Milliyet yazarı Abbas Güçlü, milletvekilli adaylığı için istifa eden rektörlerin hemen ardından hızlı şekilde rektör seçimi yapılmasıyla ilgili, “YÖK ve üniversitelerin, sanki onlardan kurtulduk oh dercesine alelacele seçime gitmeleri çok manidar” diye yazdı.
Üniversitelerdeki rektörlük seçiminin “zaten bir anlamı olmadığını” belirten Güçlü, istifaların ardından propagandaya bile fırsat verilmemesinin seçimleri iyice ayağa düşürdüğünü ifade etti.
Abbas Güçlü’nün Milliyet’te “Bu ne acele?” başlığıyla yayımlanan (4 Şubat 2015) yazısı şöyle:
Üniversitelerde meğerse siyasete meraklı ne kadar çok rektör, dekan, hoca varmış.
Milletvekilliği için koşa koşa Ankara’ya gittiler.
Yolları ve bahtları açık olsun.
En azından bir bölümü, kendisini fazlasıyla kanıtlamış durumda.
Siyasete de ülkeye de önemli kazanımlar sağlayabilirler.
YÖK ve üniversitelerin, sanki onlardan kurtulduk oh dercesine alelacele seçime gitmeleri çok manidar.
Bazı üniversitelerde seçim için üç günlük bir propaganda zamanı bile vermediler.
Koskoca İstanbul Üniversitesi’ne bile bir haftalık süre verildi.
Adaylar ne zaman kendilerini tanıtacak, ne zaman kitlelere ulaşacaklar?
Üniversitelerdeki seçimlerin zaten hiçbir anlamı yoktu, bu haliyle iyice ayağa düştü.
Çünkü seçim demeye bin şahit ister...
Yasalar da karmakarışık.
Örneğin kamu görevlileri, eğer seçilemezlerse, eski görevlerine geri dönüyorlar. Bu rektörlerden bazıları seçilemezse ne olacak?
Yeni rektöre, sen git ben geldim mi diyecek?
Bir başka ayrıntı da 6 aylık vekalet süresi varken, niye bu kadar hızlı seçim yapıldığı?..
YÖK’ün yeni Patronu Yekta Saraç’ın eminim ki bir bildiği vardır. Umarız bunu kamuoyu ile de paylaşır. Bugüne kadar yaptığı iyi işlere gölge düşürmez.
Yoksa öküzün altında buzağı arayan çok olur!.