Alman ve Avrupa gazetelerinden derlediğimiz basın özetlerinde, Suriye'deki durum, sığınmacı krizi, Almanya Cumhurbaşkanı Gauck'un Noel konuşması ve ABD'deki başkanlık yarışına ilişkin yorumlar öne çıkıyor:
Frankfurter Allgemeine gazetesinde, Rusya'nın Suriye politikası irdeleniyor:
"Meydana gelen olaylar aynı, verilen tepkiler ise tamamen farklı. Bir Amerikan uçağı Afganistan'ın Kunduz kentinde bir hastaneyi bombaladığında, bütün dünya bu olayı tiksinti ve kızgınlıkla karşıladı. Rus savaş uçakları da Suriye'de aylardır insanların yaşadığı bölgelerde pazar yerlerini, hastaneleri hedef alıyor. Neyse ki en azından Uluslararası Af Örgütü bu konuyla ilgili bir rapor hazırladı. Raporda Rusya'nın savaş suçu işlemekle suçlanıyor. Rus silahlarının Amerikan silahlarının milimetrik kesinliğine sahip olmadığı aşikâr. Savaş savaştır ve ölüm ve parçalanma ile ilintilidir. Ama Rusya'nın Suriye'de yaptıklarının kınanması gerekiyor."
Süddeutsche Zeitung'da ise Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck'un Noel konuşması ele alınıyor:
"Joachim Gauck, televizyonda yayınlanan Noel konuşması için depresif bir kurgu seçmiş. Konuşmasında önce savaş, terör ve felaketlere atıfta bulundu. Ve mültecilere... Gauck, bağlamdan kopuk bir şekilde Suriye'ye, Paris'e ve Germanwings kazasına değindikten sonra sığınmacılara geçiş yaptı; sanki Gauck yüz binlerce yardım arayan sığınmacının Almanya'ya gelmesini bir şanssızlık olarak değerlendiriyor gibi. Noel konuşmasında Gauck temkinli bir şekilde formüle edilmiş iyimserliği de dile getirdi. Doğal olarak birçok Almanın kendisinden beklediği üzere şüpheye yer bırakmayan, kucaklayıcı bir Cumhurbaşkanı olduğunu göstermek istiyor. Oysa bunu yaparken kendisinin de şüpheleri olduğu izlenimi oluşuyor."
Avrupa'ya bu yıl gelen sığınmacı ve göçmenlerin sayısının 1 milyonu geçtiği açıklanmıştı. Hollanda'da yayımlanan de Volkskrant gazetesi Avrupa'daki sığınmacı krizine dair bir yoruma yer veriyor.
"Belli başlı bir yaklaşımın çeperinin yavaş yavaş belirginleşmesi sevindirici bir gelişme: Türkiye ile varılan anlaşma, sınır kontrolleri konusunda ortaklık, Suriye'de savaşın sonlandırılması için daha fazla çaba... Ancak bütün bunların daha hızlı yapılması ve daha iyi olması gerekiyor. Schengen ve Dublin kuralları, kitlesel göç ile başa çıkmaya uygun değil. Avrupa'daki kriz, ülkeleri birlikte hareket etmeye ve daha sert müdahaleye zorluyor. Bu her zaman sempatik bir görüntü oluşturmayacaktır. Ortak sınır kontrolleri ve iltica yasalarının uyumlaştırılmasının sonucu olarak birçok insanın sınırlardan geçişi engellenecek. Ancak buna paralel olarak yasal göçün önünü açan yeşil kart benzeri bir sistem devreye girmek zorunda. Avrupa, komşu ülkelerdeki savaş ve yoksulluğun meydana getirdiği sorunlar ile daha yakından ilgilenmek mecburiyetinde. Refah devletimizi ayakta tutmak için, bize pahalıya da patlasa, istikrarımızı ihraç etmek zorundayız. Avrupa'nın kendi içine çekilerek, kapıları ve perdeleri kapatabileceği düşüncesi bir illüzyon."
Frankfurter Rundschau gazetesinde ABD'de açıklamalarıyla sık sık tartışma yaratan Cumhuriyetçilerin başkan aday adayı Donald Trump'a ilişkin bir yorum dikkat çekiyor:
"Washington elitlerine ne kadar sert saldırsa, anketlerdeki puanı o kadar artıyor. Bir zamanların İtalyası'ndaki Berlusconi gibi Trump da ABD'de dışlayıcı ve kendini zengin etmeye yönelik bir felsefeyi temsil ediyor. Sosyal denge ve toplumsal barışa ne söyleminde ne de kafasında yer var. İyi ki amacına ulaşamayacak. Çünkü Demokratlar'ın adayı Hillary Clinton onu başkanlık seçimlerinde bir güzel pataklayacak."