Cenaze defincisi ve Demokratik İslam Kongresi üyesi Mele Yusuf Andan, Lice'deki operasyonlarda hayatını kaybedenlerin cenazelerine işkence yapıldığını ileri sürdü. 28 yıldır cenaze defnettiğini söyleyen Andan, konuya ilişkin yaşadığı bir örneği, "Lice'de yaşamını yitiren 3 kişinin cenazesi 76 gün sonra ailesine teslim edildi. Cenazeleri gördüm kafaları yoktu. 2 yıl önce 40 parça olan cenazeyi tabutta birleştirerek ellerimle defnettim" diyerek anlattı.
Mezopotamya Ajansı'ndan Özgür Paksoy ve Devran Toptaş'ın haberi şöyle:
Andan, bölgedeki operasyonlarda cenazelere yapılan eziyetleri, Hazreti Muhammed döneminden verdiği bir örnekle eleştirdi:
"Hazreti Ali’nin babası Ebu Talib bin Abdülmuttalib’in yaşamını yitirmesi üzerine Hz. Muhammed’in Hz. Ali’ye 'Yıka, kefeni sar ve defin et' diye buyurdu. Ebu Talib bin Abdülmuttalib’in Müslüman olmamasına rağmen dini vecibeleri yerine getirildi. Kuran-ı Kerim, cenazelerin yıkanması, kefenlenmesi, defin edilmesi ardından taziyesinin kurulması ve ailesine başsağlığında bulunulmasını buyuruyor. Din üzerinden bunları yapanlar, Allah’a ve Kuran-ı Kerim’e ne kadar yakın. Müşrikler Hz. Hamza’nın cenazesine kötü uygulamalarda bulundu. Ancak buna rağmen Hz. Muhammed, cenazelere kötü davranılmasına müsaade etmedi.”
"Cenazeler parçalanıyor"
Yaşamını yitirenlerin taziyelerine katılarak geçirdiğini söyleyen Andan, “Lice’de yaşamını yitiren 3 kişinin cenazesi 76 gün sonra ailesine teslim edildi. Bu cenazeleri gördüm; kimyasal ile öldürülmüş, kafaları yoktu. 2 yıl önce 40 parça olan bir cenazeyi tabutta birleştirerek kendi ellerimle defnettim. Dünyanın hiç bir yerinde bu ahlak yok, bu uygulamalar insanlığa sığmaz. Ahlak olsaydı cenazelere bunlar yapılmazdı. Sonunda hepimiz birlikte bu gemide batacağız. Kimse kurtulacağını düşünmesin. Bu yüzden kimsenin cenazesine hakaret edilmesin” diye konuştu.
"Cenazelere karşı sorumluyuz"
Ailelerin teslim edilen cenazelerin defin edilmesi önündeki engellemelere değinen Andan, şunları söyledi:
“Cenazelere yönelik uygulamaları bizzat kendim yaşıyorum. Asker ve polislere sesleniyorum; gelin cenazeleri birlikte defnedelim, silahlarla başımızda beklemesinler. Asker ve polisler, cenazelerin yıkanması, kefenlenmesi ve defnedilmesiyle mükelleftir. Bunu yapmazsa, kendine zulüm eder. Bunu yapmamalarına rağmen, biz cenazelere katılırken bizi kameralarla çekiyorlar. Bir insan sonuçta yaşamını yitirmiş, kimliği ne olursa olsun, ölümden sonrası yok. Biz cenazelere karşı sorumluyuz."
"Taziyelerin engellenmesi siyasi bir karar"
Taziye evlerinin kapatılarak taziye kurulmasının engellenmesinin dine ve yasalara aykırı olduğunu ve siyasi kararlar olduğunu ifade eden Andan, “Taziye mukaddestir. Ancak günümüzde taziyenin mukaddesliği ortadan kaldırılmıştır. Ne kanun, ne nizam kalmadı. Dünyanın hiçbir yerinde bu uygulamalar yok. Kimsenin emri ile olabilecek uygulamalar değil. Ancak tüm bunlara karşı bir birimize, cenazelerimize sahip çıkmalıyız” şeklinde konuştu.