Gündem

3530 sayfalık Kobani iddianamesinden, kapatılması için çağrı yapılan HDP ile ilgili iddialar çıktı: “MYK toplantısına KCK’lılar katıldı, HDP’liler de örgüt yöneticisi”

Demirtaş ve Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu birçok siyasetçi için 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi

07 Ocak 2021 18:36

T24 Ankara

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire’nin, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği, “Derhal tahliye edilmeli, siyasi nedenlerle tutuklu” kararından hemen sonra hazırlanan Kobani iddianamesi, mahkeme tarafından kabul edildi.

3530 sayfalık iddianamede, aralarında Demirtaş, eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, eski HDP MYK üyelerinin de bulunduğu siyasetçiler, Murat Karayılan, Cemil Bayık, Sabri Ok gibi PKK yöneticileri ile birlikte, örgüt yöneticisi olarak  gösterildi.

Sanıkların 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmesi talep edildi. İddianamede, gizli tanık ifadelerine de dayanılarak, HDP MYK’nin, Kobani olayları ile ilgili çağrısının PKK’nın talimatıyla yapıldığı, karar defterine işlenmeyen MYK toplantısına iki KCK’lının da katıldığı iddia edildi. HDP’li sanıkların, “Kadro” olarak nitelendirildiği iddianamede, HDP yönetiminin PKK ile organik bağı olduğu da öne sürüldü ve “ayaklanma çağrılarını” Kürdistan’ın kurulabilmesi amacıyla yaptıkları belirtildi. İddianame, bu yönüyle, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı, “HDP kapatılsın” tartışmaları açısından da ilginç bir zemin oluşturdu. Yargıtay Başsavcılığı, 3 bin 530 sayfalık iddianamedeki iddiaları esas alarak ya da davanın sonucunu bekleyerek, HDP ile ilgili soruşturma yürütme yetkisine de sahip bulunuyor. Önemli iddiaları içeren iddianamede, buna karşılık, Demirtaş’a ait olmayan Twitter hesabından yapılan paylaşımların, çözüm süreci ve sonraki dönemdeki “barış” çağrılarının, gizli tanık ifadelerinin ana kanıtlar olarak sıralanması dikkati çekti.

38 müebbet

Savcı Ahmet Altun tarafından hazırlanan iddianamede, 108 şüpheli birer kez, 'Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozma, Adam Öldürme' 37'şer kez 'Adam Öldürmeye teşebbüs' 31'er kez 'Yağma' 24'er kez 'Alıkoyma' 38'er kez 'Alıkoymaya Teşebbüs' 2'ier kez Mala Zarar Verme, bin 750'şer 'Yakarak Mala Zarar Verme' 397'şer kez 'Kamu Malına Zarar Verme', bin 60'ar kez 'Yakarak Kamu Malına Zarar Verme', 503'er kez 'İşyeri Dokunulmazlığını İhlal' 53'er kez 'Geceleyin İşyeri Dokunulmazlığını İhlal', 294'er kez 'Geceleyin Açıktan Hırsızlık' 26'şar kez 'Açıktan Hırsızlık' 20'şer kez 'Hırsızlık' 114'er kez 'Geceleyin Hırsızlık' 272'şer kez 'Basit Yaralama' 5'er kez 'Silahla Basit Yaralama' 43'er kez 'Kamu Görevlisini Silahla Basit Yaralama' 264'er kez 'Kamu Görevlisini Kasten Basit Yaralama' 7'şer kez 'Kemik kırığı Oluşacak Şekilde Kasten Silahla Yaralama' birer kez 'Kamu Görevlisini Kemik kırığı Oluşacak Şekilde Kasten Silahla Yaralama', birer kez 'Silahla Kasten Yaralama' 78'er kez 'Kamu Görevlisini Silahla Yaralama' 51'er kez 'İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali' 3'er kez 'İbadethanelere Zarar verme' 4'er kez 'Düşük Yapmaya Neden Olma' birer kez 'Bayrak Yakma' 24'er kez '5816 Sayılı Yasaya Muhalefet' 25'er kez 'Suç İşlemeye Tahrik Etme' ile suçlanıyor.

Aralarında eski HDP Eş Genel Başkanlarının da bulunduğu 108 isim hakkında hazırlanan iddianame Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ Şenoğlu, Ayhan Bilgen, Sırrı Süreyya Önder, Ayla Akat Ata, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Emine Ayna ile yakalamalı olarak aranan firari Murat Karayılan, Cemil Bayık, Sabri Ok, Salih Müslüm, Zübeyir Aydar, Ertuğrul Kürkçü, Mehmet Hatip Dicle'nin de bulunduğu 108 şüpheli hakkında, "PKK yöneticileri ile fikir ve eylem birliği içerisinde oldukları ve terör olaylarının başlamasında sorumlu düzeyde oldukları" gerekçesi ile  38 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

İddianamede, aralarında AKP, CHP, Ülkü Ocakları, Büyük Birlik Partisi, MİT’in de olduğu kurumlarla, kişilerin Kobani olaylarındaki suçlardan zarar gördüğü belirtildi. Zarar görenlerin sayfası 161 sayfada 2676 kişi ve kurum olarak sıralandı. 37 kişinin öldüğü belirtilerek, şüphelilerin devletin birliğini bozmak ve 37 kişinin ölümüne iştirak suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapisleri talep edildi.

3 bin 530 sayfanın çoğu haber

3 bin 530 sayfalık iddianamenin büyük bölümünde PKK’nın tarihi anlatıldı, çözüm sürecinde, Kobani olayları sırasında ve hendek operasyonları sürerken yapılan açıklamalar ve haberler aktarıldı.

Demirtaş’a ait olmayan hesap

İddianamede, HDP MYK’ya ait olduğu iddia edilen açıklama ile birlikte, Kobani döneminde atılan tweet'ler sıralandı. Demirtaş’a ait olmayan, Twitter tarafından askıya alınmış hesaptan atılan tweet'lerin de iddianamede geniş yer bulması dikkati çekti.

İddianamede, Demirtaş’ın, hendek operasyonu sırasındaki “Çok ağır suçlar işleniyor. Türkiye'nin batısı duymasın diye bunları örtüyorsunuz. Şimdi aynı şeyler tekrar yaşanıyor. Tarih tekerrür ediyor ve yeniden ağır insan hakları ihlalleri gerçekleşirken bir kez daha Türkiye'nin batısı bunları görmüyor, duymuyor. Halkımız bulunduğu her yerde balkonunda aracında evinde sesini yükseltmelidir. Ben ülkemde kardeş kavgası istemiyorum diyerek herkesten sesini yükseltmesini istiyoruz... ” şeklindeki açıklamaları da suç olarak nitelendirildi.

Demirtaş’ın, Cizre’deki operasyon sırasında yaptığı, “…Halkımız her türlü demokratik eylemle bizzat bu gidişata dur demelidir…Arkadaşlarımız Efkan Ala'yla görüştü. Bu çok acil bir durum, kendisi müdahale edeceğini söylüyor ama bir değişiklik yok. Bir bodrumda 10 yaralı var ve aralarında biri hayatını kaybederse bunun sorumlusu içişleri bakanıdır, başbakandır; acil müdahale talep ediyoruz…Halkımız bulunduğu her yerde balkonunda aracında evinde sesini yükseltmelidir. Ben ülkemde kardeş kavgası istemiyorum diyerek herkesten sesini yükseltmesini istiyoruz...” açıklamaları da suçlamalara kanıt gösterildi.

İddianamede, PKK’nın, kanton bölgeler akabinde özerklik ilanı için Kobani eylemlerini organize ettiği, hendek operasyonları sırasında da aynı amacı sürdürdüğü, HDP’lilerin de aynı dönemde aynı amaç doğrultusunda çalıştıkları kaydedildi.

Kobani ziyareti

Kobani eylemlerinden önce, DTK-HDP-DBP’lilerin Kobani’ye gittikleri ve görüşmeler yaptıklarının belirtildiği iddianamede, Yüksekdağ’ın bazı açıklamaları sıralanarak, bunların PKK’lıların açıklamalarıyla ortaklık taşıdığı belirtildi.

Hasan Cemal’in kitabı da var

İddianamede, şüphelilerden Alp Altınörs’ün, Ankara’da öldürülen Barış Çakan adlı gençle ilgili olarak yaptığı paylaşım, kin ve düşmanlığa tahrik olarak nitelendirildi. Ayla Akat’ta bulunan gazeteci Hasan Cemal’in yazdığı ve hala satışı yapılan “Çözüm Sürecinde Kürdistan Günlükleri” kitabı da “yasaklı kitap” olarak nitelendirildi. Gaziantep’ten 2015’te verilen bir karar bu iddiaya dayanak gösterildi.

“KCK, Demirtaş’la görüştü”

İddianamede, gizli tanık ifadelerine dayanılarak, Eylül 2014 sonlarına doğru örgütün talimatları doğrultusunda KCK Türkiye sözcülüğünün, Selahattin Demirtaş ile görüşerek, halkın Kobani’ye güçlü şekilde sahip çıkması yönünde çağrı yapmasını istediği iddiası yer aldı. Bu iddiaya, gizli tanık ifadeleri dışında başka bir kanıt ise gösterilmedi.

HDP’lilere "kadro" iddiası 

İddianamede, gizli ve açık tanıkların ifadeleri sıralanarak, şöyle devam edildi:

“Gizli ve açık tanıkların PKK silahlı terör örgütü ile irtibatlarını gösterir şekilde teşhis ettikleri, HDP (Halkların Demokratik Partisi), BDP (Demokratik Bölgeler partisi), DTK (Demokratik Toplum Kongresi) ve HDK (Halkların Demokratik Kongresi) içerisinde soruşturma kapsamında haklarında işlem yapılan şüpheliler ile ilgili olarak PKK/KCK silahlı terör örgütü adına faaliyet yürüten KADRO örgüt mensubu oldukları yönünde beyan ve teşhislerde bulundukları, PKK/KCK silahlı terör örgüt tarafından “KADRO ÖRGÜT MENSUBU” nun karşılığının “Örgütün ideolojisi doğrultusundaki hedeflerine ulaşmak adına örgüt tarafından kullanılan nitelikli, eğitimli, örgüt bilinci ile donatılmış öncü insan gücüdür.” Şeklinde tanımlandığı anlaşılmıştır” denildi.

“Karar defterinde yok”

İddianamede, eski HDP’li Altan Tan’ın ifadesine dayanılarak, “Şüpheliler Altan Tan ve Ayhan Bilgen’in gözaltı ve tutuklama işlemlerinden sonraki süreçte yaptıkları açıklamalar ile ilgili tespitler yapılmış, yapılan açıklamalar bir bütün olarak ele alındığında HDP (Hakların Demokratik Partisi)’ nin, organlarının ve içerisinde siyaset yapan şahıs-şahısların PKK/KCK silahlı terör örgütünün güdümünde faaliyet gösterdikleri, PKK/KCK silahlı terör örgütü güdümünde özellikle metropol illerimiz başta olmak üzere her türlü bombalı, silahlı ve şiddet eylemlerinin PKK/KCK silahlı terör örgütünü tarafından organize edildiği, bu faaliyetlerin terör örgütünün talimatlar ve çağrıları sonrası gerçekleştirildiği anlaşılmıştır” denildi.

İddianamede, MYK’dan açıklama yapılmasına karşılık, karar defterine yazılan bir karar olmadığının Tan’ın beyanından anlaşıldığı da kaydedildi.

İddianamede, buna karşılık, MYK’ya İngilizce olarak gönderilen bir mailin bulunduğu, terör örgütünden gelen talimat sonrasında HDP MYK’sı tarafından yapılan toplantı sırasında karar verilerek, ayaklanma çağrısı yapıldığı kaydedildi.

“KCK da katıldı” iddiası

İddianamede, yine gizli tanık ifadelerine dayanılarak, çarpıcı bir iddiada bulunuldu ve şöyle denildi:

“Kobani olayları öncesi gerçekleştirilen MYK toplantısı ile ilgili beyanlar bir bütün olarak ele alındığında sokak eylemlerinin zayıf ve yetersiz görüldüğünden sokak eylemlerinin şiddetlendirilmesi amacıyla MYK toplantısına terör örgütünün KCK Türkiye sözcülerinin de katıldığı, terör örgütünün talimatları doğrultusunda hareket edildiği, Selahattin Demirtaş’ın savunmasından ve diğer şüphelilerin beyanlarından da anlaşılacağı üzere 06 ekim 2014 günü saat 19:00 sıralarında söz konusu MYK toplantısının gerçekleştirildiği, bu faaliyetin beyanlarla sabit olduğu ancak Altan Tan isimli şüphelinin beyanından da anlaşılacağı üzere karar defterine bu toplantının işlenmediği, gerçekleştirilen MYK toplantısının terör örgütü talimatları sonucunda yapılan bir toplantı olduğu,

Yapılan bu tespitlerde de görüleceği üzere PKK/KCK silahlı terör örgütü Türkiye sözde yürütme konseyi ve sözcülüğü ile kadın ve gençlik yapılanması üzerinden ana hedefi doğrultusunda 6-8 Ekim olaylarını başlatmak üzere yapmış olduğu çağrılar sonucu gerçekleşen sokak eylemlerinin sınırlı kaldığı, bunun üzerine örgütün siyasi alanlarda faaliyet yürüten (HDP, HDK, DTK, DBP) tabanını oluşturan örgüte müzahir kitleyi sokak eylemlerinin içerisine çekmek kitlesel hareketlendirmeyi sağlamak için siyasi alanlardaki yapılanmaları üzerinden önce faaliyet yürütüp sonucunda sistematik olarak serhildan/başkaldırı çağrısı ve açıklamasını yaptıkları/yaptırdıkları, dolayısıyla örgüt elebaşısı ve sözde Kandil yönetimi ile KCK yürütme konseyinin talimat bütünlüğü kapsamında tüm şüphelilerin baştan beri aynı kast ve irade ile fikir ve eylem birliği içerisinde Devletin Birliğini, Ülkenin Bütünlüğünü hedef alarak terör amaçlı öldürücü, yıkıcı, yakıcı vb. nitelikteki şiddet içerikli yoğun sokak eylemlerinin tüm ülke genelinde gerçekleştirilmesi için KCK, KJK, Gençlik Yapılanması, HDP, DTK, HDK, DBP, adına örgüt güdümünde basın açıklaması ve sosyal medya hesaplarından yapmış oldukları aynı içerikte serhildan/başkaldırı talimat, çağrı/açıklamaları ile şahsi sosyal medya hesaplarından yaptıkları/yaptırdıkları tüm açıklama, çağrı ve talimatlara ilişkin tespitlerin yapıldığı ve buna ilişkin tüm tutanakların yukarıda ayrıntıları ile mevcut olduğu ve iddianameye derç edildiği…”

“Amaçları Kürdistan ve organik bağları var”

İddianamede, Kobani olaylarının protesto amacıyla çıkartılmadığı, HDP’lilerin amacının da “sözde Bağımsız Birleşik Kürdistan” devleti kurmak olduğu öne sürüldü. İddianamede, “HDP (Halkların Demokratik Partisi) MYK (Merkez Yürütme Kurulu), DBP (Demokratik Bölgeler Partisi), DTK (Demokratik Toplum Kongresi) ve HDK (Halkların Demokratik Kongresi) isimli yapıların eş başkanları ile yetkililerinin terör örgütünü ve örgüt mensuplarını benimsedikleri, terör örgütü güdümünde faaliyet yürüttükleri, terör örgütünden aldıkları talimatları uyguladıkları ve örgütle organik bağlarının bulunduğu anlaşılmaktadır” denildi.

Sanıkların, yaptıkları çağrının sonuçlarını bildiklerinin iddia edildiği iddianamede, “serhildan/başkaldırı sokak eylemlerini, 6-8 Ekim olaylarından önce örgütün hedefi doğrultusunda Suriye’deki gelişmeler ile örgütün sözde Türkiye yürütme konseyindeki kadro değişiklikleri, verilen talimatları dosya kapsamında ifadeleri alınan gizli tanık Mahir, tanık Kerem Gökalp ‘in beyanları da doğrular niteliktedir” ifadeleri kullanıldı.