Dünya

ABD Başkanı Biden yarıştan çekildi, peki şimdi ne olacak?

Demokrat Parti'yi adayın resmen açıklanacağı 19-22 Ağustos’taki kongreye kadar komplike bir süreç bekliyor. Biden'ın desteğini açıkladığı Harris'in ismi öne çıkıyor; sıkı bir adaylık yarışı yaşanıp yaşanmayacağını ise önümüzdeki günlerde Demokratların 'yıldızlarının' alacağı kararlar gösterecek....

Kamala Harris ve Joe Biden

21 Temmuz 2024 23:17

ABD Başkanı Joe Biden, Demokrat Parti içinde yapılan ön seçimleri kazansa da “ülkesinin çıkarları için” kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde aday olmayacağını açıkladı ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in adaylığını destekledi. 81 yaşındaki Biden’ın adaylığı uzun süredir sağlık durumu üzerinden tartışılıyordu ancak geçen ay yapılan canlı yayın tartışmasında Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump karşısında gösterdiği kötü performans aday değişikliğinin partinin elitleri tarafından açıkça dile getirilmesine sebep oldu. Parti cadı kazanına dönerken Biden’ın gaflarının durmaması ve üstüne geçen hafta Trump’a suikast düzenlenmesiyle rakibinin momentum kazanması adaylıktan çekilmek istemeyen Biden kampını iyice zora soktu. Bu hafta Demokrat Parti’nin iki önemli ismi; eski Başkan Barack Obama’nın ve eski Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin de “endişeli” olduklarına dair haberlerin basına yansıması Biden’ın üzerindeki baskıyı artık taşınamaz hale getirdi. 

Peki şimdi ne olacak?

Demokrat Parti’nin şimdi ne yapacağı ile ilgili kesin bir cevap yok. Partiyi komplike bir süreç bekliyor. 

Biden yarıştan çekildikten sonra başkan adaylığı için Kamala Harris’i destekledi. Bu son 4 senedir Biden’ın yardımcılığını yapan Harris’i Demokrat Parti adaylığı için açık favori yapıyor. Yeni bir aday için Demokrat Parti tekrar ön seçim düzenlemeyecek. Partinin başkan adayını Ağustos’ta yapılacak Demokrat Parti kongresinde partinin delegeleri belirleyecek. Demokrat Parti'nin başkan adayının kesinleşeceği Demokrat Ulusal Kongresi 19-22 Ağustos tarihlerinde yapılacak. 

Biden, ikinci dönem hakkı olan görevdeki Başkan olarak ön seçimlerde karşısında ciddi bir rakip olmadan yarıştı ve neredeyse tüm delegelerin oyunu kazandı. Demokrat Parti kongresinde her eyaletin belirlenen delegeleri bulunacak ve bu delegeler zorunlu olmasa da geleneksel olarak eyaletlerinde ön seçimleri kazanan adaya oy veriyor. Ancak ön seçimleri kazanan adayın- yani Biden’ın yarıştan çekilmesi, partinin rekabetçi bir aday belirleme süreci tercih etmesi durumunda kongredeki delegelerin kendi tercihlerine göre oy vermesine sebep olabilir. 

Yani Biden Harris’i desteklese de, son kararı delegeler verecek. ABD tarihinde hiçbir görevdeki başkan, kongreye bu kadar kısa süre kala yarıştan çekilmedi. Harris’in veya onun karşısına çıkacak herhangi bir adayın 3 bin 896 delegeden en az bin 968’inin oyunu almak için sadece birkaç haftası olacak..

Mevcut olarak en olası seçenek, Demokrat Parti’nin Harris’in etrafında birleşmesi gibi gözüküyor. Seçilecek başkan adayının kongreden sonra seçimlere kadar parti seçmenini konsolide etmek için 100 günden kısa bir süresi olacak. Kavgalı geçecek bir adaylık yarışı, zaten Trump’ın favori olduğu bir kampanya sürecinde Demokrat adayı iyice dezavantajlı bir duruma düşürebilir. 

İkinci seçenek ise adaylığı isteyen her ismin yarışa girmesi ve aday adaylarının delegelerin oyları için rekabet etmesi. Bu senaryonun hayata geçmesi durumunda aday adayları ülkenin çeşitli noktalarında bir araya gelerek forumlarda politika ve başkanlık vizyonlarını anlatacak. Aday adayları bu durumda bir ay sürecek bir kampanya süreci başlatacak ve olabildiğince çok eyalette miting düzenlemeye çalışacak. Bu senaryoda da avantaj Biden’ın desteğini alan Harris’te. 

Kamala Harris

Adayı direkt olarak Biden belirleyebiliyor mu?

Hayır, Biden’ın Harris’e verdiği destek delegeler için bir tavsiye niteliğinde. Biden, yaşı ne olursa olsun Demokrat Parti’de çok güçlü bir isim ve 2020’de Trump’ı devirip Başkan seçilen kişi. Bu sebeple onun Harris’e verdiği destek birçok delegenin Başkan Yardımcısı’na yönelmesine sebep olacak. Ancak Biden’ın delegelerin “kime oy vereceğini” dikte etme gibi bir yetkisi yok. Birden fazla aday adayının yarıştığı bir süreçte anketler çok önemli olacak. Delegeler, Trump’ı yenme şansı en yüksek görünen aday adayına yönelecektir.

Potansiyel adaylar kimler?

Biden’ın çekilmesinin gündeme gelmesinden bu yana Demokrat Parti’de birçok ismin potansiyel başkan adaylığı için ismi geçti. Bunlardan en görünen olan Harris’ti. 

Harris, Biden'ın desteğinden sonra "Niyetim bu adaylığı hak ederek kazanmak" diyerek Demokrat başkan adaylığına aday olduğu sinyalini veren ilk isim oldu.

Aday adayı olabileceği konuşulan bir diğer isim olan Michigan Valisi Gretchen Whitmer, Biden’ın çekilmesinden dakikalar sonra aday adayı olmayacağını açıkladı. Bir başka öne çıkan isim, California Valisi Gavin Newsom da Biden’sız bir senaryoda Harris’in adaylığı istemesi durumunda aday adaylığı kararı almayacağını belirtmişti. Whitmer ve Newsom, Harris’ten sonra potansiyel aday olarak en çok konuşulan isimlerdi. 

Michigan Valisi Gretchen Whitmer

ABD basınında aday adaylığını koyması gündeme gelebilecek diğer isimlerin Pennsylvania Valisi Josh Shapiro, Illinois Valisi JB Pritzker, Kentucky Valisi Andy Beshear, Ulaştırma Bakanı Pete Buttigieg ve senatörler Amy Klobuchar ile Cory Booker olduğu konuşuluyordu. 

Demokrat seçmenin en çok istediği isimlerden biri de eski First Lady Michelle Obama. Salı günü yayınlanan Reuters/IPSOS anketine göre mevcut olarak Trump’ın önünde olan tek isim de o. Ancak Obama daha önce birçok kez ABD Başkanlığı yapmaya niyeti olmadığını söyledi.

Herhangi bir aday için Harris’in karşısına çıkmak çok riskli bir karar olabilir. Parti içinde bölünmeye sebep olmak ve bunun sonucunda kasımda Trump’ın seçimleri kazanması, Demokrat Parti’de buna sebep olan kişinin ne kadar parlak bir isim olursa olsun siyasi kariyerini yüksek ihtimalle bitirecektir. En olası senaryo yukarıdaki isimlerin Harris’in arkasında birleşmesi ve perde arkasında onun başkan yardımcısı adayı olabilmek için birbirleriyle rekabet etmeleri. 

Biden’ın sonunu ne getirdi?

Biden’ın 15 Mayıs’ta yaptığı, “CNN’den 27 Haziran için bir canlı yayın tartışması daveti aldım ve kabul ettim. Top sende Donald. Dediğin gibi: Herhangi bir platformda, herhangi bir zaman, herhangi bir yerde” paylaşımı ABD tarihine geçecek. Biden’ın bu paylaşımından sonra Trump da daveti kabul etti ve iki aday belirlenen tarihte, 5 yıl sonra karşı karşıya geldi.

Trump ve Biden

Biden, o gece belki de bir Demokrat adayın gösterdiği en kötü canlı yayın tartışması performansını sergiledi; anlaşılır cümleler kurmakta zorlandı, kendini ifade edemedi, soruları cevapsız bıraktı, zaman zaman anlaşılmayacak kadar sessiz konuştu ve Trump’ın saldırılarına karşılık vermekte zorlandı. 

Biden’ın yaşı ve sağlık durumu, uzun süredir tartışılıyordu. Kendisinin yaptığı gafların, verdiği kafası karışık görüntülerin gülüp geçilecek şeyler değil, ciddi bir sorunun işareti olduğuna dair söylemler vardı, ancak Demokrat Parti başkan adayının arkasında birleşmiş bir görüntü veriyordu. Canlı yayın tartışmasından sonra çatlak sesler yaygınlaşmaya başladı. Demokrat Parti’den bazı isimlerin Biden’ın adaylığının karşısında durma kararı aldığı konuşulmaya başlandı.

9-11 Temmuz arasında yapılan NATO zirvesi, Biden için önemli bir sınav olarak görüldü. Tartışmaların odağındaki Başkan, dünya sahnesine çıkacaktı. Trump zirveyi çoğunlukla hasarsız götürse de son gün, önce Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenski’ye Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ismiyle, sonra da yardımcısı Harris’e Donald Trump’ın ismiyle hitap etti. 

Biden, bu sürede baskılar karşısında geri adım atmadı, adaylığını sürdüreceğine dair mesajlar verdi ve partisini geri kazanmaya çalıştı. Ancak attığı adımlar Demokrat elitlerin tekrar Biden’ın Trump’ı yenebileceğine ikna olmasına yetmedi. 

13 Temmuz’da Pennsylvania’daki mitinginde Trump’a suikast girişiminde bulunulması, Cumhuriyetçi Parti seçmenini daha da ateşledi. Bu süreçte Demokrat Partililerin Trump’ı daha da favori haline getirmemek için Biden’ı açıkça eleştirmekten kaçınması Başkan’ı biraz rahatlattı, ancak bu birkaç gün sürdü. Çünkü Demokratlar, suikast girişiminin Trump’ın oyunu artıracağını biliyordu. 

Geçen hafta önce Demokrat Parti içinde en etkili isimlerden Nancy Pelosi’nin Biden’ın adaylıktan çekilmesi için mesajlar yaydığı, daha sonra Barack Obama’nın da “Biden’ın adaylığından endişeli olduğunu söylediği” haberlerinin basına yansıması Biden’ın adaylığına vurulan ölümcül darbelerden oldu.

Anketler de Biden’ın lehine dönmedi. ABD’de başkanlık seçimlerinin sonuçlarını “salıncak eyaletler” belirliyor. İki partinin de “kaleleri” var, örneğin New York her zaman Demokrat adaydan, Alabama da her zaman Cumhuriyetçi adaydan yana oy kullanır. Ancak Ohio, Michigan, Wisconsin gibi eyaletler her seçim, adaya göre farklı partiye oy verebiliyor. Bu eyaletlere “salıncak eyaletler” deniyor ve başkan adayları kampanyalarında cepte gördükleri eyaletler yerine çoğunlukla buralara odaklanıyor. 

Biden, birçok salıncak eyalette de kötü anket sonuçları aldı. Örneğin Trump’ın suikast girişiminden sonra ilk mitingini yaptığı Michigan’da, Biden’a karşı farkı çok ciddi oranda açtığı görüldü. Bu tür anket sonuçları, Biden’ın kalmasının Demokratların göz göre göre kaybedecekleri bir seçime doğru yürüdükleri algısını güçlendirdi.

Parti içinde çok sevilen bir isim olsa da adaylığına olan desteğin azalması ve bu diğer faktörler Biden’ın üzerindeki baskıyı dayanılmaz hale getirdi. Kampanyasını kurtarma ihtimali olmadığını kabullenen Biden, 21 Temmuz’da çekilme kararı aldı. Biden yarıştan çekildiğinde 30 Demokrat Temsilciler Meclisi üyesi, 3 senatör ve aralarında George Clooney de bulunan birçok önemli bağışçı, Biden’ın aday olmaması yönünde çağrı yapmıştı

Biden bu kararla birlikte 56 yıldır tekrar aday olma şansını reddeden ilk görevdeki Başkan oldu.

Trump için kötü haber

Biden’ın çekilmesi, Trump kampını memnun etmeyecektir. Trump özellikle canlı yayın tartışmasından sonra konuşmalarında Biden’ın sağlık durumundan sıkça söz etti. Son haftalarda Trump kampanyası, sıkça “karşımızdaki adayın kim olacağını bile bilmiyoruz” yönünde açıklama yapıyordu. 

Biden’ın çekilmesi, Demokrat Parti’de heyecan yaratacak, yeni isim gazetelerde daha çok yer bulacak. Belirlenecek Demokratın adayın seçmeni konsolide etmek için kısa zamanı olacak olması bir dezavantaj olsa da, kendisi “yeni”, Trump “eski” haber olacak. 

Öte yandan Demokrat adayın Trump’ı kendi silahıyla vurma şansı olacak. Trump sıkça Biden’ın sağlık durumuyla alay etse de kendisi de 78 yaşında, yani Biden’dan sadece birkaç yaş genç. Eğer seçilirse dönemini tamamladığında 83 yaşında olacak. Demokrat aday olması en olası isim olarak görülen Kamala Harris 59 yaşında. 

13 Temmuz’daki suikast girişimi Trump kampanyasına ciddi bir momentum kazandırmıştı, artık ABD’nin bir numaralı gündem maddesi suikastla ilgili yeni gelişmeler değil, Demokrat Parti’nin aday belirleme süreci olacak.

Trump'ın suikast girişiminden sonra çekilen bu fotoğrafı, Trump 2024 kampanyasının merkezinde bulunmaya devam edecek

Trump kampanyası, karşısında bu sefer Biden olmadığı için yeni bir söylem ve strateji de geliştirmek durumunda kalacak. Yeni belirlenen aday, Trump’ın başkanlık seçimlerinde karşı karşıya geleceği üçüncü Demokrat olacak. 2016’da Hillary Clinton’ı yenen Trump, 2020’de Biden’a yenildi.