu anlattınız. Bu görüşünüzün dayanakları ne?
Yıldız: Bu üç kişi Doğu Almanya’dan kalkıp Nürnberg’e gidip Enver Şimşek’i tesadüfen yoldan geçerken hedef almış olamaz. Çünkü Enver Şimşek her gün çiçek sattığı yerde bulunmuyordu. Nürnberg’de öldürülen Abdurrahim Özüdoğru ve yine kurbanlardan İsmail Yaşar için de bu durum geçerli. Bu üçlüye hedef alınan kurbanlar hakkında bilgi veren, mali ve lojistik destek sağlamış kişiler kimdi? Defalarca dilekçelerle NSU’nun üç kişiden oluşmadığını başkalarının da dinlenmesi için çağrılmasını istedik. 5 sene boyunca tüm ağın ortaya çıkartılmasına dönük taleplerimizin hepsi reddedildi. Başsavcılığın, NSU’yu destekleyen 7-8 kişi ile ilgili araştırma yaptığını duyuyoruz. Dosyalarını talep ettik. Bize vermediler. Bana kalırsa NSU davasında karar çıktıktan sonra bunların hepsi örtbas edilecek…
DW Türkçe: Kurban yakınları, aileler ile sık sık görüşüyorsunuz, onlar süreci nasıl değerlendiriyorlar?
Yıldız: Onlar için çok üzülüyorum. Başbakan Merkel söz vermişti, bu söze çok güvendiler, umutlandılar. Ama sonunda çok büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. Çok üzgünüm.
DW Türkçe: Bunca yıl süren NSU davasında bir avukat olarak sizi kişisel olarak şaşırtan ne oldu?
Yıldız: Çok önemli şahitlerin dinlendiği bir duruşma gününden sonra mahkemeden çıktık, Alman meslektaşlarıma duruşma ile ilgili sorular sorulurken çok önemli bir Alman gazetesinin muhabiri bana ‘Sizce Türkiye AB’ye üye olacak mı?’ diye sordu. Basında Alman avukatlar ve Türk avukatlar diye yazılar yazıldı. Oysa hepimiz Alman avukatız. Bunlar beni hep şaşırttı. Ama basın bile bunu yapıyorsa, polislerin bunu yapmasına şaşırmamak lazım diye düşündüm.
Değer Akal / Berlin
© Deutsche Welle Türkçe