Gündem

"Avrupa'da binlerce mülteci çocuğun akıbeti bilinmiyor"

İSTANBUL,(DHA) - Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Nikos Kocias'ın Avrupa’da, on binden fazla mülteci çocuğun organ mafyasına teslim edildiğini açıklamasının ardından Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof

05 Aralık 2018 18:04

İSTANBUL,(DHA) - Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Nikos Kocias\'ın Avrupa’da, on binden fazla mülteci çocuğun organ mafyasına teslim edildiğini açıklamasının ardından Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl\'den tepki geldi. Prof. Dr. Erdöl, \"Bu son gündem ile içlerinde insanlık namına bir şeyler kalmıştır, ümidini de hepten yerle yeksan etmişlerdir\" dedi.

Yakın zamanda yapılan bir açıklama ile Avrupa’da, on binden fazla mülteci çocuğun organ mafyasına teslim edildiği ilk kez resmi bir ağız tarafından kabul edildi. Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Nikos Kocias, “Kimsesiz çocuklara vize vermek, organ ticareti anlamına geliyor” sözleriyle itiraf etti.

Uluslararası sivil toplum kuruluşu Çocukları Kurtarın (SavetheChildren) ise sadece 2015 yılı içerisinde 26 bin civarında çocuğun Avrupa ülkelerine yanlarında anne ya da babaları olmadan geldiğine; nerede olduklarını, ne yaptıklarını ya da kimin yanında olduklarının bilinmediğine dikkat çekti. Avrupa polis teşkilatı Europol’un raporuna da yansıyan bu durumun ardından herhangi bir soruşturma açılmadı. Çocukların akıbeti henüz bilinmiyor.

10 bin çocuğun buzdağının sadece görünen yüzü olduğu bu rakamın 50 bine yakın olduğu tahmin ediliyor.

Mülteci çocukların yaşadıkları hakkında değerlendirmelerde bulunan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, \"Bu açıklama ve raporlar gönlünü masum ve mazlumlara açamamış zihniyetlerin ülke sınırlarını açtıklarında sonuçlarının ne olduğunun da belgesi mahiyetindedir. Gittiği her yere savaş, kan, gözyaşı, ağıt götüren zihniyetten mazlumlara gül dağıtmasını beklemiyorduk elbette. Ama bu son gündem ile içlerinde insanlık namına bir şeyler kalmıştır ümidini de hepten yerle yeksan etmişlerdir. Bizim için muhacir, misafir olanların onlar için “sermaye, köle, donör” olduğunu görmek ne kadar da acı. Allah’tan kendini insanlığa hizmete adayan, bir medeniyeti yeşertme ve her fırsatta dünya barışına yaptığı-yapacağı katkıları plânlama gayretinde olan bir Türkiye var. Kendi iç dinamizmini sağlarken mağdur ve mazlum coğrafyaları da göz ardı etmeyen ülkemiz, varlığını sadece kendi varlığına değil ezilen ve ezilmiş tüm milletlerin varlığına da armağan etmektedir\" dedi.

\"DESTEKLERİN ÜLKESİDİR TÜRKİYE\"

\"Batı’nın övündüğü ekonomisinden çıkan hasis ve bir o kadar haince hesaplarla dolu sahte hamasi yardımlara benzemeyen, köleleştirmeyen, asimile ve istismar etmeyen şerefli yardım ve desteklerin ülkesidir Türkiye\" diyerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Erdöl, \"Ve görmeyenler görmelidir artık, bu vatan ayakta kaldıkça mazlumlar gülecek, biz sınırlarımızı onlara açtıkça köleleşmeyecek, gözyaşı dökmeyeceklerdir. İşte bu yüzden millet olarak, devletimize ve emanetlerimize bedeli her ne olursa olsun sahip çıkmamız, şuurlu, bilinçli ve iradeli olarak hareket etmemiz esastır\" açıklamasında bulundu.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl açıklamalarını şu sözlerle devam ettirdi:

\"Yoksa vebali büyüktür kardeşlerim! Bizim Anadolu’da ayağımız kayarsa mazlumların ayağı kırılır. Bizim Anadolu’da elimiz uyuşursa mazlum kardeşlerimizin eli tutmaz olur. Bizim Anadolu’da gözümüz kararırsa mazlum kardeşlerimizin gözünü çıkarırlar. Bizim Anadolu’da kulağımız çınlarsa mazlum kardeşlerimiz duymaz olur. Bizim Anadolu’da boğazımız ağrırsa mazlum kardeşlerimiz yutkunamaz olur. Bizim Anadolu’da gözümüzden yaş akarsa mazlum kardeşlerimizin gözyaşı sel olur. Bizim Anadolu’da başımız ağrırsa mazlum kardeşlerimiz başsız kalır. Bizim Anadolu Suriye, Irak, Afganistan olursa sığınabileceğimiz bir yer kalmaz. Avuçlarımızdan kaçıp gitmeden gelin hep birlikte duaya kaldıralım ellerimizi. İsteyelim; isteyecek yüzümüz bizden alınmadan ve halâ dönüyorken dilimiz özgürce. Kaybetmeden kimliğimizi, birlikte ve büyük Türkiye olmanın şükrünü eda edelim! Her dilden her milletten olmanın bir tefrika değil mücadele ve büyük yürüyüşümüzün yolunda rengârenk basamaklar olduğunu görelim, gösterelim.\"

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir