NATO tatbikatından dönerken Çanakkale Boğazı’nın Nara Burnu açıklarında İsveç bayraklı yük gemisi Naboland ile çarpışarak batan Dumlupınar denizaltısında şehit olan 81 denizci bugün anılıyor. Dumlupınar, Türk denizcilik tarihinin en trajik olayı olarak tarihe geçerken içindekilerin kurtarılması için gösterilen tüm çabalar sonuçsuz kalmıştı. Denizaltı 85 metre derinliğe gömülmeden önce suya düşerek hayatta kalan 5 kişiden biri olan emekli astsubay 94 yaşındaki Hüseyin Akış ile mahsur kalan denizaltıcıları kurtarmak için çabalayan dalgıçlardan emekli astsubay 84 yaşındaki Yılmaz Süsen, 4 Nisan 1953 günü yaşanan olayı bir kez daha anlattı.
Milliyet'ten Gökhan Karakaş'ın haberine göre; Dumlupınar’ın hayatta kalan tek tanığı Hüseyin Akış, “Malta Adası açıklarında 7 gün süren NATO tatbikatından dönüyorduk. Seyir astsubayı Hüseyin İnkaya’dan nöbeti devir alarak köprü üstüne çıktım. İnkaya, nöbeti bitmesine rağmen boğaz geçişinde yardımcı olmak için benim yanımda kaldı. Kerteriz almama yardımcı oldu. Köprü üstünde 5 kişiydik ve gemiyle çarpıştığımız anda hepimiz denize döküldük. Çok kısa süre içinde derine doğru gitmeye başladık. Ben 2 gün önce doğan oğlum Mehmet’i göremeden öleceğimi düşündüm. 20 metre derinlikten çıktığımda bize çarpan Naboland gemisine alındım ve hastaneye kaldırıldım. Ben kurtuldum ama sevgili denizaltımız Dumlupınar, 81 arkadaşımın çelikten mezarı oldu” dedi.
Akış, “Denizaltımız 85 metre derinliğe dik şekilde inerken beni Naboland’a aldılar. Gemidekilere Dumlupınar’a çarptıklarını ve yardım çağırmalarını söyledim. Ben ısınmaya çalışırken geminin personeli oradan oraya koşturuyordu. Hastaneye yattığımızda doktorlar bize başka arkadaşlarımızın da kurtulduğunu söyleyerek moral vermeye çalıştılar. Hepsini kaybettiğimiz öğrendiğimizde yıkıldık” diye konuştu.
"İlk ve son görevleriydi"
Emekli astsubay Hüseyin Akış, “Gemimiz tatbikata giderken koşarak iki teğmen iskeleye geldi. Yeni teğmen olan Mecit Şengün ve Bülent Orkun son anda gemiye binerek ilk görevlerine çıktılar. Onların görev aşkıyla koşarak denizaltıya katılmalarını hiç unutmayacağım. Astsubay arkadaşım Mustafa Doğan bana parasını emanet etmişti. Mustafa’yı diğer silah arkadaşlarım gibi kaybettim. 2 yıl sonra memleketi Konya’ya giderek babasına emaneti teslim ettim. Her yıl Gölcük’e gelerek arkadaşlarımın unutulmaması için çabalıyorum. Onların kahramanlığı tarihe geçti”diye konuştu.
"Doğaya yenildik"
Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın kurtarma dalgıçlarından olan ve TCG Kurtaran ile hemen bölgeye giden ekipte yer alan emekli astsubay Yılmaz Süsen ise, yaptıkları çalışmaları anlattı. Süsen; “Hemen bozcaada’dan Çanakkale Boğazı’na geldik. Toplam 11 kez daldık. Hepimiz Dumlupınar’ın kaportasının üstünde ki mapaya ulaşmak ve hayatta kalan tüm personelimizi kurtarmak için fedakarca çabaladık. Ama kurtarma çanı ya da dalış giysisini bile kullanamayacağımız kadar zor doğa şatları vardı. Öylesine şiddetli akıntı vardı ki. 5-10 metre derinliğe bile inemedik. Hatta bir arkadaşımız suyun altında hayati tehlike geçirdi” dedi.
Denizcilik tarihinin en acı facialarından
Akdeniz’de NATO’nun Mavi Deniz Tatbikatı’na katılan TCG Dumlupınar, 4 Nisan 1953’te Gölcük’te ki Donanma Komutanlığı’na dönmek için girdiği Çanakkale Boğazı’nda İsveç bandıralı Naboland ile çarpışmıştı. 81’i denizaltının içindeki personelle birlikte Nara Burnu’nın 91 metre altına batan Dumlupınar’ın güvertesinde ki ve köprü üstünde ki 5 asker kurtulmuştu. 72 saat süren uğraşlara ve tüm çabalara rağmen 81 denizaltıcı kurtarılamazken, Türk denizcilik tarihinin en acı facialarından biri yaşanmıştı. Kurtulan 5 kişiden hayatta kalan tek kişi olan 94 yaşındaki Hüseyin Akış’ta şehit arkadaşları için düzenlenen törenlere her yıl katılıyor.