İSTANBUL, (DHA)- Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi’nde kabul edilen İstanbul Bildirgesi’ni değerlendiren Prof. Dr. Erol Ulusoy, bildirgede geçen “avukat olmayanların da davalarda tarafları temsil edebilmesi” önerisini “Bu ilke uygulanırsa ‘hukuki üfürükçüler’ türer, bu da adil yargılanma ilkesini zora sokar” şeklinde değerlendirdi.
“HUKUKUN ÜFÜRÜKÇÜLERİ ÇIKABİLİR”
Yargıtay’ın öncülüğünde 11-12 Ekim 2018 tarihinde İstanbul’da düzenlenen “Yargıda Şeffaflık” konulu 4\'üncü Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi’nde kabul edilen İstanbul Bildirgesi’nin, “hukuk eğitimi almamış olan kişilerin de, davalarda tarafları temsil edebilmesinin önü açılmalıdır” ifadelerini içeren üçüncü maddesini değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Ulusoy, \"Böyle bir uygulamanın gelmesi “hukuk üfürükçülerini ve hukuk kırık-çıkıkçılarını” doğurur\" dedi. Prof. Dr. Ulusoy, “Nasıl ki mimarlık ofisi, doktor muayenesi bulunmayan yerlerde mimar, doktor olmayanlar izin alarak mimarlık, doktorluk yapamıyorlarsa, avukatlık ofisi bulunmayan yerlerde de avukat olmayanlara bu izin verilemez. Bu ilke kabul edilirse tedavi için doktoru değil, kırık-çıkıkçıyı, üfürükçüyü tercih eden vatandaşlarımız gibi, hukuki yardım için avukatı değil, ‘hukukun kırık-çıkıkçılarını, hukukun üfürükçülerini’ tercih eden vatandaşlarımız ortaya çıkabilir” diye konuştu.
“HUKUKİ KAOSA YOL AÇABİLİR”
Avukatları ilgilendiren bir konunun, avukatların bulunmadığı bir toplantıda ele alınmasını doğru bulmadığını belirten Prof. Dr. Ulusoy, “Bildirgenin üçüncü maddesinin son fıkrasının son cümlesinde, \'uygun hallerde, mahkemeler avukatlık yetkisi olmayan uygun kişilerin mahkeme nezdinde tarafları temsil etmesine izin verebilir\' şeklindeki ilke, sadece Yargıtay’ın tek başına kabul ettiği bir ilke değil, Zirveye katılan farklı ülke yüksek yargı temsilcilerinin ortaklaşa kabul ettiği bir ilkedir. Ancak bu ilke hayata geçirilirse, hukuki bir kaosa yol açılabilir. Zira böyle bir durumda mahkemelerimiz her başvuruyu ciddi ciddi değerlendirip, her isteyene ‘avukatlık’ yapma izni verebilir. Bunun aksine hareket edecek bir mahkemeyi ülkemizde bulmamız zor. Bu insanların davaya ciddi bir katkıda bulunamayacağının yanında, aksine, yargılamayı yavaşlatacaklarını ve adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından birisi olan, “makul sürede yargılanma hakkı”nın da sık sık ihlal edileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
“UZMAN AVUKATLIK HAYATA GEÇİRİLMELİ”
Aynı ilke içinde “hukuki yardıma ihtiyacı olan dava taraflarının, kamu yararı için avukat tarafından temsil edilmesini teşvik etmenin de yargının sorumluluğu altında olduğu”nun kabul edildiğini de hatırlatan Prof. Dr. Ulusoy, “Asıl bu ilkenin bir an önce hayata geçirilmesi hukuk sistemimiz açısından elzemdir. Bunun yanında vatandaşın daha kaliteli hukuk hizmeti alabilmesi ve davaların daha hızlı çözülmesi için ‘uzman avukatlık’ kurumu, Yargıtay’ın iş yükünün azalabilmesi için de ‘Yargıtay avukatlığı’ kurumu bir an önce kurulmalı. Yüksek yargının öncelikleri bu noktalar olmalı” dedi.
“MEZUNLARIMIZA BUNU SÖYLEMEMELİYİZ”
İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi olarak mezunlarının hakimlik ve savcılıktan ziyade daha çok avukatlığı tercih ettiğini ifade eden Prof. Dr. Ulusoy, “Öğrencilerimizi hakimlik ve avukatlık mesleğine hazırlamak için zorunlu hukuk derslerinin yanında ek özel dersler ve seminer, sempozyumlar, bilimsel çalışmalarla destekleyerek, vatandaşlarımıza iyi bir hukuki hizmet vermeleri için yetiştirmekteyiz. Mezun ettiğimiz öğrencilerimizden sadece avukat olanlara, \'sınıf arkadaşlarınızdan hakim olanlar izin verirlerse, avukat olmayanlar da, karşınızda diğer tarafı temsilen dava takip edebilecek\' demek zorunda kalmamalıyız” diyerek sözlerini noktaladı.