Deniz Kılınç / İstanbul, 26 Haziran (DHA) - Sabancı Üniversitesi Finans Mükemmelliyet Merkezi’nin (Center of Excellence in Finance-CEF) düzenlediği “Geleceğin Teknolojisi Blockchain” konferansında, 11:FS şirketinin ortak kurucusu Simon Taylor, blok zinciri teknolojisinin asıl kazananlarının söz konusu yeni teknolojiyi iş modellerine uygulayacak olanlar olacağını söyledi.
Sabancı Üniversitesi’nin, Akbank’ın kurucu sponsorluğunda hayata geçirdiği, “Sabancı Üniversitesi Center of Excellence in Finance”in (CEF) uluslararası konferans serisinin ikincisi “Finans Piyasalarının Geleceği” başlıklı konferansta; fintech girişimleri, bankacılık sektörü ve blockchain teknolojisi yerli ve yabancı uzman ve profesyoneller tarafından ele alındı.
CEF Konferansı’nın son panelinde, geleceğin teknolojisi “Blockchain”in, (blok zinciri) işleyiş yapısı, potansiyel kullanım alanları ve karşı karşıya olduğu fırsatlar açısından ele alındı. Moderatörlüğünü Sabancı Üniversitesi Finans Kürsüsü Başkanı ve CEF Kurucu Başkanı Prof. Dr. Özgür Demirtaş’ın yaptığı ve blok zinciri teknolojisiyle birlikte gündeme gelen kripto para birimlerinin ulusal para birimleri ile rekabeti sebebiyle yarattıkları tehdit algısı, blok zinciri teknolojisinin sunduğu şeffaflık ve yeni teknolojilerin de tartışıldığı panelde; kripto varlıklara dair saklama hizmeti veren Trustology şirketinin kurucusu ve CEO’su Alex Batlin, blok zinciri alanında danışmanlık sağlayan 11:FS şirketinin ortak kurucusu Simon Taylor, sigortacılık alanında blok zinciri teknolojisinin yaygınlaşmasına öncülük eden iXledger’in ortak kurucusu ve COO’su Cristina Dolan konuşmacı olarak katıldı.
Konferansın “Geleceğin Teknolojisi Blockchain” isimli son panelinde Alex Batlin söz konusu blok zinciri teknolojisinin küresel rolüyle ilgili şöyle konuştu:
“Kağıdı bırakıp elektroniğe geçtiğiniz anda merkezi bir veri sistemi oluşturursunuz. Yönetim tarafından şişirilmeyen bir para birimini kullandığınız zaman bunun uluslararası ticarete, özellikle çok hesaplı olması sebebiyle büyük bir katkısı oluyor.
“Şu an uluslararası ticarette Çin ve ABD geriliminden örnekle uluslararası finansta büyük bir gerilim görüyoruz. Günümüzde, bir başkasının mevduat sistemini kontrol etmek başta olmak üzere kimse kimseye finansal konularda güvenmiyor. Fakat dijital çağda uluslararası kapsamda blok zinciri teknolojisinin kontrol ettiği küresel mevduat sistemi en başta her sistemden daha ucuz olacağı için çok kullanışlı bir araç olabilir. Fakat ben öncelikli olarak abonman ücretlerinin de kripto para birimleri yoluyla ödenmeye başlanmasıyla küresel finansta büyük bir değişim olacağını düşünüyorum.”
Blok zinciri teknolojisinin getirdiği yeniliklerle asıl kazançların gelişen yeni teknolojilere bağlı olarak gerçekleşeceğini söyleyen Simon Taylor ise konuya ilişkin şunlar söyledi:
“Eğer ben bir şişeye sahipsem bir başkası benim şişeme sahip olamıyor fakat bu sistem Bitcoin ortaya çıkana kadar dijital dünyada işe yaramıyordu. Bitcoin’in ortaya çıkmasıyla herkesin görüp onaylayabileceği, varlık sınıfına benzer bir teknoloji tanıtıldı.
“Söz konusu teknolojiden çoğu endüstri yararlanabilir fakat bankacılık sistemine baktığınızda, bu sistemin en büyük problemlerinden birinin uzlaşma eksikliği olduğunu görürsünüz. Bu sistemde ben kendi gördüğümle sizin gördüğünüzün aynı olup olmadığını bilmiyorum çünkü bunun garantisini bu sistemde elde edemeyiz.
“Benim gerçekleştirdiğim herhangi bir işlemi başkası da gördüğü zaman ve söz konusu işlemleri kendi operasyonumuz kapsamında oluşturduğumuz zaman, temel olarak bankacılıktaki birçok problemin üstesinden gelineceğini düşünüyorum.
“Uzlaşmanın, gelişen yeni teknolojiyle birlikte güçleneceğini ve bu süreçte ortaya çıkacak olan yeni varlık sınıflarının değerleneceğini düşünüyorum. Yeni iş modellerinin ortaya çıkmasıyla çoğu kurum ve endüstri de gelişecek. Nesnelerin İnterneti (IoT) ve kripto para birimleri gibi yeni teknolojiler bizi ileriye taşıyacak ve asıl kazananlar, yeni teknolojiyi kendi modellerine uygulayacak olanlar olacaktır.”
Blok zinciri teknolojisinin sağladığı şeffaflık ve özellikle Facebook’un milyonlarca kişinin kişisel verilerini paylaşmasıyla ortaya çıkan güvensizlik hakkında ise Cristina Dolan şöyle konuştu:
“Müşterini Tanı (Know Your Customer) sisteminin ortaya çıkmasına sebep olan şey küresel anlamda kişilerin çeşitli sebeplerle birbirlerine güvenmemesiydi. Verilerin korunması ve saklanması için çeşitli alanlarda geliştirilen teknolojilerle, veriye sahip olan kişiler bunun değerli olduğunu ve veriyi ellerinde tuttukları sürece güvenli olabileceğini düşünmeye başladı.
“Eğer bu söz konusu veriyi toplayacak veya saklayacak bir mekanizmanız olmazsa, müşterilerinize ürünlerinizin kökenini sunamazsınız ve bu da güvensizlik yaratır. Veri toplama ve dağıtma yeni devrimsel bir zamanda ortaya çıkmaya başlarken, veri talebi de artmaya başladı fakat blok zinciri teknolojisine kadar ben kullanılmakta olan herhangi bir teknolojinin veriyi tamamen koruma ve güvenli bir şekilde paylaşma imkanı sunmadığını düşünüyorum.” (Fotoğraflı)