Avrupa Birliği (AB), ABD, Britanya Avustralya, Kanada, Arnavutluk, Norveç, Güney Kore, İsviçre ve Yeni Zelanda, Myanmar'daki askeri darbenin birinci yılında ortak açıklama yaparak Myanmar ordusuna silah satışlarının durdurulması çağrısında bulundu.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in ofisinden duyurulan ortak açıklamada, Myanmar'da 1 yıl önce yapılan darbenin halka yıkıcı etkiler yaptığı, 1 milyon kişinin insani yardıma ihtiyaç duyduğu, ekonominin krize girdiği ve demokratik kazanımların kaybedildiği belirtildi.
AB ve açıklamaya imza atan 9 ülke, uluslararası camiadan Myanmar ordusu ve temsilcilerine silah ve malzeme satışlarını durdurması, ayrıca teknik desteği kesmesi çağrısı yaptı.
Myanmar ordusuna şiddeti durdurma ve krizin çözümü için tüm taraflarla yapıcı diyalog çağrısı yapılan açıklamada, ordudan olağanüstü hali bitirmesi, insani yardımın girişine izin vermesi, gözaltına alınanları serbest bırakması ve demokratik sürece dönmesi istendi.
Myanmar'daki askeri rejimin Arakanlı Müslümanlar ile diğer etnik ve dini azınlıklara yönelik insan hakları ihlallerinin kınandığı açıklamada, darbeden bu yana 400 bin kişinin daha evlerini terk etmek zorunda kaldığı, ülkedeki insani durumdan büyük endişe duyulduğu kaydedildi.
Açıklamada, Güneydoğu Asya Uluslar Birliğinin (ASEAN) çözüm çabalarına destek verildiği belirtilerek, Myanmar ordusundan ASEAN ile çalışması istendi.
Myanmar ordusu, 2020'deki genel seçimlerde hile yapıldığı iddialarının ortaya atılması ve ülkede siyasi gerilim yaşanmasının ardından 1 Şubat 2021'de yönetime el koymuştu. Ordu, ülkenin eski fiili lideri Suu Çii başta olmak üzere pek çok yetkili ve iktidar partisi yöneticisini gözaltına almış ve bir yıllığına olağanüstü hal ilan etmişti.
BM'ye göre, 25 Ağustos 2017'den sonra Arakan'dan kaçmak zorunda kalan ve Bangladeş'e sığınan 700 binden fazla mülteci bulunuyor. Kamplardaki mültecilerin yarısını ise çocuklar oluşturuyor.
Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayınladıkları uydu görüntüleriyle Arakan'da yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtladı. BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor.